3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1267
Okunma
Kaç yaşında gözüküyordu ? 3 ya da 4 ? Bilemiyorum. Öylesine masum bir beyazlığı,
ve erik yeşili gözleri vardı ki. Sanki dünyayı tarıyordu o iki objektifiyle. Önceleri suskundu. Market arabasından minik bacaklarını sallandırmak ve raflara uzandığında elini değdirmekle yetiniyordu. Bazen kazalar olmuyor değildi ama babası aslan oğlum deyip
düşürdüklerini topluyordu. Hem de hayıflanmadan.
Nedense o haftanın alışverişi bana kalmıştı. Annem elime uzun bir liste tutturmuştu. Aslında sıkılacağımı düşünüyordum ama şimdi o minik aslan önde ben arkada ilerliyorduk işte. Ara sıra el salladığımda bana, mahçup,yarım bir gülümse gönderiyordu. Elimdeki listem beni yavaşlatıyordu. Toz deterjan, yumuşatıcı, bulaşık deterjanı derken kaybetmiştim minik aslanı. Neyse yakalarım şimdi. Et reyonu tavuk,ciğer of anne ya...
Dön Sibel dön. Kağıt havlu, peçete, tuvalet kağıdı,temizlik bezi... Hah gördüm diğer reyona döndüler.
Mayonez, ketçap vs...
Minik aslan kükrüyor muydu ? ’bal istiyoooommm ’ ’baaallll’
!!!!!!!!!!!!!!!!!
Şaşırdım. kaç tane çocuk annesinden babasından bal ister ki ? Benim bildiğim çocuklar şeker veya çikolata ister. Şaşırdım gerçekten. Ve o an fark etti gözlerim septlerinde sadece bir paket margarin, bir paket süt, 2 paket 6’lı yumurta olduğunu. Daha önce gerçekten fark etmemiştim. ’Doğan sus oğlum ayıp ama’ derken annesi eşine döndü. ’napcaz bal kaç para’...
!!!!!!!!!!!!!!!!!
Of anne ya beni niye markete gönderdin.
Minik Doğan kükremek şöyle dursun sanki demir kafese kapatılan aslan gibi market arabasını tüm gücüyle tekmeliyordu. Bal istiyooooommm baaaallll diye bağırıyordu. Baba olanca hızıyla bal fiyatlarına bakarken, en ucuzunu en küçüğünü bulmak için, minik aslan da terden sırılsıklam o minik elleriyle annesine sataşmaya başlamıştı bile. Saçları öyle karışmıştı ki. Sanki yılın icadını yapmış büyük bir mucit gibiydi. Ve sonunda baba, Aysel bak bu ..... markanın fiyatı diğerlerinden daha uygun. 8.90 alalım mı ? Pahalı çok pahalı dedi Aysel.
!!!!!!!!!!!!!!!!!
Zor çok zor. Tepinen bir çocuk... Muhtemelen başka bir ihtiyaçtan kısması gereken bir anne ve bir baba... Aldılar. Minik kavanozu, minik aslan parçasına verdiklerinde o cam şişeye öyle bir sarılışı vardı ki Doğanın. Avuçlarına alabildiğine altın verseniz yere atabilecek bir çocuk, dünyanın en kıymetli hazinesi elindeymiş gibi sarılıyordu o bal kavanozuna.
Şimdi kaç yaşında acaba ? 10 ya da 11 ? Bilemiyorum. Ara sıra dua etmekten başka birşey gelmiyor elimden. Umarım kabul eder. Hayat... Kimine zor, kimine iki artı iki kadar kolay.