2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
549
Okunma
Değişim sihirli kelime. Ne neye göre değişiyor? Kim kime göre değişmiş? Ya da neden başkalarına bakıp değişim göstermeliyiz?
Görüldüğü gibi kelimenin sihirli olması soruları da sihirli kılıyor. Daha yüzlerce soru sorulur değişim üzerine.
Günümüzde teknoloji öyle hızlı ilerliyor ki yetişebilene aşk olsun. Daha dün aldığınız bir ürünün bakmışsınız bugün yenisi çıkmış. Daha içindekilerin ne olduğunu çözemeden bir üst modeli ile tanışmanız reklam ediliyor. Hiçbir şeyden habersiz eve geldiğinizde çocuğunuzun sizden adını dahi duymadığınız yeni bir şeyler istemesine sakın şaşırmayın; çünkü akşama kadar izlediği televizyonda pek çok albenisi olan yeni ürünlerle tanıştırılmakta.
Çağlar değişirken ürünlerin değişmesinin adı mı olur diyebilirsiniz. Ne deniyor: “Atom çağı, uzay çağı, bilgi çağı, güç çağı….” diye uzayıp gidiyor görüldüğü gibi.
Peki, bunca değişkenlerin içinde değişmeyen ya da değişmeyecek bir şey yok mudur diye düşünmemiz gerekmez mi?
Vardır elbette. İnsan yaratıldı yaratılalı hangi çağ gelip geçmişse ve dahi bundan sonrada hangi çağlar gelip geçecekse “insan” ın var olduğu müddetçe değişmesi imkânsız değerler vardır. Bu değerler insanlığın ortak mirasıdır. Şu din, bu millet, o kabile ya da uzaktaki devlet, yakındaki devlet farkı olmadan tüm insanlığın ortak değerleridir. Nedir bu değerler dediğimizde ilk akla gelenleri; dürüst olmak, çevreye faydalı olmak, iyi huylu olmak, doğru sözlü olmak, âdil olmak, merhametli olmak gibi insanî vasıflar; hürriyet, adalet, eşitlik gibi sosyal kavramları sıralayabiliriz.
Değişik zaman ve şartlarda, değişik çağlarda bu kavramların değişik tesirler ile zayıfladığı görülse de aslında bu görünüş kavramların anlamlarını ya da işlevlerini yitirdiğinden değil; öyle düşünen toplumların bir sorunu olduğundandır. Sorunun başında da kendi toplumunun öz değerlerine yabancı, başkalarının her yaptığını iyi gören sözde aydınlar gelmektedir. Bizden biri demişse yanlış, başkaları demişse doğru mantığı söyler misiniz ne kadar sağlıklı bir yaklaşımdır?
Günümüzdeki kabul gören yükselen değerlerin birçoğuna baktığımızda kendi kültürümüzde var olan değerler olduğunu görürüz. Nedir bunlar diye sıralamaktansa bizden olan, bizim olan “Ahilik” ile birkaç not düşerek gayrisini varın siz düşünün diye yazımızı sonlandıralım.
Nedir Ahilik? “Ahi” kelimesinin kaynağı hakkında iki farklı görüş vardır: Bunlardan biri, kelimenin Arapça “kardeşim” demek olan “ahî” kelimesinden, ikincisi ise, Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Atabetü’l-Hakâyık gibi kaynaklarda geçen ve “eli açık, cömert” anlamlarına gelen Türkçe “akı” kelimesinden geldiği görüşüdür. Bir kavram olarak ise Ahilik, “fütüvvet” kurumunun, Anadolu’da 13. yüzyıldan itibaren millî ve yerli unsurlarla donanmış bir şeklidir.
Fütüvvet, sözlükte genç, yiğit, cömert demek olan “fetâ” kelimesinde türemiş olup gençlik, kahramanlık ve cömertlik anlamında bir kelimedir. Terim olarak fütüvvet, “dünya ve ahirette halkı, nefsine tercih etmek”, “cömertçe vermek, başkasını rahatsız etmemek, şikâyet ve sızlanmayı terk etmek, haramlardan uzaklaşmak ve ahlâkî değerlere sahip olmak” diye tanımlanmıştır.
Ahilik hakkında bu kadar kısa bilgi bile bize çok şeyler vermektedir. Çağlar değişse de değişmeyecek olan kendi değerlerimize bakmanız ve bakarken de görmeniz adına bir kıvılcım çaktım, bir mum yaktım sadece. Hadi sizlerde alın fenerlerinizi Ahilikten başlayıp aydınlatın üstü karartılmış onca değerlerimizi…
HALİL MANUŞ-2011