Akşam melteminin duygularımı okşayan sihirli dokunuşlarında dinliyorum yüreğimin sesini Moda Burnu’nda...
Günbatımının mucizevi kızıllığı yarınlarıma yepyeni umutlar bırakarak kaçıyor ufkun ötelerine…
Sultanahmet, Ayasofya, Sepetçi Kasrı, Aya İrini, Saray Burnu aynı anda yerleşiyor gözbebeklerime zamanla yarışarak…
Art arda geçen takaların peşine takılıp gidiyor yakamozlu düşlerim salına salına...
Martıların ak kanatlarında yolluyorum sevgilerimi dünyanın her bir yanına hiç karşılıksız…
Denizlerin soylu, cesur dalgalarına döküyorum dertlerimi zerrece çekinmeden…

Bir Kelebek konuyor omzumun üstüne ansızın!..
Soruyorum ele geçmez delice bir merakla:

Sen! Kelebeğim...
Bir tuvale sığmayacak renkleri nasıl yansıttın
O zarif kanatlarına şaşılası bir maharetle böyle…
Nasıl sığdırdın ‘Bir Ömrü’ Hesapsız Çıkarsız Korkusuz
Ve Özgür salınışlarla ‘Bir Güne’ söyle!..

SEN KELEBEĞİM
Dokunsam incinir misin
Sevsem gücenir misin
Kanatlanıp seninle uçsam
Bana kızar mısın
Ömrümü sana adasam
Kırılır mısın
Seni evrene sığdırmaya kalkışsam
Sığar mısın…