Hayrettin Taylan




Umarsız vuslatin saati gibi kurulmuşsun yüreğimde. Her dem sensizliğin zili çalar, uyandırır ya acılara ya özlemlere, ya gelişine ya da gidişine.

-hiç etmiş bir hiçlik sokulur umur kıyıma.
Hoşluğun hoş gelmişliği ıslatır. Islanır, uslanır dururum.

Tanımsız serzenişlerin dibinde aşka kaya olup damlalarının serpilmesini beklerim.Düşlerim gebe kalmış gamlarına. Kürtaj edilmeyecek büyümüş içimdeki sensizliğin içsel çocuğu.
-Gelip önce beni, önceden sonra içimdeki seni büyütmelisin.
-İhracat fazlası duygularımı öylesi gidişlerde satamazsın. İthali zor olan bir değerin duruşunda kalmışsam gümrük vergisi ödediğim senli ömrümde öylece gidemezsin.

Kavi yitirmişlik kendimizi buluşları buluştursun. Buruştuğun yalnızlığı salına salına gelişin ütülemeli. Bir hayalden bin hayale taşıdığım bu benlik çeşnisinden sana markalı bir aşk tasarımı yapmalısın.
-Bu sevdanın tasarlanışında gözlerin, sözlerin, güzelliğin, içtenliğin,zekan, duygusallığın öncül olmalı.

-süregelen çıkmazların ortasında kalan beni anlamalı algılar.
Ayrılığının ezdiği ruhsal güllerini en kırmızılara taşımalı al yanakların, balı dudağa benzeten dudak uçların öpmelik bir hayal sermeli.
Gözü dönmüş beklentiler sarmalında sarılmasın fasulyenin sırığına sarılışı gibi.Hasada kadar kalmalı bu sarılış.

Hiçten harice, hariçten hazların kayyumlarına, oradan olasılığı devşiren gerçeğin kıyısına ulaşmalı hayalden yaşanmışlığa adadıklarımız.

Anlık heveslerimin önüne sevgi setlerin konulmuş.
Sıradaki sırrıyla uzanır t’enden alışma sahilime.Yüzmek ister iç zevkinin bikinisiyle.
-Boğulma numarası yapar ben seni kıyıda beklerken .Hani cankurtaran aşk kurtaran gibi atlar gidesim var bazen.

-Her aşkta mola veren hedonist değilim.
Üstünde senin tarihin,talihin ,aşkın yazılı tutku parasıyım.
-Öyle her güzelin pazarında kullanılmazlığım var. Yalnız senli panayırlarda artar değerim.


Kaç ömrün sözcüğüne yeter ki cemalin ya da helalin. Beni helak ettiğin yalnızlığın uzaklarında hangi değerin etken çatılı cümleye yüklem.
-Yanımda geçerken kullandığın geçişsiz bakışların bir gün oldurgan yüreklerde nesnesini bırakır mı?

-Beni ettirgenlere kesiştirip durma. Başkasına yaptırtma sevda cümlelerimi.
Bir başkasının başkalaşanı yapma beni. Dönüşlü bir aşkın dönüşlü cümlesi gibi en başta seni seven özne olup ben sevip etkilenip ben uğruna ömrümü sereyim.

-Kontenjanı boş kalmış bir fakülte gibisin ;ben var puanım yetiyor sana ;ama senin puansızlığının sızılarından okuyamıyorum seni, senli olan her şeyi.

Mazimiz aşk replikleriyle dolu özel bir tiyatroydu Hem içeriği güzel olan bir oyunun sahnesindeydik…
-Melodramlarımız olmadı. Perdesi kapanan yaralarımız olmadı ;ama şimdi sahnesi açık yürek perdesi kapalı hiçliğin hoşluğuna yoklama yapan yabansı tavırlarımız oynuyor.
Ayrılık boş rolde iyi oynuyor, ben bütün yalnızların yapayalnızlığını nemli gözlerle demli sözlerle oynarken sen damlalarını akıtmanın okyanus perisini oynuyorsun.
-Bir başkasına yalansı huzurlar sunmanın sunak boyunda huylarımızı dengeliyoruz.Oysa aşktan sonra başlar hayat.
-Mazereti yok sensizliğin. İzahını izafiyet teorilerine bıraktığımız anlamadıklarımız var.
-Metafizik bir künyenin sonunda başlıyor ilklerimiz. İlklerimizin sonunda başlıyor başlangıçlarımıza iletilmişlik.
Şimdi bir yere ya da bir yara itilmişliğin yetisi kapalı yetim duyguların sahrasındayız.

-Gerilmiş nefretlerin okun ya da yokun ucunda .Hedef benlerce ben.


"Ben"i vurmanın ya da yeniden sevmenin naif sıyrığındasın.
*Tin ile din denklem kurmuşken teninden kalan ben’i yeniden formüle etmenin ol vakileri artıyor Tinna Tenna.
-Olasılığın içinden içime senli olurlar içleniyor ders arası aşk sonrası sen ötesi ben ötresi cümlelerde.

-Susup yaşamanın tan ve tam vaktindeyiz .Saat seni tam ben’den ben geçiyor.
-Haydi, şimdi ayarla bu gelişin son zamanı Tinna.
Haydi,şimdilerin dilindesin, şimdisin artık.