22
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1178
Okunma


Soğuktu. Adımlamadığı sokak,cadde kalmamıştı. Yine akşamdı ; o üşüyordu.
Sokağın köşesindeki marketin önüne geldi ve durdu. Etrafına baktı anlamsızca. Evlerin, apartmanların bacalarından, gri dumanlar kıvrılarak havaya karışıyordu. İki kız yanından hızla geçtiler. Üzerindeki kıyafetlerden öğrenci oldukları anlaşılıyordu. Bir apartmanın önüne gelince, ayrıldılar. Birisi hemen önünde durduğu apartmana girdi. Otomat yandı.Işığı ve kızı izlemeye başladı. Otomat söndü ve tekrar yandı.Birinci katta kapı açıldı. Bir kadın çıktı, kıza sarıldı; birlikte içeri girdiler. Diğeri yokuşu tırmanmaya devam etti. Yolun sonundaki iki katlı evin alt katına girdi.Kapı, yine kapandı.
Mesut’un yüzü asıldı. Bakışlarını başka tarafa çevirdi. İçinden “ Bir çare bulmalıyım “ Diye tekrar etmeye başladı. Ayaz çıkmaya başlamıştı. Bir süre dolaştı baştan sona sokağı. Polis karakoluna gözü kaydı. İçeride, bir polis memuru, karşısında oturan adamla konuşuyordu. Diğer masadaki bir polis, telefonda konuşuyordu.
“ Bir çare bulmalıyım. Oraya da dönemem. Kaç gün oldu gitmeyeli. Gitmeyeceğim işte. Sokakta da kalamam. Bir çare… Bu gece, birazcık ısınsam… “mırıldanarak yürümeye başladı tekrar.
Sokak yavaş yavaş karanlığa boğuldu. Issızlaştı. Köşe başındaki markete giren çıkan birkaç müşterinin dışında kimse kalmadı. O durmuş düşünüyordu. Soğuk içine işlemeye, çeneleri birbirine vurmaya başlamıştı. Polis karakolunun kapısına geldi. Merdivenleri çıktı. Biraz bekledi. Kapıda bekleyen polis memurunun bakışıyla hızlıca indi merdivenleri ve tekrar marketin önüne geldi.
“ Üşüyorum. Açım, çaresizim. “ Kafasında bir şimşek çakmış gibi etrafına bakmaya başladı. Bir şey arıyordu sanki. Kaldırımın kenarında aradığı şeyi buldu ve yere eğildi aldı. Tekrar marketin önüne geldi. Tam elinde tuttuğu taşı kaldırmış atacakken, içeriye iri kıyım, sakallı, uzun boylu bir adam girdi. Az sonra kolunun altında kağıda sarılmış bir şişe ve poşetin içindeki kuruyemişlerle dışarıya çıktı. Hızla uzaklaştı.
Yanından iki sokak köpeği havlayarak geçti. Binalara baktı. Birkaç evin dışında ışıklar sönmüştü. Sıcacık yatağın içinde uyuduğunu hayal etti bir an için. Tıpkı çocukluğundaki gibi. Babasının sağlığındaki, annesinin sıkıca bağrına bastığı günlerdeki gibi… Yüreği sızladı. Öfkeye kapıldı. Her şeye, herkese öfkeliydi. Elindeki taşı, marketin camına fırlattı.
Cam parçalara ayrılarak etrafa dağıldı. Gözlerini bile kıpırdatmadı. Öylece baktı.
Cemal Bey, uyukladığı sandalyeden sıçradı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Her yer cam kırığıydı. Dışarıya fırladı.
Marketin önünde, hareketsiz duran Mesut’a ilişti bakışları. Koşarak yanına geldi.
- Delikanlı ! Cama taşı kim attı gördün mü?
-Ben attım.
- Neden attın ki oğlum? Ben ne yaptım sana?
- Bir şey yapmadın. Üşüyorum amca. Beni şu karşıdaki karakola şikayet et!
Cemal Bey, uzun yıllar Devlet memurluğu yaptıktan sonra emekli olmuştu. Bir süre sonra da hem ek gelir ümidi, hem de can sıkıntısından kurtulmak için marketi işletmeye başlamıştı. Kısa sürede çevre edinmişti.
Mesut’ u inceledi bir süre. Üzerindeki mont yazlıktı. Ayakkabılarına baktı. Onlarında montundan farkı yoktu. Yüzü bembeyaz olmuştu. Üşüdüğü her halinden belli oluyordu.
- Hadi oğlum git evine. Şikayet etmeyeceğim.
- Şikayet et diyorum sana amca!
Gürültüyü duyan polis memuru olay yerine gelmiş, onların konuşmalarını duymuştu. Yanlarına yaklaştı. Her zaman alış veriş yaptıkları Cemal Bey’ in yanına gelince ;
- Cemal Bey, bir ses duydum. Sizin marketten mi geldi ?
- Evet İsmet Bey, cama taş atıldı. Ben görmedim atanı. Fakat bu delikanlı kendisinin attığını söylüyor.
Polis İsmet, Mesut’ a;
- Niye taşladın camı?
- Taşladım işte. Tutuklayın beni. Üşüyorum…
- Cemal Bey, şikayetçi misin?
- Şikayetçi değilim.
- Ben kırdım camını. Şikayet et. Beni karakola almazsanız, başka bir yerde yine yaparım aynı şeyi.
- Allah Allah ne günlere kaldık. Millet karakola girmemek için kaçar, bu da içeriye girmek için can atar.
- Yalvarıyorum polis ağabey. Çok üşüyorum. Ne gidecek bir evim var, ne de cebimde param. Bu gece kalayım karakolda. Söz yarın gideceğim. Çok üşüyorum.
-Yürü hadi gir içeriye. Sakın bir daha aynı şeyi yapma. Bu kez gerçekten tutuklarım.
Bir geceliğinede olsa soğuktan kurtulmanın sevinciyle içeriye girdi Mesut…
26.11.2011 BOLU NERMİN KAÇAR