SABIR KAHRAMANI Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâmın şu münâcâtı, hem mücerreb, hem tesirlidir. Fakat, âyetten iktibas suretinde, bizler münâcâtımızda -2- demeliyiz. Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâmın meşhur kıssasının hülâsası şudur ki: Pek çok yara, bere içinde epey müddet kaldığı halde, o hastalığın azîm mükâfâtını düşünerek, kemâl-i sabırla tahammül edip kalmış. Sonra, yaralarından tevellüt eden kurtlar kalbine ve diline iliştiği zaman, zikir ve marifet-i İlâhiyenin mahalleri olan kalb ve lisanına iliştikleri için, o vazife-i ubudiyete halel gelir düşüncesiyle, kendi istirahati için değil, belki ubudiyet-i İlâhiye için demiş: "Yâ Rab, zarar bana dokundu. Lisanen zikrime ve kalben ubudiyetime halel veriyor" diye münâcât edip, Cenâb-ı Hak o hâlis ve sâfi, garazsız, lillâh için o münâcâtı gayet harika bir surette kabul etmiş, kemâl-i âfiyetini ihsan edip envâ-ı merhametine mazhar eylemiş. İşte bu Lem’ada Beş Nükte var. BİRİNCİ NÜKTE Hazret-i Eyyüb Aleyhisselâmın zâhirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyüb’den daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz herbir günah, kafamıza giren herbir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bundan yaklaşık 40 sene önce tanıştım Risale-i Nur Şakirdleriyle. İslamı yaşama gayretlerine hayran oldum. Kendi içlerinde oluşturdukları sevgi, sygı, bağlılık,tertip, düzen her şey mükemmeldi. Yalnız bir konuda anlaşamıyorduk bir türlü. Onu da bir misalle anlatayım istersen.
Yıllar sonra öğretmen oldum. İlk Görev yerim Antalya- Manavgat İmam-Hatip Lisesiydi. Beş yıl orada tarih öğretmeni olarak görev yaptım. ( 1978-1983 yılları arası ) Daha sonra sekiz sene de Afyon- Sandıklı İmam Hatip Lisesinde görev yaptım ( 1996- 2004 yılları arası ). Tabii kii zaman zaman öğrencilerimin ellerinde görüyordum bu risale-i nurlardan ve soruyordum onlara:
S-1 Mücerreb nedir? S-2 İktibas '' S-3 Hülasa '' S-4 Tevellüt eden ne demektir? S-5 Ubudiyet nedir? S-6 Münâcât nedir. S-7 Şua nedir? S-8 Zî hayat nedir? S-9 Zahiri ve batini ne demektir S-10 Risale ne demektir?
İş bu sınav sonunda aldıkları not maalesef sıfır oluyordu ki bu çocuklar az çok Arapça bilen çocuklar. Ya hiç bilmeyenler....Onları hiç sormayın.
Allah aşkına hâlâ ne bekliyorsunuz bu eserleri Türkçeleştirmek ve her kesin anlayacağı bir hale getirmek için.
Bakın sırf bu davranışınız yüzünden hakkınızda çok olumsuz propoganda yapılıyor '' Risale-i Nurları Kur'anın yerine koyuyorlar. Nasıl ki Kur'anın bir harfi bile değişmezse bunlar da Risale-i Nurların tek harfi bile değiştirilemez diyorlar'' diye. Dahası da var da yazmayayım.
Allah rızası için. Bu her satırı bir Kur'an tefsiri olan eserleri artık herkesin anlayacağı bir dille bastırın.
Allah'ın selamı üzerinize olsun. Mübarek bayramınız kutlu ve mutlu olsun.
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları tarafından 11/8/2011 6:06:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli Kardeşim... Risale-i Nurların 52 dile tercüme edildiğini biliyorum. Muazzam eserler olduğunun da farkındayım. Kendim de bir hayli okumuşluğum var zaten. Bir Tarih öğretmeni olarak Osmanlıca'ya vakıf bir insanım ben. Hal böyleyken ben bile anlamakta bu kadar güçlük çekiyorsam bir de günümüz gençliğinin halini düşünün. Her cümle için lügata bakmak. Lügata bakarken anlamı kaçırmak. Oysa Kitabımız bize '' Kolaylaştırın, zorlaştırmayın emrini veriyor. O bakımdan mesela : Ubudiyet yerine kulluk, Zi hayat yerine :: Hayat sahibi, yaşıyan, İktibas yerine alıntı, şualar yerine ışık huzmeleri vs. desek bundan Risale-i Nurların kaybı ne olur ki ısrarla bu yapılmıyor. Sormak istediğim bu işte?
Risale-i Nurların değeri konusunda hiç bir menfi şey söylenemez. O konuda hemfikiriz. O kadar çok şey yazılmayıp sadece Haşir Risalesi yazılmış olsaydı bile çok büyük bir hizmet yapılmış olurdu dine.
saygıdeyer samikardeşim biliyosunuz bilmem risale nur 52 dile çevrilmiş çoğu ülkede ders kitabı diye okutuluyor türkçesi lugatta mevcut risale nurları okuduçça anlaşılıyor deyeri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Şiirin sahibi
Cevap Yaz