Bir köprüden atlar gibi öp beni, mısra mısra eğilsin deniz.
Ölüme yaklaşır gibi, ölüme sevap diye yutturulan haliç gibi, döne döne.
Gülümse,fahişeleşmiş bir saplantıyı kurtarabileyim. Senden, sonra bizden ve daha sonra kendim adına "ailesine" yazılan bir mektubun üzerinden. Ceran bir mürekkebe yazayım, ki solmasın yüzün.

Başını çeviriyorsun,dünya zaman değişimine uğruyor.
Ellerin, tekilleşmiş viski yalnızlığıyla asılıyor saatime. İtemiyorum, durduramıyorum.
sonbahar oluyorsun korkuyorum, sarı yakışmıyor saçlarıma..
önce, sonra ve daha sonra ve hep seni seviyor diye şımarıyor yastıklar;sen uyuyorsun.

ayrılık v yaka giymiş bir kadın sesi gibi oysa aşk, dindar bir müezzin
yasak, ayrılık burada yasak
çoğulken biz, çoğulken sen ben ve hamileyken gün.

ağır oluyorsun, düşlerime.
bu da yasak

düşlerde güçlüyüz,
düşlerde eşitiz
biliyorsun
bir kuş kadar..

muhafızsız bir ordu gibi geliyor kuşlar, kuşlar ve bakışların.

-içime yıldızlar düşürüyorsun,ölüm gibi..­­

Merve Taşçı