6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2044
Okunma
Sanat çok geniş kapsamlı güzellik, estetiktir.
Sanat, hayalimizde veya gerçekte var olan bir güzelliğin, duygunun, zekânın otoritesi altında ve beş duyunun hünerli bir şekilde kullanılarak işlenmesi ifadesidir.
Sanat insanı disipline eden, görüş açısını genişleten, tüm varlıklara karşı daha sabırlı, hoşgörülü yaklaşmayı öğreten bir duygusallıktır.
Sanat; bütün çirkinlikleri güzelleştiren, güzel görmeyi ve algılamayı sağlayan, evrensel bir duygudur.
İnsan daima güzele muhtaçtır. Yaratılışındaki bu, güzele muhtaç olma olgusu, ondaki yapıcı kudretin, diğer bir ifadeyle kabiliyetin belki de en önemli kaynağıdır. Bu anlamda sanat yüzeyselliği aşmaktır. Gözlemleyebildiğimiz her objeyi derinlemesine inceleme, akıl süzgecinden geçirerek algılama ve yine bir biçimde güzelleştirerek dışa yansıtmadır. Dolayısıyla sanat, duygusal hayatımızın her nev’i ahengini oluşturan içgüdüsel, kutsanmış bir fonksiyon gibidir.
Sanat önce insanın kendisiyle barışık olmasını, sonra çevresine karşı olan sorumluluklarını, yaratılan herşeyi daha farklı gözlerle görüp inceleyip, detaylarını irdeleyerek bilinçli bir şekilde yerine getirmesini sağlar.
Anladığımız manada sanatın da; terbiye, örf, adet gibi küçük yaşlarda itinalı bir sorumluluk duygusu içinde adeta nakış nakış, oya oya işlenerek, sevgiyle verilmesi gereken bir eğitim tarafı vardır. Değerli öğretmenlerimize düşen görevler bu aşamada pek çok ve zahmetlidir. Zira çevre ve ailenin verdiği genelde karışık ve değişime açık olan terbiye ve eğitimin çağdaş anlayış içinde olgunlaştırılıp perçinlenmesi onların üzerine düşen asli bir görevdir. Dolayısıyla, değişik açılardan gençleri sevindirmek, ilgilerini, kabiliyetlerini keşfetmek, yönlendirmek, sabır ve sevgi çerçevesinde pozitif notlarla moralize etmek gibi çok önemli kutsal bir görevi üstlenmek durumundalar.
Sanat, özde kendi davranış ve düşüncelerimizi, gözlemlerimizi sentezleme olayıdır. Bu bağlamda sanat, ruhumuzda kopan fırtınaları, özlemleri, duygu ve düşünceleri, isyanları, boyun eğişleri çeşitli şekillerde aktarmaktır. Bu aktarış, bazen bir şiire, bazen resime, bazen de heykele kısacası, bir anda şaheser bir kompozisyona dönüşebilir.İşte böylece görüntü, plâstik, müzik, edebiyat, süsleme, tiyatro sanatları gibi alt disiplinlerin nasıl ortaya çıktığı kolayca anlaşılır.
Sanat; her şey içindir diyorum.
Unutmamalı ki, MUSTAFA KEMAL’in dediği gibi’’Sanatsız Kalan Bir Milletin Hayat Damarlarından Biri Kopmuş Demektir’’
SON SÖZ:’’Sanat İnsanın Kendi İnsanlığını Tanımasıdır’’
Herbert Reat
Saygılarımla