0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
631
Okunma
“Bu tutmuş, bu kesmiş, bu pişirmiş…”
Sırayla açtığım minik, tombul parmaklı elini, bileğinin tatlı boğumundan tutup, iki yana sallardım. “Hoşça kal” demeyi böyle öğrenmiştin. Yüzündeki kocaman gülümsemenin tadına doyulmazdı.
Şimdi omzumdaki bu mahcup el titriyor.
-Burası çok güzel değil mi anne?
Değil. Bir konuşabilsem, neler söyleyeceğim.
-Merak etme, sık sık geleceğim.
Gelmeyeceksin. Gelme!
Ayrılırken dönüp, gene kaldırdın o eli. Yüzünde buruk bir gülümseme… Benim dilimde ise başka bir nakarat;
“ Bu gitmiş, bu unutmuş, bu hiç kıymet bilmemiş…”
Şule TEK