Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Sevgi Dündar
Sevgi Dündar

Ben Hep Güzel Adamları Sevdim…

Yorum

Ben Hep Güzel Adamları Sevdim…

20

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

4163

Okunma

Okuduğunuz yazı 21.2.2012 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Ben Hep Güzel Adamları Sevdim…

Ben Hep Güzel Adamları Sevdim…



Bana şiirler yazdığı söylüyorsun ve okuyamadığını hiç birini. Siktiret adamım, bana bütün adamlar şiir yazdılar ve ben de şiirler yazıyorum uzun zamandır, kendime bile okuyamadığım. Hayat avuçlarımdan kayıp gitmiş, sen şiirden bahsediyorsun. Onu avuçlarıma sen mi koydun ki, hakkında konuşuyorsun.


Gecenin bir vakti çalıyorsun kapımı, susuyorsun. Dağılmışsın, güzell...iğinden eser kalmamış, boynunda diş, gözlerinde düş izi ve sevişelim diyorsun. Az önce sana benzeyen birini gönderdim bu kapıdan, elleri senin gibiydi, gözleri senin gibi. Bir kirli sakalı vardı ki, senden çok kayboldum kirlerinin içinde. Sıcaktı da sarışı. Her adam gibi, hararetinde. Sanmadım ki sevgiden, sanmadım ki kuduruyor aşkımdan. İyi böyle.


Şimdi sana kapıyı açacağım, aşık olduğum o adama yakalanacağım, yaptığı her bir haltı sevgiden sanacağım. Bunları aşmak için büyümedim dahaca. Aşk denince hala çok acemiyim, sevgi denince hala çocuğum işte. Sonra ne çok şey anımsatacaksın bana, ne çok şeye benzeyeceksin, ben bile şaşıracağım…


Gözlerine bakacak çocukluğuna ineceğim, meslek icabı değil, içindeki çocuğu hep gözlerinde taşıdığından. İçimde bir yerleri buracak bu buluşma. Sonra almışsın eline bir uçurtma, yayılmışsın benim kulvarlara, bütün mavilerim istilada. Sonra ben ağlayacağım sana salıp dönmeyen uçurtmalarıma. Hayat bu kadar uzun değil adamım, sen de uzun etme istersen, siktiret gitsin.


Elimi tutmayı, gözlerime bakmayı bırak. Dudaklarındaki nem bana yabancı, kulağında dün akşamdan kalan fısıltı söyledi bunu bana. Kimdi o kızıl saçlı budala? Hangi orospunun koynundan çaldın bu kokuyu, öyle senden uzak, öyle mayhoş, öyle çok kullanılmış ki…
Nasıl da acelen var. Öfkelendiğinde kapıldığın bir acele, terk edildiğinde kapıldığın bir acele. Her seferinde seni sürükleyen benim gibi bir ecele. Nezaketini sadece getirdiğin şarap markasında bıraktığın bir acele bu, zamansızlığın sana uğradığı tek zaman. Bağışlanmayı bekleyen köpekler gibisin, bağışlanmayı ve üstüne üstlük okşanmayı…


Beni aptal göründüğüm için sevdiğini biliyorum. Hiç sorgulamadığım, nerden geliyorsan her seferinde oraya gönderdiğim, seni deli gibi özlesem de hiç çağırmadığım, hep senin keyfini beklediğim için sevdiğini biliyorum. Pahalı hediyeler istemediğim, özel günlerde küsmediğim için, o kendini beğenmiş kadınlar gibi kapris yapmadığım, bildiklerimi bile bilmiyormuş gibi yapıp senden duyduğumda hayrete düştüğüm, ukala olmadığım için sevdiğini biliyorum. O kadınlar seni üzdüğünde dönebildiğin için, çocukken dizlerini saran annen gibi kanayan yüreğini sardığım için sevdiğini biliyorum. Sevişirken bile aşkı bacak aramda bulamadığın, aşkı bacak aramda tanımadığın için sevdiğini biliyorum. Bir duruşuna absürt hayaller kurduğum, bir dokunuşuna anıtlar diktiğim için sevdiğini biliyorum. Öfkeni bende dindirirken yanan canımı sana hissettirmediğim için, kıskançlık krizlerine girmediğim için sevdiğini biliyorum. Ne çok şey biliyorum senin hakkında. Bir yerde duramadığını, “özgür olmak bağlanmamaktır” diye düşündüğünü, her an gitmek gibi bir zamana kurulu olduğunu da biliyorum. Dünyanın senin etrafında döndüğünü sandığını da. Sen öyle sanıyorsun çünkü ben sana izin veriyorum, çünkü seni seviyorum. Evet, sadece seviyorum sana bir elbise giydirmeden.


Ben seni senin için sevmiyorum ki, kendim için seviyorum, bana geldiğin saatleri seviyorum, benden gittiğin saatlerde özlemeyi sevdiğim gibi. Bildiklerimin, sevindiklerimin, üzüldüklerimin arasına yerleş diye seviyorum.
Van’da deprem olmuş, deli gibi üzülmüş, üşümüşüm, ısınmak için seviyorum seni, sınırda insanlar bombalanmış, çocuklar ölmüş, 3 asker, 5 asker, 15 asker çatışmada şehit düşmüş, yaşadığın için seviyorum seni, çocuklar analarını, insanlar eşlerini terk etmiş, babalar evlatlarını, benden gitmediğin için seviyorum seni. Sokak çocuklarına, başıboş hayvanlara, savaşlara, bombalara, ekonomik krizlere, tutuklananlara, davasından vazgeçip her devrin adamı olanlara isyan ettiğimde seviyorum. Ben seni kendin gibi olduğun, beni aldatmadığın için, bana geldiğin, benden gittiğin kadınları bildiğim için seviyorum. Ağladığımda gülüşlerime, üzüldüğümde sevinçlerime, öfkelendiğimde şefkatime saklıyorum hep. Seni ne geçim, ne de seçim telaşına düşürmüyorum, aptala yatmak işime geliyor, böyle olduğunda gitmen bana dokunmuyor. Hep bir yerlere giden ve dönensin çünkü. Dönme ihtimaline bağlıyorum gidişlerini, uzun süreli kısa süreli. Ben kürkçü dükkânıyım sen de tilki.


Ben hep güzel adamları sevdim, ama hep dağınıktılar. Toplaması bana düştü kendi dağınıklığımı unutarak. Şimdi uzak bir yerde bir şarkı çalmakta. Kimin bu şarkı? Herkesin olsun. Sınırda ağlayan çocukların, ay sonunu getiremeyen babaların, oğlu dönmeyen anaların, içerde gün sayan kurbanların. Evet, evet, herkesin olsun. Nazım ustaya gitsin mesela, belki duyup yeniden aşık olur bir kadına ve yeniden şiirler yazar. Ya da Deniz’e gönderelim ve Deniz bir kıza aşık olsun ve yaşamayı seçsin ve daha bir sarılsın hayata ve, ve, ve ölmek üzerine yola çıktığı davada ölmeyi seçmesin mesela. Bir askere de gidebilir Şırnak’ta ki bir karakolda ya da sınava giren bir öğrenci,sokakta simit satan bir çocuk, tarlada tütün toplayan bir kadın.


Sana şarkılar tutmayı bıraktım artık. O kadar çok geldin ki bana, o kadar çok seviştik ki seninle, ben bir sen de kaybolurdum, bir de dinlediğim müzikte. Sanki ilk defa severmiş gibi, ilk defa dokunurmuş gibiydi her seferinde ellerin. İlk defa duyduğum bir şarkı gibiydi yeni keşiflerin, güzel bir şarkı, içli bir şarkı. O kadar ki, şarkılardan çıkar gelirdin hayatıma fon olmak için.


Şimdi kalkmış uzak uzak gitmeliyim diyorsun, çok uzak. Baktığımda seni göremediğim, kulak kabarttığımda sesini duyamadığım, şimdi kapı çalar diye bekleyemeyeceğim kadar uzaklara. Üstelik başka bir kadın için de değil. Bütün bencilliğini koluna takarak sadece kendin için. Ben seni nasıl yoldan çıkaracağımın, seni nasıl daha çılgın öpeceğimin hesaplarını yaparken, düzen bu kadar boktan, bu kadar uçukken ve ben sana daha çok sığınacakken, sen çok daha uzaklara gideceksin, öyle mi?


Siktiret gitsin adamım. Sen hep uzaktın zaten. Bana yakın olan bendim, seni bana hapseden ben. Şimdi özgür olma zamanı. Senden çıkma, senden ayrılma zamanı. Ben böyle düzenin ta mına koymaz mıyım, kendi çıkmazında beni sana sardığı için yedi sülalesini ikmez miyim, ben bu düzene baş kaldırmaz, asi olmaz mıyım? Adım anarşiste çıkacakmış, çok da *ikime. Orospuluğu ben yapmadım. Sen bu kadar önemli olmazdın ya ben ne diyeyim üzerimden inmeyen bu düzene…


sevgi dündar/ ocak2012

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ben hep güzel adamları sevdim… Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ben hep güzel adamları sevdim… yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ben Hep Güzel Adamları Sevdim… yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Arzen Ata
Arzen Ata, @arzen-ata
26.12.2012 21:47:52
Bir tabuda bastilar bizi
Kimliksizdik
O yizden bir ulkeye aidiyet besledik
O da hayallerimizdeydi zaten
Biz hic bir yerliyiz
Biz her yerliyiz
Yani biz çok güzeliz :))
Tipki bu yazi gibi guzeliz
Ozlemisim kum gibiyimmm :)
soulmate
soulmate, @de-soulmate
23.2.2012 18:26:16
*Ah bu tabular, bu toplumsal saplantılar, öğretilmiş baskılar olmasa bu kadar çok hata işlemeyecek belki de insanlar. Kim bilebilir ki; suç oranları da bu kadar yüksek olmayabilirdi. Kadının en çok yara aldığı nokta, cinsellik. Çok küçük yaşlarda başlıyor bu öğretilmiş baskılar.
“aman bakma, söz olur, aman gülme, konuşma ayıp, sen kız çocuğusun, ne o kısacık giyinmiş, bir de boyanmışsın, kötü kadın mı olacaksın, seni dün filancanın oğluyla görmüşler, sen benim başıma orospu mu kesildin, sevmekte neymiş, annenle ben severek mi evlendik, istediğim o adamla evleneceksin, okuyup da ne olacak, kadın kısmı çalışır mı?” *




evet....imza...



*Kullandığım bazı replikleri sanıyorum ki oldukça sık bir şekilde başı yaşmaklı, yaşını başını almış pek çok büyük kadınlarımızdan da duymuşsunuzdur. Ninemiz, teyzemiz, halamız ya da ne bileyim herhangi bir tanıdık kadınımız.*


evet imza..


nasıl okursa, nasıl dinlerse öyle mi anlıyor acaba insan..
ya da nasıl bakarsa...


ben yeniden tebrik ediyorum Sevgi Dündar..


sevgimle...





Ağyar
Ağyar, @agyar
23.2.2012 00:18:35
Anladığım kadarı ile konu mankenimiz bir hayat kadını.

Vesikalı mı çalışıyor, yoksa serbest mi çalışıyor muamma, o ki hayat kadınlığı yapıyor önemli mi nasıl çalıştığı. Kahramanımıza “konu mankeni” diyorum zira fon resmindeki hatun ilk bakışta “ yerli malı yurdun malı” patentli bir hayat kadınından ziyade daha beynelmilel bir “yaşam kadını” hissi uyandırıyor okuyucuda (bakanda) en azından bende. Düşünüyorum da Misakı Milli sınırları içinde bulunan hiçbir orospu herhangi bir gökdelenin yüksekçe bir katının salon penceresinden cümle aleme “saldım bayıra mevlam kayıra” havalarında bir poz vermez. Hani orospuluğunda bir haysiyeti var. Oysaki yaşam kadını böyle bir hareketi ekmek parasından ziyade ya arsız fantezilerini törpülemek için ya da “sanat” için yapar.

Niçin? “Sanat” için. Hemen akabinde insanın aklına şu geliyor, sanat kim için yapılır. Bizatihi “sanat” için, “Halk” için ve “halt (etmek) için. (Konuyu dağıtmamak için kesiyorum, zira uzar da uzar)

Garibime giden yazarımız, yazıyı iteleyecek Yeşillçam afişlerinden apartılacak bir sürü fotoğraf dururken niçin böyle ithal bir fotoğrafla el frenine asılmıştır.

“Fotoğrafı geç kardeşim, resmi geç yazıya gel” dediğinizi duyar gibiyim. Bende öyle yapıyorum bu sefer devreye ses(lenderici) giriyor. İtiraf etmem gerekirse yazıyı okumadım, resme baktım ve sadece dinledim.
Öncelikle seslendiren hanımefendiyi emekleri için tebrik edelim, sonuç itibarı ile yazının seçkiye girmesinde onunda payı var, her ne kadar en son sinkafın telaffuzundaki “si”yi peltek okusa da.

Şahsimi kanaatimi söylemem gerekirse sesinin tınısı bir hayat kadınından ziyade müsamere talebesi volümlerinde. Oysa tabiri caizse, ana avrat dümdüz giden, dili kemiğinden sıyrılmış, ar damarında kalıcı varisler oluşmuş bir hayat kadının sesi volum itibari ile daha kart, balans itibari ile daha çatal olması gerekirdi diye düşünüyorum.

Ha birde her yerde ve yerli yersiz kullanılan “Nazım ve Deniz” temalarından artık “öğğ” geldi. Sakın yanlış anlaşılmasın itirazım kişilere değil yerli yersiz kullanılmalarına. Kaç orospu bu kadar entellektüledir Allahaşkınıza.

Böyle bol küfürlü (argo değil) bir yazıyı “Sevgi Dündar” değil de “Dündar Sevgi” yazsa idi bu kadar dikkatimi çeker miydi? Zannetmiyorum

Sürçi lisan ettimse affola

Tebrikler, selamlar, saygılar
kukurikuu
kukurikuu, @kukurikuu
22.2.2012 23:33:19
O erkeğe, işte böyle bir sevgili gerek. Hayatın gerçeklerini , çok güzel ortaya koymuşsunuz. Yazınızın özünde paylaşımcılık, sevecenlik ve hayatı kabulleniş yatıyor. Ayrıca hakiki bir dişinin kaleminden çıktığı belli. Bu sayfalara biraz argo sokup ,rahibe okulu havasını kırdığınız için de ayrıca teşekkürler. Okurken ,yaşattığınız sevgili tipini bana özlettiniz, hatta kıskandırdınız.
TEŞEKKÜRLER.
(( Seçil Nimet ))
(( Seçil Nimet )), @--secilnimet--
22.2.2012 21:40:56

Argoyu sevmiyorum...
Ama inanın bu yazıda ne gözüme battı ve ne de tahmin edebileceğiniz bir yolla dinlediğimde kulağımı tırmaladı...

Dağınıklıklarını toplamak aşık olunan adamların...
Ne güzeldi şiir tadındaki yazınız...
Sevgimle ve güne gelişinize tebrikler...
İclalaygun
İclalaygun, @clalagun
22.2.2012 20:25:36
Yazınızı, düşünce tarzınızı beğendim.
Lakin, kullandığınız küfürler bayağılaştırmış.Günlük hayatta kimsenin ağzına yakıştıramadığımız kelimeler bunca emek sarfederek ortaya konulan zarif bir çalışmaya kesinlikle yakışmamış.Edebiyatta argo kullanılır ama bu kadar olmamalı bence. Edebiyatın edepten geldiğinin farkında olmalıyız edebiyat adına birşeyler yapıyorsak. Tüm anlatmak istediklerinizi bunca küfrü dizmeden daha hafif kelimelerle ima etseydiniz biz yine anlardık merak etmeyin. Saygı duyuyorum emeğinize.
soulmate
soulmate, @de-soulmate
22.2.2012 19:47:42


bir çok kadının sustukları
belki yazamadıklarıydı..Ben ilk okuduğumda çok ağladım.Şimdi yine ağladım...Ve elbette ana sayfada olmalıydı
tebriğim gönül dolusu..

Sevgi Dündar
seni çok seviyorum...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45), @emineuysal-emine45-
22.2.2012 18:11:33
Yazıyı dinledim, dönüp okudum, tekrar dinledim. Ne kadar güzel olmuş. Yazan yürek de, seslendiren yürek de hakkını vermiş yazının.

Bu yazının güne gelmesine bilakis çok sevindim; yazılarda argo olur mu olmaz mı? Ya da ne kadar olmalı diye bir yazımda sormuştum. İşte bu yazı; tam dozunda. Yazılarda argo olmaz diyenler gelip okusun. Bu yazıya küfürün ne çok yakıştığını görsün. Her şeyi yerli yerinde yapmak çok güzel.

İşte örnek; teşekkürler yazarım. Teşekkürler seçki kurulu.

Sevgilerimle.
Hüseyin TOPHAN
Hüseyin TOPHAN, @huseyintophan
22.2.2012 14:24:41
çok hoş bir yazı bir solukta okuma fırsatım oldu kutlarım sizi yürekten sevgiyle kalın ;Bogazın kıyısından slm
Oktay Coşar
Oktay Coşar, @oktay-cosar
22.2.2012 13:57:36
Ben anladım seni, iyi anladım hem de. Siktir et...
Çocukken kimse söylemedi bize, bu yaşam kir tutar ruhunuzda diye.
Biz istedik, düşlerimizde vesikalık sevgililerimiz olmasını.
Dediğin gibi, onlar için değil, kendimiz için istedik...
Yoksa,
yoksa şehvet dediğin nedir ki
asla ulaşamayacağımız bir ceylanın gözlerinde.
Siktir et.
Bu orman böyle iyi şimdilik.
zaten fazla da vaktimiz kalmadı , daha fazla yeşerecek.
O qué
O qué, @o-qu
22.2.2012 12:57:56
Bazen küfretmek gerek, tam da böyle küfretmek..

Çünkü yaşamak demek, ertelenmiş ve tasarlanmış acılar,ayrılıklar, aldatılmalar demek!
Birilerinin iyi niyetlerinize durup usanmadan tecavuz etmesi demek!
Siz eliniz kulağınızda bir ses beklerken, birinin sırtınızdan sizi milyon defa bıçaklaması demek!

Küfür hiç de fena değil böyle bir yaşamaya...
Tebrikler yazarımm..
Ve
Veysel Başer, @veyselbaser
22.2.2012 11:47:47
Merhaba Sevgi Hanım,

Arka fonu değiştirip, rahat okuma sağladığınız için teşekkür ederim. İki kere okudum. İyi ki değiştirin demişim. Yoksa bu çok güzel yazını okuyamamak benim için bir eksiklik olurdu.
Her paragraf ayrı bir öykü değerinde. Bazı cümlelerde sık sık duraklayıp, anlamlarını iyice özümsedim. Acemi âşık ve çocuksu sevgiyle sevme, kendisi için sevme, Deniz'e farklı hayat biçme gibi. Gerçekten müthiş bir yazın yazmışsınız. Etkilendim. Bilgilendim. Bu başarılı çalışmanız için sizi kutluyorum.
Bir kadına küfür yakışmaz diyenler olabilir. Yapılmıyor değil ki...Bir yazında küfür, yerli yerinde
kullanıldığıda yazıya ayrı bir çeşni katıyor. Siz bunu çok iyi ayarlamışsınız. Bir kadın kalem olarak bu küfürleri kullanma yürekliliğini gösterdiğiniz için sizi ayrıca kutluyorum.
Yazım ve anlatımda bazı uyumsuzluklar da gözüme çarptı. Hoşgörünüze güvenerek bunlar için kendime diyeceğim şu. "Bu müthiş yazın için, bu defa bu uyumsuzlukları .iktir et."
Hep böyle başarılı çalışmalar diliyorum. Saygılarımla.
Şiir Cadısı
Şiir Cadısı, @siircadisi
22.2.2012 10:12:16
İlginç bir yazi.Belki küfür dolu ama samimi ve dürüst.Günün yazısı olmayı fazlasıyla haketmiş.SAYGILAR!!!
Denizce
Denizce, @denizce
22.2.2012 09:54:36



dün okumak istedim ama iş müsade etmedi, iyi ki güne düşmüş yoksa kaçıracaktım
ki çok üzülürdüm buna...,

sen ne yaptın Sevgi hatun..? nasıl bir dökülme bu, dibine kadar hemde... çırılçıplak...
bayıldım, ötesi yok...

şimdiye kadar hiç seslendirme yapmadım
ama bunu seslendirmek için neler vermezdim...:)

bu arada seslendirmeyi de dinleyemedim daha, eminim ki o da nefisdir...

kutluyorum ve de kucaklıyorum sevgiyle...:)
Zeynep Süberk
Zeynep Süberk, @zeynepsuberk
22.2.2012 09:03:51
Çırılçıplak bir beynin, üryan bir kalbin değerli döküntüleri bunlar. Edebiyatta argoyu tartışanlar için çok ideal bir örnek. Edebiyatta argo olur mu? Bal gibi olur işte! Bir ruhun içinden geçirdikleri sansürlenebilir mi? Duyguya düşünceye baskı uygulanabilir mi!...
Bir bedene sızıp, onu iliğine kadar hissetmek gibiydi paylaşımınız. Gönülden tebrikler.
Ve
Veysel Başer, @veyselbaser
22.2.2012 00:38:07
İyi Geceler Sevgi Hanım,

Dün, yazınızı iki kere okumak istedim, ne yazık ki arka fondaki siyahlık gözlerimi bozduğu için okuyamadım. Seslendirmeye bilgisayarım olmaz dedi. Arka fonu değiştirebilir misiniz?
Saygılarımla.
seyide cinaloğlu doyran
seyide cinaloğlu doyran, @seyidecinalogludoyran
21.2.2012 20:14:15
nasıl haz almıştım ilk okuduğumda , önce kıskandım böyle yazabilen kalemi daha sonra okumalıyız dedim...ben çok teşekkür ederim beğeninize ve bu güzel dizeleri bizlerle paylaşabilmenize. sevgiler kucak dolusu ...:))
inci*
inci*, @inci-
21.2.2012 14:11:20
Çok çok güzelllllll.. ben bunu günün yazısı yaptım.. sevgiler.
Mehmet GÜZEL
Mehmet GÜZEL, @mehmetguzel
21.2.2012 13:28:05
10 puan verdi

Harika bir yazı okudum yazan ve seslendiren yüreği kutlarım.


SAYGIMLA
Sevgi Dündar
Sevgi Dündar, @sevgidundar
21.2.2012 13:19:35
Sevgili Seyide arkadaşıma sonsuz teşekkürlerimle..binlerce teşekkürler kendisine...yürek sesime anlam kazandıran yorumunu esirgemediği için, kendi iç sesi gibi samimi olduğu, özen gösterdiği, benimsediği için... yüreğine selam olsun sevgili seyide...sevgiler göndererek, öpüyorum yüreğinden....
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL