Bu metinde, hayatımızı kutuplaştıran, sekilleştirici kavramlar olan İZM’lerden bahsedeceğim.Söyler misiniz,bu izmlerin kuşatıcılığından kurtulabilen biri var mıdır hayatta ?Zannetmem ki olsun. Özellikle üniversite eğitimiyle birlikte, beyin loblarımızı hakimiyeti altına alan ve etkileri inkar edilemeyen derin gerçeklerdir izmler.
Şimdi artık konumuza dönebiliriz:sosyalizm,kominizm,faşizm,kemalizm,marksizm,weberyanizim,rasyonalizm, kapitalim... bunları bitirmek mümkün değildir. Adeta hergün yeni biri ortaya çıkmaktadır.Artık usanma getirdiler desek,zannetmem ki kimse gücensin.Çıkan bu oluşumların içine mutlak surette dahil olmamız beklenmektedir;zaten başka çare de yok gibidir. O izmler kendi gerçekliğini meşru hale getirdikten sonra, tek yapmamız gereken,içlerinden birini -eğer seçme şansımız varsa- seçmektir. Tabii,bu o kadar da kolay değildir. Kapitalizmin olduğu bir ulusta, kominizmi istemek toplumda tedirginlik meydana getirebilir ve anında otorite tarafından tepkiyle karşılanır.Ulus devletlerin kendi alanlarını çizmesinden sonra, modern insanın yaşam sistemlerinden birini seçme şansları hiç kalmamıtır. Çünkü serbet piyasanın hakim olduğu bu dünya da, kapitalizm adeta ’kayaları sökerek, aşkınlar meydana getire getire akmaktadır’. Aksi bir müdehale hiçbir şekilde hoş görülmeyecek ve toplumsal kaos çıkacağı endişesiyle bertaraf edilmeye çalışılacaktır.

İşte gördüğümüz gib,i izmler bizleri bizim adımıza sınırlamakta,dünyanın sınırları çizilmiş alanında kendi kafesimizde yaşamamız adına elinden geleni yapmaktadır. Emin olun ki,eğer baştan başa dünyayı istek ve özgürlüğümüze göre dolaşamıyorsak,bunun seri katili solgun yüzlü izmlerdir.Kimi izmler milliyetçiliği körüklerken,kimisi kozmopolitizmi;kimisi de evrenselliği temsil adına çalışmakta, ancak hepsi de diğerleri tarafından amaç bakımından şüpheyle karşılanmaktadır.İstediğimi yaparım,kimse karışamaz diyerek sınırları aşan kaç kişi var söylesenize;en azından ben pek kimseyi tanımıyorum.Bu izmler,bütün ideolojilerin,kardeş kavgalarının,emperyalizmin,eşitsizliklerin,sarsılan dünya adaletinin ,uluslar arası iki taraflı siyaset yapma düşüncesinin etken maddesini kendi bünyesinde taşımaktadır.

Bunları inkar etmekle kurtulmak pek de mümkün değildir.Galiba en kolayı sadık birer uyruk,yurttaş olarak ,miskin ve pasif olmaktır,ama bu da bizlere,fikrine değer verenlere karşı bir hakarettir,yapmamalıyız.
Aslında, bu izmlerin oluşturucuları da bizlerin içinden çıkmakta, ama tek tek kişi aradığımızda bizlerle hiç ilgisi yokmuş gibi gözükmektedir. Bunları oluşturanlar, ya birilerinn evlatları ya kardeşleri ya da babalarıdır. Yani, yine sorumlular aramızda dolaşmaktadır.Kanımızı emen ,bizleri tüketici piyasanın birer kölesi,bağımlısı yapan bu izmler, artık tak demiştir biline.