5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1299
Okunma
’susmalıyız ki
bu yoksul duruş ve bu ezik an yenik düşmesin sevdaya ’
kahr-ı beladır özlemin bilirim
tutuşsam hani düştüğüm yerde olmayacaksın onuda bilirim ...ben susarak özleyemiyorum beceremiyorum sancıyı yutkunmayı...döşüme mayın döşüyorum sonra dağılan ben oluyorum dört yana ...ve beni toplayamacaksın gücün yetmez onu da bilirim...
serhat çayı
kir tutarmı kırk kat yıkanan taş ..ne kadar istesemde arınır mı ellerim asırlık kirlerinden
renlkere kulp takıp haykırsam da isyanımı ferman çiğnenirmi...
elinle yazdın ’es ’ i
oysa ne güzel türküler vardı daha söylenecek ne umut dolu yolları vardı hayatın
yarenlik dergahında adımız okunacaktı oysa
olsun
karanfil dökersin artık ardım sıra ... gece çöreklenince gölgelik yerine yüreğinin bir damla göz yaşını içecek kimse yokken yani kerbelda kalınca yangın yanın göğsünde sakladığın iki damla çiy tanesini serp üzerine.
birincisi su olurken yangın düşüne
ikincisi gül olacak
çöl kurusu dudağına
kokusunu sakla
almaya geleceğim...