9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2478
Okunma

Beyaz Bir Uçmak
Bir zamanlar uçmayı isteyen biri vardı. Zamanın koşulları altında bu düşüncesinin imkansız olduğunu biliyordu. Gereken teknolojik gelişmelerin gerisinden bu güne seslenen bir düşünceydi belkide. Uçmak; özgürlüğün simgesi miydi onun için bilinmez ama bir idealdi, bir düşünceydi. Ona ne anlam kattığını bilemiyorum ama o, Hazerfen Çelebi, uçmuştu. Hem de kimse ona inanmazken. Bazılarıysa onun uçamayacağını daha doğru bir ifadeyle uçmaması gerektiği düşüncesindeydi. Tüm bu aman vermez engellere göğüs gererek uçtu. Onun bu düşüncesini gerçekleştirmede çeşitli etkenler ve sahip olduğu inanç büyük rol oynadı. Birçok insanın sahip olmadığı bir şeye sahipti sadece, o da, ideal veya düşünce diğer bir ifadeyleyse planlanmamış umut.
Benimde tıpkı Hazerfen Çelebi gibi bir idealim var. Bende onun gibi kendi gökyüzümde uçmayı istiyorum. Yerde olup bitenlerden habersiz, tüm telaşlardan, gündelik ağrılardan, savaşlardan ve ilkel acılardan uzakta bir ‘uçmak’ istiyorum. Ayak basamadığım yerleri, dilimle telafüz edemediğim ve etmemin sakıncalı olduğu bozkırlara hiçbir vize isteği olmadan gidebilmek istiyorum. Ben özgür olmak istiyorum. Hayata ve insanlara sırt çevirmeden, onların acı dolu yüreklerine uçmak istiyorum. Acılarını görmek ve dindirmek istiyorum. Ben “onlar” olmak istiyorum. Tenlerine saplanan tüm ağrıları kendi acımmışçasına hissediyorum. Ajitasyonla alakalandırmak yanlış olur içimdeki ‘uçmak’ istediğini. Dindirmek en azından bazı acıları. Az da olsa merhem olabilmeyi ummak.
Ben beyaz olmak istiyorum. Tüm hastane koridorlarında gördüğünüz ve görmezlikten geldiğiniz veya sırt çevirdiğiniz o resimdeki eliyle ‘şişşş’ diyen hemşire olmak istiyorum. Yeni bir acıyla gri demirli bir hastane koridorunda acıları gömme törenine katılan insanlara umut aşılamak istiyorum. Gözyaşlarını silmek onların yalnız olmadıklarını göstermek istiyorum. Belki de çok şey istiyorum. Beklide ütopya bir dünyada hiçbir acının olmaması gerektiğini anlatıyorum. Aslında, olması gerekeni anlatıyorum.
Tüm bu rastlantı acılarla karşı karşıya kalmak elbette zordur. Ama önemli olan ne? Özlemlediğiniz ortamın gelişmesini beklemek mi? Yoksa bir şeyler yapmak için kolları sıvamak mı? Ben kolları sıvamayı seçenlerden olmalıyım. Herkese bir şans verebilmek önemli olan. Zira Nazımın da dediği gibi “Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin!”. Kimsenin hayattan zevk almasını önlememeliyiz. Aksi takdirde bizde önlenenlerden oluruz. Ve uçmak bir yana yürümeyi bile başaramayız. Yolun nereye gittiğini öğrenmek için ona buna sormak yerine, doğru cevabı ararken vakit kaybetmek yerine, kendi yolumuzu kendimiz bulmalıyız.
Ve ben kendi yolumu beyaz bir uçmak olarak görüyorum, hayal ediyor ve olmasını arzuluyorum. Ben bilinç altında yatan ve benim anlamlandırdığım anlamıyla beyaza uçmak, hemşire olmak istiyorum.
07.03.2012____________Seher_Yeli