1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
758
Okunma

TUTSAKLIK
Bir sonbahar sabahı dökülen yaprakların ahenkli suskunluğunda kaybolur,
Karanlık kuytu köşende bir damla gözyaşına ithafta bulunursun.
Özlemini dile getirebilmenin tek yolunun bu olduğunu düşünürsün çünkü.
Nedenselliğini hiç düşünmeden sadece adapte edersin kendini.
Açıklanabilirliği yoktur tutsaklığa giden yolda haykırışlarının.
Ancak kimi zaman rüzgarın sesine yönelirsin.
Bazen hızlı bazen yavaş.
Bu neyi değiştirir ki...
Bedeninin karşılıksız hıçkırıklara büründüğü an ;
Sadece ve sadece hiçbir yerde karşılaşmadığın duyarlılıkla karşılar seni rüzgar
İşte o anda nefes alabildiğini farketmemek mümkün olmadığı gibi
Bir an gelir kendini soyutlar ; onun eşsiz gizemine tanıklık edersin.
Onun dinginliğinde vücut bulur, en uç mutluluklara sarılırsın.
Gölgelere sığınma ihtiyacı duymazsın bundan sonra artık
Daha sonra gerçeklik kendine hitap eden bir bilincin ürünüdür dersin kendine
Ve artık elinde tuttuğun meşalenin ne için yandığının farkına varırsın!