Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Sevgi Dündar
Sevgi Dündar

DEVLETİN RUH İKİZİ/ 5 Çayında Kıtlama

Yorum

DEVLETİN RUH İKİZİ/ 5 Çayında Kıtlama

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1973

Okunma

DEVLETİN RUH İKİZİ/ 5 Çayında Kıtlama

DEVLETİN RUH İKİZİ/ 5 Çayında Kıtlama






Vatan dediğin neydi ki... Bir avuç toprak kadardı. Onu büyüten içinde olanlardı. İçinde anam, bacım, dostum, arkadaşım vardı. Ustam, hocam, komutanım, iş ortağım hep oradaydı. Sevdam göğsünün üzerinde nazarlık gibi durandı. Ben sevdasını sürdüm, başkaları nemalandı…

Siz hiç VATAN uğruna şehit verdiği oğluna havuz başında ağlayan, cenazeye jeep ile gelen bir şehit annesi gördünüz mü? Ne oluyorsa gariban halka oluyor

Allah bu insanları ağlatanları da ağlatsın.

Bu vatanın nimetleri başka kapıya, bekçiliğini yapmak, uğruna ölmek de hep garibana düşüyor ne hikmetse... O insanlar daha güvenle jeeplerine binebilsinler, huzurla işlerine gidebilsinler, Ankara daha güvenli bir ortamda kursun kuruştursun, aklını canına takmadan daha iyi kurgulasın diye yoksulluktan evinin elektriği kesilmiş anaların oğullarına ihtiyaç var...

Bir avuç insanın huzuru için vatan millet sakarya durumları işte...

Keşke şöyle yürekten ve insan olduğumuzu unutmadan “bu vatan bizim” diyebilme keyfini doyasıya yaşayabilseydim...

Keşke hiç korkmadan, doğu-batı ayrımına düşmeden karış karış bu toprakları gezebilseydim…

Keşke Kürtçe öğrenmeye çalışsaydım İngilizce kadar, Türkçe öğretseydim Fransızca öğrettiğim kadar. Sadece birbirimizi daha iyi anlayabilmek için. Sevginin dili olmasa da küfrün ve nefretin dili var. Ondan zaten bu dil dil diye ayrımlar.


Keşke kızıma “jiyan” ismini yüreklice koyabilseydim, keşke “rojda”ları daha çok sevebilseydim, keşke onlara beni sevmeyi öğretebilseydim…

Onunla damda yatıp yıldızları sayabilseydim keşke, okul yolunda saatlerce yürüyebilseydim aynı türküyü dinlemek için, onunla dağa çıkıp koyun güdebilseydim, sorabilseydim keşke bir anaya oğlu neden dağa çıkmış, dağda ne kadar mutluymuş

Ve yine bir babaya kızını dağa göndermek yerine neden okutmadığı. Belki görürdüm babanın çaresizliğini, imkânsızlığını….

Yaşadıklarını dinleyip yaşamadıklarını yazabilseydim keşke, ona bu kadarcık borcum olduğunu görebilseydim.

Âşık olan bir gencin gözlerindeki çaresizliği hissedebilseydim keşke sırf sevdiği kendi halkından olmadığı için.

Dağa çıkmanın tek çare olduğunu gören körpecik yüreklerin neyin altında ezildiğini, dağa çıkarsa önemsenmenin ne demek olduğunu görebileceğini düşündüğünü anlayabilseydim. Evini, ocağını, yediği sıcak aşı, ısındığı ateşi bırakıp hangi şartların onu oraya gönderdiğini tespit edip yok edebilseydim keşke bu gerekçelerini. Dağa çıkacağına bana 5 çayına gelseydi mesela. O kıtlama içerdi çayını, ben süt katardım belki ama aynı demlikten süzülürdü bardaklarımıza.

Şimdi bakıyorum da orada da hep garibanlar ağlıyor. Yok mu oranın da paragöz babaları? “Yatırımlarını bu topraklara yap” diyebilseydim,” İstanbul da ki yatırım seni büyütmez, cebini büyütür ancak, cebi büyük olanın gönlü küçüktür, yüreğini büyüt” diyebilseydim.

O dağlardan çiçekleri koparıp kendi bahçeme dikmek yerine koklamaya o dağlara gidebilseydim. Gitmek için önce daha çok yollar, okullar, hastaneler, fabrikalar yapabilseydim. Ülke yatırımını sözde değil eylemde oraya yönlendirebilseydim, o insanlara batıya gitme alternatifine karşı batı kültürünü oraya taşıyabilseydim. Emek verseydim de önce sonra emek isteseydim. Senin dilin, senin halkın, senin inancın” diye bölücülük yapacağıma, “Kürtsün” diye bağıracağıma, “batının da senden öğreneceği çok şey var, diline ve kültürüne sahip çık, onlar bizim” diyebilseydim…

Ne çok şeyi değiştirmek düşüyor insanın aklına… Keşke ne çok şeyi değiştirebilseydim, ne çok şeyi.

Adını siz koyun “ne çok şeyler” in artık…

Herkesin sebebi benimkine benzemez.

İnsanın tek başına “devlet” olası geliyor, insanın eline bir sihirli değnek alası geliyor, insanın içindeki tüm sevgiyi boşaltası geliyor, insanın deli gibi haykırası geliyor

“yanlış yerde aradık ruh ikizlerimizi… Devletin ruh ikizi olamadık yazık ki”






Sevgi Dündar/25ekim2011

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Devletin ruh ikizi/ 5 çayında kıtlama Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Devletin ruh ikizi/ 5 çayında kıtlama yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DEVLETİN RUH İKİZİ/ 5 Çayında Kıtlama yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
SEVİLAY DİLBER
SEVİLAY DİLBER, @sevilaydilber
26.10.2011 12:13:27
biz türklerin kürtler ile bir alıp veremediği yok..
hepimiz bu vatanın çocuklarıyız..
bayrağımız ise bir..
bana göre doğuda çok daha farklı rantlar dönuyor ..
sami hocama tamamen katılıyorum..
rahat durmayan taraf ortada..
asıl önemlı mesele ise hiç uğruna onca ölen ..
bu vatanın yetiştirdiği aslan parçası asker gençlerimiz..
ruh ikizimi?
vallahı arayan bullur..
Murat Kayali
Murat Kayali, @muratkayali
25.10.2011 23:53:05
Okudum ve benim de bu konuda keskelerimin cok oldugunu gördüm.


Saygi ve selamlarimla.
sami biberoğulları
sami biberoğulları, @samibiberogullari
25.10.2011 15:31:35
Yazı çok güzel ve anlamlı fakat başlığındaki 5 Çayında kıtlamayı anlayamadım. Bizim Kıtlamamız vardır...Bir Karslı olarak iyi bilirim kıtlamayı lakin 5 Çaylarımız yoktur bizim...İngilizlere aittir o ( Five O'clock tea ) Her neyse vardır bir hikmeti mutlaka...
Keşkelerinizi yerine getirmek de çok zordu neden mi? Anlatayım: 1983-1989 yıllarında öğretmen olarak görev yaptığım Batman'da ağalar bize baskı yapıyorlardı bu çocukların hepsine bol not verip sınıfı geçirin diye...'' Ağam tamam da üniversiteye filan giremezler böyle boş yetişirlerse'' dediğimizde de '' Zaten istediğimiz bu: Liseyi bitirsinler ki iyi kötü bir işe girebilsinler. Ağam bize iş diye kapıma dayanmasınlar...Öte yandan üniversiteye gitmesinler ki gözleri açılmasın '' diyorlardı. '' Ey benim bahtı kara öğrencim bakın ağalar neler diyor...Adam gibi sarılın derslerinize'' dediğimizde de o öğrencilerin babalarından dayak yiyenlerimiz oluyordu.
Bu işin bir yönü...Bir başka yönü de dağa çıkanların hepsi fakir, gariban insanların çocukları değildi...Kozluk civarında bir çatışmada öldürülen bir öğrencimin babası araba ve traktör lastiği satan zengin bir adamdı.
Dikkat edilmesi gereken şeyi gözden kaçırıyoruz. Çocuklarımız bir ayağı Kürt, öteki ayağı Türk olan çok büyük bir uyuşturucu rantının kurbanları...Son örneği Diyarbakır Lice'de yaşandı: 2 Ton esrar, bilmem kaç bin kök hint keneviri
Ama yine de sizinle beraber ben de keşke ruh ikizimizi bulabilseydik diyorum.
Saygılarımla adı gibi yüreği de Sevgi olan kardeşim..



sami biberoğulları tarafından 10/25/2011 3:31:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL