Bir kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lazımdır. bısmark
Hamuş-71
Hamuş-71

Müebbet Nimet ( 5 )

Yorum

Müebbet Nimet ( 5 )

4

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1265

Okunma

Müebbet Nimet ( 5 )

Müebbet Nimet ( 5 )




Nimet’ in gözünde bir anda oradaki tüm insanlar ve eşyalar siliniverdi. Yerine yaşadığı evin görüntüsü yerleşti. Hatipler köyünde şirin bir evde anacığı ile birlikte yaşıyorlardı. Babası yıllar önce çalışmak için gurbete giden bir Alaman’ cıydı. Adam karısını ve tek çocuğunu köyünde bırakmış yaban ellere gitmişti, ama hasrete çok fazla dayanamamış üç-beş yıl sonra geri dönmüştü memleketine.

Gurbette tutunamayanlardan dı Kemal amca. Biriktirdiği paralarla da köyün bu en güzel evini yaptırmış, bir inek ve tavuklar alarak özlediği çiftçi hayatına geri dönmüştü. Ne yazık ki bu hayatı fazla yaşayamamış, bahçesine sebze ekerken geçirdiği bir kalp krizi sonucu yaşamını yitirmişti. Nimet ve anacığı bir başlarına kalmış, birbirlerine kenetlenerek yaşamaya başlamışlardı.

Geçimlerini bahçelerinde yetiştirdikleri sebzelerden, ineklerinin sütünden, peynirinden, tavuklarının yumurtalarından sağlıyor, az’a kanaat, Allah’ a çok hamd ederek yaşayıp gidiyorlardı. Nimet haftada bir ilçedeki pazara iniyor, götürdüklerini satıyordu.

O günlerden birindeydi Nimet’ in Yusuf’ u görüşü ve yüreğine aşk denilen illetli ateşin düşüşü. Yusuf ilçedeki Jandarma Komutanlığında görev yapan bir subaydı. Uzun boyu, esmer teni ve yeşil gözleriyle asker üniformasının içinde Zühre yıldızı gibi pırıltılı ve göz kamaştırıcı görünmüştü Nimet’ e. Tesadüf nedir bilmezdi Nimet. O na göre o kadar tezgah ve satıcı varken gelip ondan peynir alması Rabbin kuluna gösterdiği tevafuktan başka bir şey değildi.

Yusuf’ ta ondan etkilenmiş olacaktı ki; artık her hafta geliyor, az da olsa bir şeyler satın alıyor ve çokça sohbet ediyordu Nimet’ le. Bu sohbetlerin birinde hayatta kimsesinin olmadığından bahsetti Yusuf. Yalnız olmanın acısından dem vurdu. Kesin tevafuk diye düşündü yine Nimet. Onunda anacığından başka kimsesi yoktu şu hayatta. İçinde bu genç adama karşı anlamlandıramadığı hisler baş gösteriyor, her hafta onun gelmesini dört gözle bekliyordu.

Artık pazara bile bir başka gider olmuştu. Sabah erkenden kalkıyor, dakikalarca ayna karşısında hazırlanıyordu. Anacığı kızındaki bu değişimin farkındaydı ama ne zaman bir şey sormaya kalksa Nimet az sonra pazara götüreceği domatesler gibi kızarıyor ve her seferinde bir yolunu bulup konuyu kaynatmayı başarıyordu.

Tezgah önü kaçamak konuşmaların yerini de artık çay bahçesi sohbetleri almıştı. Nimet pazardaki işini bitirdikten sonra Yusuf’ la buluşuyor, köye giden minübüslerin kalktığı durağın oradaki çay bahçesinde oturuyorlardı. Nimet köyündeki insanlardan bahsederken genç adam askerlerinin komik olaylarını anlatıyor onu kahkalara boğuyordu.


Bu bir kaç ay böyle sürdükten sonra en nihayetinde Nimet’ e açılmış, onu sevdiğini eğer onunda gönlü varsa evlenmek istediğini söylemişti. Şaşkındı Nimet ve alabildiğince mutlu. İlk defa böylesi duygular hissediyordu ama ilk olmasına rağmen yaşadığı duygunun başkalığını ve derinliğini duyumsaya biliyordu.

Yusuf’ un gelip anasından Nimet’ i istemesi ve yapılan hazırlıklardan bir kaç ay sonra Orduevinde yapılan sazlı-sözlü bir düğünle evlenmişlerdi. Yusuf subay lojmanlarında oturabileceklerini söylemesine rağmen Nimet annesinin bırakamayacağını eğer o da isterse hep beraber babasından kalma bu evde yaşaya bileceklerini söylemişti.
" Sen nasıl istersen öyle olsun" demişti Yusuf.
Hiç kıyamıyordu ki ona. Hayatta kimsesi olmadığı için Nimet’ in anacığını da kendi annesi gibi sevip, sayar olmuştu. Genç kadın çok mutluydu, kocasını taparcasına seviyor, çocuk gibi üzerine titriyordu. Yusuf’ ta karısını hoş tutuyor, ona şehirden yeni kıyafetler, şekerlemeler getiriyordu.

Mutlu yaşantılarının tek eksiği bir bebekti. Evlenmelerinin üzerinden 1 yıldan fazla geçmesine rağmen henüz çocukları olmamıştı. Yusuf deli gibi istiyordu bir çocuğu olmasını. Nimet belli etmiyordu ama çok üzülüyordu deli gibi sevdiği Yusuf’ una bir çocuk veremeyişine.

Bir akşam üstü kocasının gelme saatine yakın salata yapmak için bir kaç taze domates toplamaya bahçeye indiğinde uzaktan Yusuf’ un jipini gördü. Eğilip çabuk çabuk domatesleri kopardı. Evin kapısına geldiğinde Yusuf’un da gelmiş olduğunu görünce sevinçle el salladı araçtan inen kocasına. Yusuf karısına gülümseyerek karşılık verirken Nimet’ in yüzündeki gülümsemenin solduğunu ve gözlerinin kaydığını gördü. İpinden kopan inci taneleri gibi teker teker yere düştü, önce domatesler sonra da Nimet.

Yusuf Nimet’ in ismini haykırarak yanına geldiğinde o, yarı aralı gözleriyle merak etmemesini, eğilip aceleyle domates toplarken tansiyonunun düştüğünü söylüyordu. Yusuf karısını dinlememiş, onu kucağına aldığı gibi arabaya atıp, şehir hastanesinin yolunu tutmuştu. Muayenesini yapan doktor endişe edilecek bir şey olmadığını, Nimet’ in gayet sağlıklı olduğunu ama emin olmak için bir kaç rutin tahlil yapacaklarını söylemişti.

Endişeyle geçen bir süreden sonra doktor elinde sonuçlarla gelmiş ve müjdeyi vermişti. Hamileydi Nimet. Özlemle bekledikleri şeye kavuşacaklar, bir bebekleri olacaktı. Mutlulukları görülmeye değerdi. Gözyaşları içinde birbirlerine sarılmış, nerede olduklarını unutmuşlardı adeta.

Ne yazık ki " Acı ile sevinç kardeştir" sözünün gerçekliğine bir kaç ay sonra şahit olacaktı Nimet. Karnında belirmeye başlayan bebeğinin getirdiği mutluluğu annesini bir sabah yatağında ölü bulmanın acısı gölgelemişti. Çok ağlamıştı Nimet anacığını kara toprağa verirken. " Bu kadar çok ağlama kızım. Allah’ ın gücüne gider sonra" demişlerdi cenazeye gelenler.

Gerçekten de öyle miydi acaba? Rabbini gücendirmiş miydi Nimet?

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Müebbet nimet ( 5 ) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Müebbet nimet ( 5 ) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Müebbet Nimet ( 5 ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
7.1.2012 13:21:23
Şimdi anladım neden sevdim bu seriyi ve bitirmeden bırakmayacağım,
Senin yazış tarzını kendime benzettim, galba ondan.

Hadi ben şimdi altıncı sayfaya geçiyorum :)
Mehmet Ali Çıbıklı
Mehmet Ali Çıbıklı, @mehmet-ali-cibikli
5.1.2012 20:55:13
İyi ki varsınız ve iyi ki yazıyorsunuz:)
Biz de siz yazdıkça sizi seve seve okuyacağız.
Kaleminiz daim olsun.Yürek sesiniz hiç susmasın.
Saygılar.
Davidoff
Davidoff, @davidoff
5.1.2012 16:39:44
10 puan verdi
" Acı ile sevinç kardeştir"


Çok güzeldi, kalemden sayfalara dökülen kelimeler... Büyük beğeniyle okuduğumu söylemek isterim.
bona_dea
bona_dea, @bona-dea
5.1.2012 13:02:04
10 puan verdi

Kurgu, anlatım, dil o kadar iyi ki okumuyor yaşıyorum.

Bittiğinde canım sıkılacak bundan eminim artık.

Kalemin bereketi aşikar... Bu kalem hep yazsın.

O kıymetli ellerinden öpüyorum.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL