16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1021
Okunma
geçmişten anılarımdan bir kuple olsun istedim.
Güneydoğu’idi gezi güzergahımız.Akşamın serinliği mi yoksa içimizin heyecanımıydı? Yüreğim pır pır ediyor;oldukça kalabalık bir guruptukve uğurlamaya gelenlerle ses cümbüşü vardı. Etrafta" Hayırlı yolculuk" sedaları ile ve vedalaşmalarla saat onda hareket etti otobüsümüz .
Sultanhisar’ dan, Nazilli’den ve Karacasu ’dan yolcularımızı alarak koyulduk yola.
Gece bastırmış, kimi uyuklayıp, kimi sessiz sohbet ederek geçti saatler.
Üç buçuk sularında Kaplan Tesislerinde mola verdik. Çok sakin ve güzel bir geceydi.bir saat kadar dinlendik bir şeyler atıştırarak çaylar içildi.
Yine koyulduk yola. Yorgundu bedenler çok kişi uykudaydı; ve.. gün doğmak üzereydi ki.
Eğirdir Gölü göründü.Rabbimin kullarına ihsan ettiği bu gölü; harika güzelliği nasıl anlatır ki kalem? Etrafında şöyle bir dolaştık sessizce; kimseler yok tu ki.
Dündar kardeşlerin yaptırdığı cami’yi ve çarşıyı gördük.
Gölü ve çevresini.nasıl anlatsam bilemiyorum. Dağlar bembeyaz kar; ova ise yemyeşil, ağaçlar ise çiçekte beyaz giymiş gelinlik kızlar gibi.
Gölün kenarlarında, çay bahçeleri, lokantalar sıralı.Gölü ortasını doldurup ikiye bölmüşler ve adacıklar var burada çay bahçeleri lokantalar çiçeklere bezenmiş çok güzel bir yer olmuş.
Eğirdir’in dağlarında komando askerlerinin eğitim yerleri görünüyor.kocaman yazılarıyla
KOMANDO yazmışlar.
Bu harika beldeyi çepeçevre dolaşıp dağlarının karı etrafındaki elma bahçelerinin çiçekleri ve gölünü oya gibi kıvrılarak ayrıldık bu yerlerden.
Yemyeşil bir ovadan ilerliyoruz. Ağaçlar azaldı.Sağ tarafımızda dağlarda kar var bembeyaz.
Küçük kasabalardan geçiyoruz yolculuğumuz çok güzel geçiyordu.
Şarkıkaraağaç tan geçtik bazen küçük tepelerden; bazen çam ormanlarının arasından.
Yeşilliklerden, dağlardan, bakıyorsun ki bazı dağlar bembeyaz kar ilk baharda kar görmek beni çok mutlu etti.Çünkü bir yanda, bahar her yer ,yeşillik ,ve çiçeklerle bezeli.Ve kar insanı bir hayal alemine götürmeğe yetiyor.
Bu tabiat güzelliği içinde Beyşehir’e yaklaştık.
Dağların karı ve Beyşehir gölü her yer yeşil cennet.
Ve biz Beyşehir deyiz.
İlk durağımız Eşrefoğlu Cami.
Bu eski eserleri görmek ve mimarisine hayran olmamak elde değil.
Sırf ağaçtan yapılmış hiçbir yerinde çivi metal demir yok.
Bu caminin ortasında büyük bir kuyusu var.Eskiden üzeri de açıkmış kışın yağan kar bu kuyuya dolar;yazın ise lazım oldukça kullanırmış.
Bu cami o kadar çok yönlü yapılmış ki;altından tüneller geçer ve sığınak olarak kullanılırmış.Harpler görüp geçirmiş.
Eşrefoğlu Cami dokuzyüz yıllık bir eser.Öyle bir yapıya sahip ki çivileri bile ağaçtan yapılmış; bunca yıl hiçbir hasar bile görmemiş.
Mihrabına çıkan merdivenlerinde öyle güzel oymalar var ki;İnsanın aklı kalıyor.
Oymalara ESMAÜL Hüsna oyulmuş.
Oyan kişi kendi adını da oymuş ama gizlemiş.ne büyük bir giz.
Ben eski insanların bu hünerlerine hayran kalıyorum.
Şimdi nerede böyle eser ,nere de böyle mimari ? Sanırım bu camilerden Türkiye’ de üç tane var
Eşrefoğlu Cami yapılırken Eşrefoğlunu öldürmüşler; onun yerine oğlu tamamlamış.Şimdi burada ana, baba ve oğul yatıyor )Ruhlarına Fatiha.
Caminin dışında etrafında,o devre ait külliye ve çarşı ve hamamlar hala duruyor ve kullanılıyormuş.
Kahvaltımızı ,Üçpınar diye bir yerde yaptık
Yine yollar... yollar bizi bekliyor .
Gönül dostlarım belki on yılı aştı bu gezi neden bilmem ?
O günlerde notlar almışım kısa kısa okuynca anılarım tazelendi sizlerle paylaşmak istedim
Hatam kusurum olursa af edin saygılarımla...