"Şartlanmalar "yoluyla öğrenmenin insan hayatında çok önemli yeri olduğunu Pavlov’dan beri biliyor;son zamanlarda da buna" subliminal mesaj" yolunun da eklendiğini yeni yeni duyuyoruz.
İlki bilincimizi "kontrol" ederken, subliminal mesaj yoluyla da bilinçaltımız "taarruz" altına alınmış oluyor.Dünyadaki 55 ülkede bu "yöntem" yasaklanmış.
Bu bağlamda,"adalet" ve "vicdan" duygularını yazmayı düşünürken,yan yana gelince,devamında "M" de olacak gibi bir hisse kapıldım.
Adaletin karşılığında "A"yı,vicdanın karşılığında da "V"yi kullandım ama bunların satıldığı bir merkez ya da yer henüz yok ki "M"si de olsun demek istedim!
Sokrat,"adalet,haklıyı haksızdan,iyiyi kötüden ayırt etme bilgisidir."derken;elimdeki kaynaklarda "vicdan" şöyle açıklanmaktadır:
-İyiyi kötüden,doğruyu yanlıştan ayırt etme duygusudur.Yani "iç sesimiz".
Biri,eğitim diliyle konuşacak olursak,"bilişsel zekaya" denk düşmekte;"vicdan da ise duygusal zeka ya da bazı yazarların dediğince ruhsal zeka anlam bulmaktadır.
İyi bir "vicdan"a sahip olmak,"ruhsal zekamızın" gelişmesidir kısaca.Çünkü vicdan,insanın pusulasıdır da...
Bu durumda,"vicdan eğitimi" denilen şey de konuşulmaktadır.
Şu sorunun çok güncel olduğunu düşünüyorum:Vicdan eğitilebilir mi?
Benim cevabım evet.
Yazar Mehmet Altan,son kitabında "vicdan"a daha farklı bir boyut getirmekte ve onu şöyle anlatmaktadır:Küresel Vicdan...
Bunun gelişimine referans olarak da 1963’te kaleme alınan "Panhümasit Manifesto"yu göstermektedir.
Yazarı Ralph BORSODİ olan belgede uzunca bir girişte şunlara değinilmektedir:
-Hümanistler,bu dönemin ve yüzyılın kadınları ve erkekleridir.Hümanistler daha önceki tarihi hümanizmi tanırlar ve sadece günümüze merkez teşkil eden kültürlerden değil,değişik kültürlerin katkılarından da ilham alırlar.