3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3656
Okunma
Mert Uluçay yaş 20, Hacettepe Üniversitesi elektronik mühendisliği 1. sınıf öğrenciydi, çok başarılıydı. Dün Beytepe spor salonunda, spor yaparken kalp krizi geçirerek vefat etti. O küçük kalbi tutunamadı sevdiklerinin ellerine; ilk ve son kez tekledi ve nefessiz çığlıklar bırakarak sevdiklerine, sessizliğe bürüdü tüm hayallerini…
Hayata tutunabilseydi, okuyabilseydi, yapacak çok şeyi vardı eminim ve eminim kuzen abisi gibi birincilikle bitirecekti bölümünü.
Yaşlarımızın arasında küçük bir uçurum vardı, o uçurumu aşıp yakınlaşamamıştım onunla; çok iyi tanıyamamıştım onu bu yüzden, bugün o uçurumdan düştüm ona bakarken ve onu tanıdım bugün. Ve bugün biz hiç konuşmadık kalbinin sessizliğine öykünürcesine. Bugün biz sadece dinledik.
Babası anlattı biz dinledik; amcası anlattı biz dinledik; insanlar onu anlattı biz dinledik ve dinledikçe tanıdık ve dinledikçe daha da tanıdık; daha da yakından tanıdık ve yakından tanıdıkça onu; belki dünyasının derinliklerine giremedik ama dünyasının o uçsuz bucaksız kıyılarını keşfettik. O hiç ayak basmadığımız yerlerde onun gibi hissettik, onun gibi yaşadık… Onu yaşadık bugün; onu yaşarken onu daha da çok sevdik bugün ve gurur duyduk onunla.
Küçük kuzen... Seni sen yaşaman gerekirken seni biz yaşadık bugün; seni daha da tanıdık seni daha da sevdik ve seni daha da sevdikçe acımızı büyüttük. Hepimizin hayatına buruk bir iz bıraktın; huzur içinde uyu küçük kuzen...
Oysa seninle ortak o kadar noktamız varmış ki; oysa seninle paylaşmamız gereken o kadar şey varmış ki; keşkeyle bitiyor bugün bütün cümleler
Ve küçük kuzen… yaşanamayacak hatıralar bıraktın o sessiz titreyen kalbinle, işte bu yüzden sessizlik hep seni hatırlatacak.