4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1268
Okunma
Eşim ve oğlum kahvaltısını yaparken, bir bardak çayla onlara eşlik etmek, bu arada da yıllar sonra öğrendiğim Kur’an’ımdan bir-kaç sayfa okumak istemiştim.
"Sadakallahül aziym..." Soğuyan çayımı tazeleyip, ara verdiğimde, elimdeki mektubu eşim aldı, Yaratıcı’nın bizlere olan bu muhteşem mektubunu. Okumaya başladı, açtığı bir sayfayı; özellikle açtığı belliydi. Okuduğu kısımları tercüme etti ve sonra yan sayfadan okumaya başladı. Huşu içinde dinledim yine, ama aklım ve yüreğim bir önceki sayfada okuduğu bir cümlenin etkisinde... Buradan da okuduklarını tercüme etti eşim... Bunlar da inanalar için muhteşem güzellikte müjdeler, lakin ben hala o ürperti içerisindeyim.
Evet, unutmak ve unutulmak hayatımızda hep acı verir, kimi zaman da unutamamak. Unutana karşı verilecek en ağır ceza, unutmaktır deriz ya, bizler, yani biz kullar... Bunu Allah-u Teala’nın söyleyeceğini hiç düşünmemiştim. İşte, O da aynı şeyi söylüyor, Kitabında. Ne acı, ne keskin bir hüküm bu! Ya unutursam, ya O’nun tarafından unutulmak cezasına çarptırılırsam? Attığınız tokadın çok güçlü bir şekilde gelmesinden daha müthiş, silahınızdan çıkan merminin yüreğinize saplanmasından daha öldürücü: "Onlar Allah’ı unuttu, Allah da onları unuttu!"
Ey Allah’ım, sevdiklerimi unutturma, sevdiklerime unutturma! Ya Rabbi, ille de Sevgililer Sevgilisi seni bana, beni sana unutturma!
" ... Onlar Allah’ı unuttu, Allah da onları unuttu...." Tevbe Suresi, 67.