Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Selahattin YETGİN
Selahattin YETGİN

Kaygılı Bir Yokluktu Aşkına Tutunuşum

Yorum

Kaygılı Bir Yokluktu Aşkına Tutunuşum

1

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

973

Okunma

Kaygılı Bir Yokluktu Aşkına Tutunuşum

Kaygılı Bir Yokluktu Aşkına Tutunuşum


Ölümsüzlük iksirleri biriktirmişsin bana, gövdemde sevda dövmesi
Coşkular sürdüm bedenime yar, mutluluğa götürür seni her zerresi
Yıllar geçirdim ben yokluğunla ah, her karesi cennetin bir köşesi
Hayat sana olan ibadetimin asası, yokluğun yaşamın hazin sahnesi


Karanlığın yankısına düşünce gölgenin dokusu, dolardı odaya teninin kokusu. Tüketilmiş saatlerin gerilimi yürürdü yatağa, sözlerinin kapılarından bir alev gibi süzülürdün. Damarlarındaki tüm birikintilerin kıpırtısıyla kapanırdın gövdenle pembe düşlere. Dünleri savar, yeni bir güne çizik atardın, yaşanmamış anların hatırına. Takvim yaprakları birikirdi oysa benim odamda, kırık bir sarılışla kendi bağımın eskimiş korukları gibi toprağa düşerdim.

Yoksul düşünüşlerin kriz sarmalında titrerken sen, dudağında doyumsuz bir dişin izi kalırdı, sıçrardın yatağında, doğrulurdun öfkenin ve çaresizliğin hıncıyla. Boşa sardığımız sevgi yumaklarının damarına kadın elleri dokunurdu sevdanın, karmaşık düşlerin dalgalarının durulmasını beklerken bir adam. Yollara vururdu kendini, sonuçsuz bir çabanın acıtan yaralarını sürekli kanatırken zaman, sessiz yalvarışlar dökülürdü aşkın o an dudaklarından ve peş peşe yazılan kırılmışlıkların hazin sahnesi olurdu o yoklukla geçen an.

Sen içimin raylarından geçerken, ben öfkemin sarsıntısıyla örselenen yüreğimi tıktım bir sandalın kirli kamarasına. Yasak dağılmışlıkların küreklerince çürümüştü içim, sensizlik kanyonları geçti sularımdan hissetmedin, sargılı bedenimin alabora dalgalarıyla geçti günüm, her dalga sendin oysa gülüm, bilmedin. Sevdanın tuzuyla ovarken özlemli bileklerimi, an sensiz dolaşan bir martıydı, çığlıklarını duymak istemezdin. Bir fısıltıyla döndüm kendime, neredesin diyemedin.

Ölgün duvarların arka yüzünde mevsimler beklerdi her kırılmışlıkta bizi, avuçlarımızdaki sevda kınalarını öfkeyle kınından çıkardığımızda. Uçsuz bucaksız yürüyüşlerin ufuk çizgilerinde sevdalı gemilereydi yolumuz, kanardık birbirimize düşsel gerçeklerin nidalarını yüreğimizden kopardığımızda. Her aşk kaygılı fırtınasını dökerdi sulara ve kırardı dümenini yelkensiz yolculukların kentlerindeki efsanevi buluşmalara.

Yol tutunuşlarımızla örselendiğimiz anlarda bir yanık zaman türküsü dolardık dilimize, adımızın ezberini usunda tutan sevgiliyle çoğalmak için. Geceler kırık bir plakça dönerdi kendi ekseninde, yol, üzgün bir bekleyiş zemherisine açardı şafakla kollarını. Vurulurdu adımlarımız, titretirken hicranımız o yolların tozlarını. Gün dökülürdü parmaklarımızdan ve aşkın ışıltıları sızardı gün yanığı saçlarımızdan. Umut, yaralı bir avuç içi gibi kurşun arardı sancısını dindirecek, sevdanın karanlık zindanından bir kol uzanırken sevginin mezarlarına.

Oysa içimizdeki yıkıntılarda suskulu bir zamanın düşlerine sarılarak ölümsüzlüğü yaşamaktı işimiz. Kendi gökyüzümüzü, kendi imparatorluğumuzu yaratarak yüreğimiz büyüsün diye bekleyişi sarardık aşkın kirmenine. Gönül mataramızdaki tutkuyu yudumlayarak yitirilmiş bir savaşın sevda alanlarında yangınlarımızı yazardık ağaçlara. Sargısı çözülünce anıların yaşanmışlıkların balesi başlardı, yaşamın en keskin dönemecinde. Hayat bacamızdan umutlar yükselirken umudun menevişleri açardı yorgun tenimizde. Yalnızlığın ibrişim telli düğümleri çözülür ve dilimiz de birbirimize yazdığımız şiirlerle öğünürdü.

Sözün bütün dağılmış tabakalarında kanımızı tutuşturan akşamlar yaşardık, aşkın kapıları aralanır uçurum uykularından ve bizler kuşların gagalarından şiirler biriktiririz, yaşama dair deryalara sığmayan yalnızlığımızı anlatmak için. Biliriz ve biliyoruz ki, evrenin yasası içimizdeki ören yerlerinde yaşar. Dudaklarımızın kana yatırılmış imgelerinde duygularımız durgun, yüreğimiz aşka vurgundur. Gönlümüzdeki çiçek kokularına esintidir yaşam. Kırılan yerlerimizi de mutlaka onaran olur zaman.

Göğsümüze çarparken aşeren sevgiler, yirmi dört saatin yörüngesinde kendi doğrultumuza yürürüz aşkla. Yüreğimizin bordasına şiirler uğrar ve gölgemizin sularında şavkımızı ararız. Çilemizin yalnız dizelerinde kimi yiter, kimi biteriz. Dirençle yaşar, aynalara sevdalı bakarız. İçimizden geçenlerin yemyeşil ağaçlarına her gün adak şiirleri asarız. Yakamoz danslarına sevgi kadehini kaldırırken yürek, bitimsiz ve ağrılı bir sancının özlemiyle sarsılır. Düş, hazan mevsimlerinin en doyumsuz içkisidir. Kelimelerin uç iklimlerinde uzun gecelerin şerefine kalkar, kalktıkça dudaktan kalbe akar.

Sevgi ve nefretin yan yana poz verdiği bir sahnede tepkisiz, ölü duruşlarla gözyaşımızı çocuk gülüşlerimizde biriktiririz hiç bilmeden. Bizi hiç ilgilendirmeyen korku ve karamsarlık resimlerine yorumlar türetirken buz keser ellerimiz, üşür yüreğimiz ve bu değişik rüyadan yine de uyanmak istemeyiz. Gözbebeğimizde lacivert bir umut büyür her dem. Sulara şiirler serperiz ve bu kara büyülü atlasta biz yeşil düşlerle gezeriz.

Selahattin Yetgin

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kaygılı bir yokluktu aşkına tutunuşum Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kaygılı bir yokluktu aşkına tutunuşum yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kaygılı Bir Yokluktu Aşkına Tutunuşum yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Janet
Janet, @janet
19.3.2012 10:25:59
10 puan verdi


Kutlarim Selahattin hocam..


Gonul sayfanızda muhteşem yazinizla merhabalastim..


Karanlığın yankısına düşünce gölgenin dokusu, dolardı odaya teninin kokusu..
Tüketilmiş saatlerin gerilimi yürürdu yatağa ,sözlerinin kapılarından bır alev gibi süzülurdun.

Her ask kaygıli fırtınasını dokerdi sulara ve kirardi dümenini yelkensiz yolcuların kentlerindeki efsanevi buluşmalara ..


Gonlumuzdeki cicek kokularına esintidir yasam.
Kırılan yerlerimizi de mutlaka onaran olur zaman..

Harikasiniz...


Duş hazan mevsimlerinin en doyumsuz ickisidir.
Kelimelerin uç iklimlerinde uzun gecelerin şerefine kalkar ,
Kalktıkca dudaktan kalbe akar..


Beyit beyit sevda süzülmüş ta derinlerden.
Duyguların raksiydi kalemle belirlenen..


Ve final..


Gözbebeğimizde lacivert bır umut büyür her dem.
Sulara siirler serperiz ve bu kara büyülü Atlasta biz
Yeşil duslerle gezeriz..


Muhteşem final..


Ve Guzel yazınızın adi..


-KAYGILİ BIR YOKLUKTU ASKINA TUTUNUSUM-

Muhteşem bır YAZI adi..

Harikasiniz Selahattin hocam.. COK Guzel bır öykü okudum..
Tebrik ederim..
Sevgilerimle ... JANET .. İyi bır hafta geçirmenizi dilerim..
Şen ve esen kalin .
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL