13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
981
Okunma
Bir kaç gündür Mekke’nin kurtuluşunu yazan dostların şiirlerini yazılarını okudum.
Bana Mekke de ki, bir anımı hatırlattı.
Ne güzel günlerdi o günler rabbim bir daha nasip eder mi ki, bilmem
Mekke ye geleli birkaç gün olmuştu.Önce Medine ye gitmiş, orada dokuz gün kalmıştık.
Evden gelirken getirdiğim ilaçlar bitti,zaten çok da değildiler.
Ayaklarım isyana başladı gitmem yürümem diyorlardı.
Oysa buraya oturmaya gelmemiştik.
Sabah kahvaltında gurup hocamızı görünce ayaklarım çok ağrıyor diye.Söyledim.
Çünkü biliyordum sağlık ocaklarının olduğunu önce gittiğimizde birkaç kez gitmiştik.Yine öğle sanıyordum.
Oysa sağlık ocakları sadece haç zamanı varmış Ümre de yokmuş
Hocamız bir kişi daha var hastaneye gitmek isteyen beraber gidelim dedi öğle namazından sonra lobide buluşalım diye anlaştık
Burada araba bulmak o kadar zor ki,çok para istiyorlar.Ne taksi nede dolmuş yok .Bir yerden bir yere gitmek çok büyük sorun oluyor.
Sağ olsun hocamız bu koşullarda çok yardımcı oldu.
Nasılsa bir araba bulmuş ama öyle eski ki,içine oturunca sanırsın parçalara bölünecek.
Olsundu buna da şükür bulundu ya.
Gideceğimiz yer Mekke nin en büyük üniversite hastanesiymiş.
O devası o telleri ve birde hastaneyi düşledim kim bilir nasıl büyüktür diye. Görünce biraz cık şaşırdım tabi ki,
Tek katlı bir binaydı.İçeri girdik girişte oturanlar vardı hocamız sıra aldı beklemeye başladı Arapça seslendiler
Sıram gelince yine hocamla içeri girdik.sanırım nesi var diye sordu doktor
Bense adamı incelemeğe durdum
Sapsarı benizli çok zayıf biriydi çenesinde birkaç sakalı ve sanırım gülmeyi unutan biriydi.
hocam hacı hanım ne diyelim deyince
dizlerim in ağrıdığını yürümekte zorlandığımı söyledim
zavallı doktor hiç yüzüme bile bakmadan bir şeyler yazdı hocama verdi
ah dedim adamcık dünyasından geçmiş sanki sesiz hayal gibi geldi bana.
Dışarı çıktık karşıda bir barakayı gösterdi hocam işte eczane ilacı oradan alacağız,yalnız haremlik selamlık biz içeri giremeyiz sen ala bilecek misin
Bakalım dedim içeri girdim.
Aman Allah’ım bir sürü siyah çarşaflı hanım, kimi oturuyor sıralarda kimi ayakta bekliyor, ben şaşkın baktım etrafıma ah Ayşe dedim kendime kızgınca niye bolca ilaç getirmedin buyur al bakalım şimdi anlat derdini
Bana yakın olan çarşaflı bir hanım işaret etti elindekini gişeye ver diye
Anlamıştım gittim verdim içerdeki bayan bana başka bir kağıt verdi
Bu neydi geri döndüm demin yardım eden genç elimdeki kağıda baktı bana dönüp
Parmaklarını saymaya başladı.
Hiçbir şey anlamadım,baktı anlamıyorum.
Bu sefer benim parmaklarımı saymaya başladı.
Yüzüne baktım umutsuz bir ifade ile başımı salladım anlamadım dedim
Gülerek sarıldı bana öyle tatlıydı ki,
Bizi takip eden biri varmış yanımıza geldi.
Elimdeki kağıda baktı üst kısmında numara varmış, meğer
Bir kendi numarasına baktı Arapça genç hanıma bir şey söyledi.
Bana dönüp önce ben sonra sen dedi.
Anlamıştım sıramı anlatmaya çalışmış Arap güzelim benim
Gülümsedim tamam şimdi oldu dedim
Yanımdaki hanım Türkiye mi dedi .Evet dedim.
Ya siz Suriye dedi çat pat Türkçeyle
Derin bir oh çektim
Zavallı hocamız bir çocuk bulmuş bana göndermiş işini halledebilecek mi diye.
Tamam dedim hallettim
Sıra azaldıkça önlere geçip oturduk kısa zamanda geldi sıramız
Suriyeli hanım aldı ilaçlarını bana hadi dedi gittim elimdeki kağıdı
verdim
aldı baktı gitti bekliyorum gelsin diye nerde başkaları ile sohbete daldı içerde görüyorum ama yok gelmiyor.
Hey Allah’ım dedim bilsem Arapça hey ne duruyorsun ver şu ilacı diyeceğim
Biraz zaman geçti eşim hoca dışarıda onları bekletmek hiç hoş değil ama yapacak bir şeyde yok beklemek zorundayım.
Derken genç bir bey geldi karşıma
Merhaba Ayşe Hanım dedi.
Merhaba dedim
Nasılsınız Türki yeden gelmişsiniz dedi adını söyledi şu an unuttum nasıl kibar bir beyefendi
Ben ıraklıyım size yardımcı olacağım
Sağ olun çok teşekkürler dedim hem ilaçlara bakıyor hem konuşuyoruz
Ben Türkiye ye gittim dedi.
Siz ne taraftansınız
Nereyi bilir siniz dedim Mardin ve etrafını söyledi
Evet çok güzeldir Mardin dedim
Yalnız benim memleketim Aydın yani siz doğuyu biliyorsunuz ben batıdan geldim çok güzel efendim deyip ilaçları verdi tabi ki ben yine şaşkınlar dayım kutusu bile olmayan on tane hap hepsi bumu dedim
Evet akşam sabah tok karınla için Allah şifa versin
Teşekkür ettim tanıştığımıza memnun oldum deyip ayrıldım
Benim Arap güzeline baktım gülümsedim el salladım çıktım dışarı
Bunca zaman kaybı bunca zahmet bu kadar cık hap için mi dedim
Eşim ne oldu dedi yok aldım sizi de beklettim kusura bakmayın
E hacı hanım burası böyle
Deyip yine taksi bulma derdine düştü adamcık bir iki taksiyle anlaşamadı üçüncü razı olmuştu binip mescidi harama geldik.
Benim için özel bir gündü ve çok üzüldüm işte dil bilmemek ne kötüydü
AYŞE KARAN