5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1128
Okunma
Belki fazla suistimal ettik orada yitirilen canları. Çünkü en fazla onların ve yakınlarının canları yandı. Fakat yine de olayın irdelenmesinde yarar var. Bu olay iyice irdelenmeli ki başka canlar mümkün olduğunca yanmasın.
Onların hiç biri suçlu falan olamaz. ’’ Kaçakçılık suç değil mi, doğru bir iş yapsalardı !’’ gibi sözler hiç de insaflı değildir.
Peki suçlu kim ? O bombaları atan askerler suçlu olabilir mi ? Elbette ki hayır. Şu anda benim bir oğlum da tam da oralarda asker. Ona da hedef belirtilip emir verilse, aynı şeyi yapacak, yapmak zorunda. Asker, aldığı emirleri uygulamakla yükümlüdür.
Buyurun suçluyu arayalım.. Bunun için konuşulan senaryolar arasında en akla yatkın ve en gerçek olanı anlatalım önce.
PKK içindeki MİT ajanı deşifre olmuş, tehditle yanlış istihbarat vermiş. Fehman Hüseyin ve adamlarının kaçakçı kılığında sınırdan geçerek saldırı plânladığı şeklinde aldığı istihbarat sonucunda Genelkurmay, pilotlara vur emri vermiş.
Daha önce de bu yollarla teröristler sınırı geçmiş ve karakollardaki askerlerimizi şehit etmişlerdi.
İstihbaratın yerine ulaştığından emin olan PKK orada gruplar halinde bulunan kaçakçıları bir araya gelmeye ve söz konusu güzergâhtan geçmeye zorlamışlar. Bu kalabalık gruba ve olağanüstü güzergâha askerler tepki göstermiş ve bozuk atmışlar.
Sonunda Fehman Hüseyin ve adamları olarak tahmin edilen o masum insanlar vurulmuş.
Israrla masum diyorum onlara. Çünkü kaçakçı olmaları bazılarının iddia ettikleri gibi masumiyetlerini yok etmiyor.
O bölgedeki terörün 2003 ’ten önce bitme noktasına geldiğini hepimiz biliyoruz. Peki ne oldu da 2003’ten sonra birden artmaya başladı ?
İşte işin püf noktası burada. O kaçakçılık yaptıkları için suçlanan rahmetlilerin aslında masum insanlar olduğunun kanıtı da burada yatıyor.
2003’te ne olduysa oldu ve o bölgede kaçakçılık tamamen serbest bırakıldı. Öyle ki kaçağa giden herkesi askerler çok yakından tanıdılar ve hatta ’’ Silâh ve uyuşturucu getirmeyin, yeter ’’ deyip, adeta bölge insanlarını kaçakçılığa teşvik etmeye başladılar.
Kendi adıma söyleyeyim ; o bölgede yaşayanlardan biri de ben olaydım ve yapacak başka bir işim olmasaydı, ben de aynı işi yapmak zorunda kalırdım.
O insanlar aslında kaçakçı değil, kaçakçı baronların, ağaların seksen lira yevmiye karşılığında kaçakta kullandıkları maşalardı.
Yani bu yasak bölgenin fakir insanlarının geçimi için değil, kaçak baronlarının, ağaların servetlerine servet katlamaları için kaldırılmıştır !
İşte suçlular ortada. O yasağı kim, hangi hakla ve neyin karşılığında kaldırdı ?
Bu güne kadar kaçakçı kılığında sınırı geçip askerlerimizi, insanlarımızı şehit edenlerin gerçek kaatilleri bu yasağı kaldıranlar değil de kimdir ?
O masum insanları suçlamaktan vaz geçelim. Emir veren kurumu suçlamaktan vaz geçelim. Gücümüz yetiyorsa eğer, o yasağı kaldıranları suçlayalım ve hatta yargılanmasını sağlayalım.
Ne Türk halkı, ne Kürt halkı, ne suçludur , ne de kaatildir !
Suçlular da kaatiller de onları birbirine kırdırıp aralarına kin, nifak tohumu sokanlar, kan davalarını körükleyenlerdir.
Kanımız karşılığında kazandıkları paralar da yedikleri de gırtlaklarına takılsın inşaallah !
Halklar olarak gerçekleri görelim ve birbirimizle değil bizi birbirimize kırdıran bu kanla beslenen emperyalistlere karşı birlik olalım, birlikte mücadele edelim !
Fikret TEZAL