Geçen hafta ev adresimize eşim adına bir tebligat geldi. Tebligat Antalya 14.ncü İcra dairesinden, ilâmsız takiplerde ödeme emri. Borç miktarı gönderilen tebligatta 67,10 TL. Eşim 2005 yılında ,Antalya’da bir giyim mağazasından 35.-TL ederinde taksitle bir alışveriş yapmış. Bu borcun 24. TL bölümünü ödemiş, ancak kalan 11. TL miktar için ödeyip ödemediğini de anımsamıyor, ancak gönderilen takip emrine göre ödememiş görünüyor.

Mağaza yetkilileri sözkonusu borca ilişkin sözleşmede verilen adrese tebligat yapmışlar, ancak o adreste artık ikameti sözkonusu olmadığı için haberdar edilememiş. Mağaza kayıtlarında eşimin telefon ile arandığı ve telefonun ise cevap vermediği belirtilmekte. Toplam Onbir TL alacak için, yapılan icrai takibin ödeme emrinde belirtilenin dışında, ayrıca dava duruşma masrafları ve avukatlık ücreti de eklenecek daha...

Bu durumda borcun tamamı , bugün ödeme için ADLİYE SARAYI’ndaki icra dairesine giden eşime, oradaki görevli tarafından önce Birbuçuk Milyar lira diye bir rakam telâffuz edilince, eşim sinir krizine girmiş,isyan ederek ’Bu borcun aslı 11.- TL nasıl olur da Birbuçuk milyar dersiniz?’ deyip başlamış ağlamaya. Bunun üstüne görevli önce ’İsterseniz avukatla görüşün bu borcu Sekiz- dokuz yüz liraya indirirsiniz!’ deyip, sonra kendi dediğinden emin olamayıp, baştan hesaplamış ’Durun sakin olun, bir daha bakayım’ demiş ve ’ Kusura bakmayın, Bilgisayar yanlış hesaplamış!’ deyip borcu ceman yekün 135.20 TL ( Yüzotuzbeş lira Yirmi kuruş ) olarak bildirmiş. Bundan sonra eşim parayı yatırıp dönmüş.

Bu iş için, ödeme öncesi önce gidip bir avukata da danıştık.’ Elinizde ödeme belgesi, var ise itiraz edebilirsiniz!’ dedi. Mağazaya gittik; ’Avukatın telefonunu verelim görüşün, bizim yapabileceğimiz bir şey yok!’ dediler.

Olayın arka zemininde olan gelişmeler ise, bir kişi adres değiştiriyor, evinde bulunamıyor, telefonunu da kaybettiği için ulaşılamıyor. Borç ise hayat telaşı içinde ehemniyetsiz denilecek kadar küçük bir rakam olduğu için, akıldan çıkıp gidiyor. Fakat bu arada eşim daha sonra aynı mağazadan defalarca alışveriş yapıyor, yeni alışverişlerinin borçlarını aksatmadan ödüyor ve mağaza ayağına kadar gelen müşterisine her hangi bir uyarıda bulunmuyor.

Burada gerçek anlamda borçtan kaçma anlayışının olmadığı, meblâğın küçüklüğünden ve daha sonra mağaza ile olan alışverişlerdeki tutumdan da ortaya çıkıyor.

Gel gör ki kapitalist sistemde hukuk kuralı işte, yasa gereği, 11.- TL (Onbir TL) borç için, sizden icra kanalı ile 135.20 TL ( Yüzotuzbeş lira Yirmi kuruş) tahsil ediliyor.

Ülke yüzmilyonlarca dolarlık yolsuzluk skandalı ile çalkalanırken, kimse çıkıp da kamunun haklarının savunuculuğunu yapmıyor. Fakat bir avukat çıkıp, gördüğünüz gibi kapitalist ekonominin kurallarını uygulamakta ve tahsilat yapmakta oldukça başarılı olabiliyor.

Haydi siz buna hukuk deyin!

Şaban AKTAŞ
06.12.2011