14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2722
Okunma

Yine dedesinin sırtına binmişti Dilan. Bu kez dedesi namaz kılıyordu , torunu düşmesin diye kalkmadı secdeden. Durumu gören Dilan’ ın annesi hemen çocuğunun yanına giderek kulağından çekip indirdi çocuğunu dedesinin sırtından.
Dilan henüz 5 yaşında, buğday tenliydi, omuzlarındaydı düz saçı. Kahverengi iri gözleri ile çok sevimli ve güzel bir kızdı. Aynı odada yatıyorlardı Dilan ile dedesi Muhsin bey. Dedesini çok seviyordu. Çünkü dedesi onunla her türlü oyunu oynuyordu. Dilan’ ın annesi Nurgül hanım rahatsızdı kayınbabasının kendilerinde kalmasından. Hatta çocuğu Dilan’ ın kendisine kötü davranmasının bir numaralı sebebi görüyordu onu. Bu yüzden araları yoktu eşi Ergül beyle.
Zaman zaman oğlu ile gelininin münakaşalarını duyuyordu Muhsin bey. Gözlerinden damla damla yaş akarken her seferinde Dilan gidip dedesine niye ağlıyorsun deyip öpüyordu yanağından.
15 Ocak’ da doğmuştu ve biliyordu soğuk ve lapa lapa kar yağan bugünün doğum günü olduğunu Dilan. Anne Nurgül Hanım o gün daha fazla çalışıyordu, önce mutfağa kapandı, dedesi ile Dilan oturma odasında oynarken bu kez Dilan’ ın odasındaydı . İlkindi vakti gelmişti, Nurgül hanım elinde bir valizle geldi eşi Ergül beyin yanına. Valizi eline alan Ergül bey baba gel dışarı çıkalım dedi Muhsin beye. Dışarı çıktılar baba oğlu. . Muhsin bey anlamıştı evde istenmediği ve oğluna fırsat vermeden durumu anlattı ve kendisini huzurevine yerleştirmesini istiyordu. Doğruca bir huzurevine gittiler baba oğul. Ergül bey babasını odasına yerleştirdikten sonra veda edip ayrıldı huzurevinden.
Muhsin bir birkaç saat geçmeden huzurevinden ayrılarak gezinip bir kitapçıya uğradıktan sonra havanın kararmasının hemen ardından oğlunun evine gitti. Ama cesaret edip kapıyı çalamadı. Dışarı bir hayli soğuktu ve hala yağan kar durmamıştı. Pencerenin dibine çöktü ve gelen sesleri dinliyordu. Bir ara güzel torunu Dilan’ ın “ dedem nerde, o bana hediye alacaktı “ sesini duyar gibi oldu.
Sabahın alacakaranlığında ambulans sesine uyandı Ergül bey ve Nurgül hanım. Nurgül hanım camdan dışarı bakarken Ergül bey dışarı çıkmıştı pijamasının üzerine geçirdiği paltosuyla. Pencerenin dibinde sırtını duvara yaslamış, ceketinin yakası kalkık bir vaziyette başı dizlerinin üzerinde yerde çömelerek duran babası Muhsin bey donarak ölmüştü akşamdan kaldığı gibi.
Sağlık görevlileri Muhsin bey’ in kafasını ve ellerini açmak suretiyle sedyeye koyarken soğuk elinden bir kitap düştü karla kaplı yere. Ergül bey yere düşen üzeri kırmızı kurdelayla bağlanmış kitabı bir çırpıda eğilerek aldı eline. Ağlarken Kitabın üzerindeki yazıya takıldı gözleri. “ Güzel torunum Dilan’ a “ yazıyordu , Sevgi Neyin karşılığıdır isimli kitaba damlıyordu gözünden akan yaşlar.
Zekeriya DUMAN