18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2711
Okunma
Hava oldukça sıcak Aydın’ı aratmadı hiç sıcaklıktan yana.
Tarsus’a yaklaşıyoruz; etraf çok güzel bağlık bahçelik,Türkiye’de ilk üzümler burada yetişirmiş.Narenciyesi, her şeyi bol;karpuz tarlalarının arasından ilerliyoruz.
Tarsus büyük ilçelerimizden, evlerin çatılarında asma çardakları var;bana çocukluğumu anımsattı. Bizimde evimizin önünde çekirdeksiz üzüm asması vardı; dalından koparıp yemek en büyük zevkimdi.
Berdan Çayı üzerinde Tarsus Şelalesini gördük ; ve artık karnımız acıkmış bu güzel yerde yemek yemek , dinlenmek harikaydı .
Bu şelaleyi nasıl anlatsam ki... çıktığı yerde sular beyaz köpük köpük,biraz ilerledi mi öyle bir yeşile dönüşüyor ki hiçbir ressam çizemez bu tabloyu.Üzerine kapatıp lokantalar yapmışlar. Yemek yerken çağlayanın sularından ıslanıyor insan; muhteşem bir manzara.Buralarının güzelliğini anlatmak mümkün değil; görüp yaşamak lazım,
Bu muhteşem görüntü içinde yemeğimizi yedik;tekrar arabaya binip bu güzelliği araba ile dolaştık.Yolumuz yedi uyuyanlar ASHAB_I KEHF
Burası da ayni Ege’nin iklimi gibi ve her şey yetişiyor; incir ağaçları bile var.
Ashab_ı Kehf’ deyiz; güzel bir camisi var; hem gezmiş hem de namaz kılmış olduk Çok kalabalıktı Rabbim kabul etsin. Yedi uyuyanlar bir mağarada kalmışlar; biz de inip o yeri ziyaret ettik Kuranda Kehf Suresinde onların yaşantısını anlatan ayetler var.O devrin kralından kaçıp mağaraya sığınan gençler yanlarında bir de köpekleri ile uykuya dalıyorlar.Rabbim bilir ama üç yüz yıl kadar uyudular deniliyor; bir rivayette güneşten rahatsız olmasınlar diye biz onları çevirip durduk ve yine uyandırdık ki ölüp diriltiriz buna rabbimin gücü yeter . Mağarada düşündüm "Rabbim ne yücesin ve nelere kadirsin" diye . Şükürler olsun ki bu yerleri görmeği nasip ettiği için.Dilimizde dualar; gönlümüzde Rabbim le ayrıldık bu yerden.
Zeytin ağaçları, üzüm bağları , karpuz tarlaları arasından Tarsus’a da veda ettik ve yine koyulduk yollara...
Bu kez güzergahımız Adana; şehri yine önce otobüsle turladık, harika bir yer.Sabancı’nın yaptığı Hilton Otelini ve Yenicami’yi gördük.Bu caminin mimarisi Ankara’ da ki Kocatepe Cami’nin aynısı.Ha bu caminin bir eşi de Konya’da bulunuyor.
Konyalılar bakmışlar;" Ankara yaptı biz niye yapamayız?" deyip ayni camiyi inşa etmişler.
Benim bildiğim üç cami var bu modelden. Bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim.
Şam dönüşüydü Adana’da gece kalacaktık gurubumuzla yatsıyı Ulucami’de kılalım dedik.
Önceden gördüğüm hatta içinde namaz kıldığımız bu muhteşem cami ışıklar içindeydi.;biraz şehre uzak oluşu mu nedendir bilinmez kimseler yoktu, içim öyle buruktu ki "Ah!" dedim "Cami büyük, güzel ama içinde cemaatı yok,bizim gurup olmasa kapıları kapanacak mıydı ki? "O günü hiç unutamıyorum.
Evet; Adana’nın bu muhteşem camisi Ankara’nın Kocatepe’ sin den de büyük .
Şehrin içinden geçen Seyhan Nehri ayrı bir güzellik vermiş; kanallarla sular dolanıyor. Adana; büyük binaları ,yeşillikleri ile anlatılmaz güzeldi, yalnız pazar günü olduğu için her yer kapalıydı.
Bir saatten fazla dolaştık bu güzel beldede;gez gez bitmez, üstelik ne dağı var ne taşı dümdüz ova...
Seyhan Üniversite’sinin yanından geçip baraja ulaştık.Seyhan Baraj’ı görülmeğe değer karşı tarafında üniversiteler; diğer kısmı ise göz alabildiğince çam ormanlarıyla kaplı. Vee tüm Adanalılar buraya toplanmış; sanki hepsi piknik yapmaya gelmişler.
Adana’nında güzellik lerini geride bırakıp, yola koyulduk .Kanalları, barajı, piknik alanları ve yüksek okulları ile şükürler ettim gördük diye .
Yollar çok güzel; otobandan gidiyoruz. Düz ova aralarında küçük dağlar olsa da Ege bölgesini hatırlatıyor.Ben güneydoğuyu başka hayal ederdim;Büyük bir hayal kırıklığı ama mutlu bir hayal kırıklığı bu,şaşkınım.. yurdumun her köşesi ayrı güzel; sanki dünya da cennet.
Yola devam ediyoruz; uzaktan Yılan Kalesi göründü ve küçük de olsa yerleşim bölgelerini geçiyoruz.Ekinler zümrüt yeşili; sakin, sessiz bir tabiat. Biz se tepelerden gidiyoruz, aşağılarda dümdüz ova köyler görünüyor; anlatılmaz bir manzara.Önümüzde Gavur Dağları; biraz sağımızda Osmaniye, ileride Kanlıgeçit ve İpekyolu... Eski yollar biraz ilerimizde; şimdi otoban yapılmış;hem geniş, hem de virajlar kalkmış.
Eski yol Kanlıgeçit ve Bülbül Dağları’ndan geçermiş; yeni yollar eskisinden biraz uzak olmuş. Önümüzde Haruniye Ilıcalarını gördük ;şifalı suları çok meşhurmuş.
Dağlardan gidiyoruz oldukça yüksek; tüneller den geçiyoruz.Osmaniye’nin Bahçe ilçesi yarısı dağda, yarısı ise çukurda ama; çok güzel bir yerleşim beldesi.Önümüzde Gavur Dağları ve Ayran Viyadüğü.Yine tünel Ayran Tüneli ve üçüncü tünel se Kızılhaç Tüneli,dördüncü tünel Aslanlı;sağımızda Asi Nehri’nin suladığı Amik Ovası,gözün alabildiği yemyeşil bir ova.
Atatürk Viyadüğ’ünden geçtik; iki ayak üzerine yapılmış .Artık gece gidiyoruz, ayaklarını görmedik.Turgut Özal Viyadüğü o da ayni iki ayak üzerine yapılmış tabiî ki onu da göremedik.
Aşağıda gördüğümüz ışıklar Başpınar Beldesine aitmiş.Nur Dağlarından geçiyoruz;ve gece Gaziantep’e geldik.
AYŞE KARAN