19
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1141
Okunma

Yıllar ne çabuk geçiyordu. Daha dün "Anneee" diye ağlayan, eteklerine sarılan Azmi gençliğe adımını atmıştı bile. Lise ikinci sınıfa başlamıştı. Sarı,dalgalı saçlarını iri mavi gözleri bütünlüyor,zayıf ince uzun yakışıklı bir delikanlı olmuştu.
Arada anne ve babasıyla görüş ayrılığı olsa da, sonuç tatlıya bağlanırdı.
(Karşılıklı duyulan içten sevgi,saygı ile aile bağları sağlam temeller üzerine dayanmalı.Bizim geleneklerimiz bu ana unsur üzerine kurulmuştur. Keşke ...keşke böylesi güzel örf ve adetlerimiz Avrupa özentisiyle yok edilmese...)
Esin oğlunun sonuna kadar açtığı müziğe karşı kulağına taktığı tıkaçlarla çare bulmuştu.Çayınla ,gazetesini alıp balkona çıktı.
Bazen elinde olmadan Azmi nin üzerine fazlasıyle düşüyor,sözcükler dilinde peşi sıra gidip geliyordu. O zaman ise Ayhan eşini uyarıp frenliyordu.
"Sultanım biraz sükutt,üzerine varma çocuğun."
Azmi odasında defterlerini ,kitaplarını etrafa yaymış; gençliğin verdiği enerji ile dopdolu müzikle birlikte dansederken öyle mutluydu ki...Sonra sesizliğe dönerek dersine başladı.Annesi yemeğe çağırmasa ,acıktığını hatırlamayacaktı .
( Türkiye de en güzel şey hep beraber sofrada olup yedikleri lokmayı ,güzellikleri paylaşmak.)
"Annem,babam öğretmenler velilerle toplantı yapacak gelecek hafta pazar günü saat onbir de başlayacak."
" Çok iyi; tabi ki gideriz."
"Bu kağıdı da imzalamanız gerekiyor ; sınıf öğretmenime vereceğim."
Başını annesinin dizlerine koyarken ; bir elini de babasının avucuna bırakmıştı...
Esin le Ayhan o pazar toplantıya birlikte gittiler. Velileri okulun salonuna almışlardı. Onların oturması için sınıftakı sıraları buraya koymuşlardı.
Önce müdür söz aldı.
"Hoş geldiniz.Öncelikle sizlerin çoğunuzun burada olmanıza çok teşekkür ederiz.
Çocuklarımızı elbirliği ile yetiştirmek ,geleceğe hazırlamak en büyük çabamız olmalı.
Her zaman birlikte hareket etmemiz gerekir.Onları kesinlikle kendi düşüncenizin kalıbından çıkmış mükemmel bir eser olacak diye zorlamayın.Neye merakı,becerisi var ? Belki o müziğe karşı isteksiz ama resime karşı ilgisi olabilir. Fen derslerini sevebilir.Sosyal bilgilerden sıkılabilir.Siz sadece gözlem yapacaksınız ;yönlendirmeyi ona göre çizmelisiniz.
Bir veli söz alarak:
"Müdür bey birşey söylemek istiyorum."
" Buyrun."
"Benim kızım ondört yaşında ders çalışmıyor,hep hadi çalış çalış demekten yoruldum artık."
"Bıktırırsınız; o yaşta gençler tam tersini yaparlar.Küçük yaşta çalışma alışkanlığı kazandırmakta yarar var diyorum. Asla arkadaşlarınla kıyaslamayın çocuklarınızı.
Bu hatayı hep yapıyoruz. Bak gördün mü Ayla nın notları çok iyi; senin gibi tembellik yapmıyor veya Ahmet ne kadar sakin ,sen çok asi oldun .Bunun gibi bir sürü örnek verebiliriz.
"Efendim benim oğlumu geçen gün arkadaşlarınla sigara içerken yakaladım ; dayanamayıp bağırdım ve eve götürdüm.Şimdi aramızda dağlar kadar mesafe oluştu."
Müdür ona dönerek sözlerine devam etti
" Siz,sigara içiyor musunuz?"
Adam başını öne eğdi , bu kez sesi çok az çıkmıştı.
" Evet efendim."
"O zaman,önce çocuklarımıza davranışlarımızla biz örnek olmalıyız. Arkadaşlarının içinde bağırarak onun ruhunu,yüreğini derinden yaraladınız.Gururu kırıldı haliyle küskün size. Yaptığı yanlışlarını evde bir arkadaş, bir dost gibi karşılıklı konuşarak çözmelisiniz.Gerekirse bizlerden yardım isteyebilirsiniz.
Bir bayan veli söze katıldı.
" Müdür bey ortalık çok kötü ben çocuğumu hep yanımda olsun istiyorum.O ise hırçınlaşıp sorun çıkartıyor."
Müdür önündeki bardaktan su içip konuşmasını sürdürdü.
" Ama neden ? Biz arkadaşlarımızla birlikte olmaktan nasıl keyif ,mutluluk duyuyorsak; bu çocuklarımızın da hakkı. Onları biraz kendi haline bırakın.Arkadaşlarıyla sinemaya gitsinler, spor yapsınlar.Siz farkettirmeden uzaktan kumanda olun.
Herkes gülmeye başladı.
" Başka sorunuz varsa bekliyorum.Sonra değerli öğretmenlerimiz öğrencilerimizle ilgili bilgiler verecek size."
Herkes çocuklarının durumlarını öğrenmek için öğretmenlerin etrafını sardılar.
Esin le Ayhan da sırada bekliyorlardı.
NEŞE KIZILYAR
DEVAM EDECEK...