17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2255
Okunma


Gittin…
Sonsuzluğa kesildi gözbebeklerim
Saçlarıma soğuk yıldızlar değdi benden habersiz
Üzüm suyuna yatırdım her çalıntı akşamı senden sonra
Bir güvercin ürkekliğinde girdim gecenin koynuna
Koyu, kapkara gölgeler düşürdüm yatağıma
Gittin…
Algılarım kapandı
Umutlarım vasati kırk çöp kaldı
İntihar kokan ikramlar bıraktın avuçlarıma
Dudaklarımda down sendromlu bir öpücük
Nefesimde bir ölümün leş kokusu
Gittin…
Koşar adım
Yalınayak
Gittin…
Beş duyumdan her birini yok sayarak…
Şimdi şiirler yazıyorum körebe hallerimle. Her şeyi anlatmaya gücüm yok. İçini dolduramadığım cümleler kurmaktan yoruldum artık. Her gün pazarlığa oturuyorum, her gün ihale bana kalıyor. Haritada yerimi gösteremiyorum mesela. Adını unuttum bu şehrin, bu sokağın. Yan tarafta oturan kadının kocası yok, bir onu biliyorum. Bir de üst kattakinin inatçı çocuğunu. Tam seni düşünecek oluyorum, bütün yeteneğini gürültü çıkarmakta kullanıyor ısrarla.
Sonra zaman geçiyor, hem de nasıl geçiyor, anlamıyorum. Dolanmayı unutuyorsun ayaklarıma. Korkularımın üzerine gitmeyi deniyorum ve bir kedi alıyorum eve. Seni düşünerek olsa gerek, dolansın diye ayaklarıma. Kapıyı açık unutuyorum evden çıkarken… Belki de bilerek.
Kimsesiz çıkışlar yapıyorum kendi kendime. Yüksek sesle şarkılar söylüyorum çoğu zaman. Mumlar yakıyorum söndürerek bütün ışıkları. Sorma hiç, bir kalabalık oluyor ki odam. Hiç tanımadığım gölgeler odanın içinde.
Tahinli çörek, damla sakızlı kurabiye pişiriyorum komşulara dağıtmak için. Hiç giymediğim elbiseler, hiç takmadığım küpeler, hiç okumadığım kitaplar alıyorum. Seyretmediğim filmleri kiralıyorum bazen. Masanın üzerine yarım fincan kahve, ısırılmış bir elma bırakıyorum her gece yatarken. Arada bir felsefe bile yapıyorum. Hiç yalnız kalmıyorum biliyor musun, seni düşünmeye fırsatım bile olmuyor çoğu zaman. Kendime kızıyorum bu yoğunluk adına. Sık sık karabasan geliyor benimle oynaşmaya. Tam yatacak oluyorum bakıyorum yanımda. Öyle sıkı sarılıyor, öyle sahipleniyor ki beni bazen o da gidecekmiş gibi korkuyorum. Bağırıyorum, bağırıyorum, bağırıyorum. Yüzünü ben çiziyorum onun. Sana benzesin istiyorum, benzemedikçe sinirleniyorum resim hocama. Oysa suç bende, ne çok şey unutmuşum sana dair.
Kış geliyor. Akşam erken iner artık bu kente. Arada bir hastalanıp hastane kalabalığına karışmak istiyor canım. Benden daha zor durumda olanları görebilmek için sanırım bu gereksiz talepler. Ama bilmiyorlar, hiç belli etmiyorum onlara daha acınası bir durumda olduğumu, hiçbir doktorun ilaç öneremediğini, hastalığımı bile teşhis edemediklerini. Arada tanıyanlar çıkıyor. Selam verip merak ettiklerini soruyorlar, en çok da seni. Şaşırmış gibi yapanlar bile var içlerinde biliyor musun? Sanki yeni duymuş gibi gittiğini.
“İyi ki gittin” diyorum içimden inanmışçasına, “iyi ki gitti. O gitmeseydi, gitme sırası bana gelecekti”.bunun beni daha çok kıracağını söylemeye gerek yok sanırım. Terk etmiş olma fikri bütün hücrelerimi ele geçirecekti. Önce bundan büyük bir haz duyacak, kendimle gururlanacaktım. Sonra sonra bunun gereksizliğini görecek, sana acı çektirdiğimi düşünecektim. Hep sana haksızlık etmekle suçlayacaktım kendimi. İyi taraflarını düşünecek, kendimi bu çıkmazdan kurtarmak ve haklı çıkarmak için bir sürü çareler arayacaktım. Hatta kendime yalanlar söyleyecektim yine kendimin bile inanmadığı.
Ama şimdi, sana istediğim gibi küsme lüksüm var, arzu ettiğim gibi küfür edebiliyorum öznesi sen olan. Bilirsin, dilimin ayarı yok. Yüksünmüyorum bu durumdan. Her zaman sen suçlusun artık ve her zaman da mağdur benim. Kolay oluyor güçsüzü, zayıfı oynamak. Kalanı sorgulamıyor hiç kimse. Biraz da ajitasyona bağlayınca olayı, acıyorlar bile çoğu zaman. Sana öfkelenen de hatırı sayılır boyutta. Hiç uğraşmadan, debelenmeden kendimi haklı konuma düşürmüş oluyorum. Aldırmıyorum bana acıyan gözlerle bakılmasının beni nasıl yaraladığına. Nasıl kanadığına o yaraların, nasıl sızladığına. Onların sayesinde seni unutmuş gibi yapıyorum. Seni düşünemeyecek kadar meşgulüm çünkü. Kendime acımakla ve acındırmakla meşgulüm. Etimden et koparan bir meşguliyet bu. Sürekli pansuman gerektiren bir meşguliyet.
Sen gittin ya şimdi… Hani gidişin, varlığında ölürüm gerçeğiydi. Ne çok şişirmişim bu yalanı. Söküp aldı gidişin içimden, asık suratlı bir zamanı. Kaç iklim geçti üzerinden, hatırlamıyorum bile. Her şey ihtimal dâhilinde artık. Yeniden aşık olma, yeniden sevilme. Kendimle savaşmayı, kendimle konuşmayı, kendimi dinlemeyi öğrendim geçen zaman içinde. Hatta kendime gülebiliyorum da artık. Bunlar çoğunlukla senin de güldüğün şeyler ama o zaman bana fazla gelirdi.
Kanıma girdiğin günü düşünerek daha sık kan vermeye başladım. A er aş pozitif. Kızılay bile sevindi gidişine.
Yazmaya yeniden başladım. Farkındayım, biraz tarzım değişti. Emir kipi kullanmıyorum artık şiirlerimde. Olmayan hayaller kurmuyor, düş tacirliği yapmıyorum. Olanı benimsemek daha keyifli bir hal aldı. Olmayan canımı yakardı oldum olası.
Yokluğun büyüttü beni. Saçmalamıyorum artık çocuklar gibi. Kıskanç bir insan da değilmişim zaten özümde. Bana verdiğin değer gelince gözümün önüne. Her türlü sarışınla hayal etmek kolay oluyor seni. Bu arada saçlarımı sarıya boyattım haberin olsun.
Sabretmeyi öğretti bana gidişin. Bir gün dönecekmişsin de beklemem gerek gibi. Şeytani fikirler geçmiyor artık içimden, kırk tilki gezinmiyor beynimde, karıncalar istila ettiğinden beri. Kendime yetmeyi geçtim, çokça kendimi artırabiliyorum bile. Büyüyorum farkına varmadan. Sığınacak hiçbir yalanım yok artık. Yalnız olduğum kadar gerçek gidişin.
Gittin, ne iyi ettin. İstediğim planı yapabilirim artık bozulma ihtimalini düşünmeden. İstediğim yoldan eve dönebilir, istediğim mağazaya girebilir, hatta her akşam dışarıda yemek yiyebilirim. Biraz dekoltenin de hiç sakıncası yok bence. Nihayetinde yalnız bir kadınım ben de.
Tek yaptığım, hayata gerçekten dokunmayı seninle dokunmanın üzerine çıkarmak. Çıtayı yükseltmem lazım, biliyorum.
Gidişinin altında ezilmemeli kalışım. Her şekilde boşa çıkmalı seni çok şey sanışım…
Farkında mısın, renklere ve seslere dokunmadım bile. Hayat senden sonra da bana gelecek öpe öpe…
sevgi dündar/ 26ekim2011