7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1606
Okunma

Yaşamın cılız bir iple bağlı olduğunu ne yazık ki tekrar gösterdi bana hayat.
Yaşamla ölüm arasındaki mesafe, tek bir nefes ve geriye kalan herşey dinlediğimiz masalların başlangıcı gibi..."Bir varmış, bir yokmuş..."
Her zaman olduğu gibi yine bir Pazartesi saatin alarmı uyandırıyor.Kalk, hazırlan, yola çık ve çalış.
Robotlaşmış bir beden sadece düşünceler özgür.Her sabah yaptığım gibi büroya girince, kahvemi hazırlıyorum.
Ve bir yandan da penceremden dışarıyı izliyorum.Belki her gün gördüklerimden farklı birşeyler olabilir.Mesela tam karşıdaki ağaç yaprak döker!
Belki de Almanya’da görmeye hasret kaldığımız güneş, güzel yüzünü gösterir belli mi olur...
Evet..Evet...Değişik birşeyler oluyor dışarda görmeye alışık olmadığım...Bir koşuşturma ve bağrışma, ambulans sesleri.
Hemen koşarak aşağıya iniyorum (meraklı oluşumdan değil, görevim olduğundan) ve o an, gördüğüm manzara donduruyor damarlarımdaki kanı.
Almanya soğuk bir ülke, fakat ben bu kadar üşüdüğümü hatırlamıyorum...
Yerde yatan cansız bir beden ve onu hayata döndürmeye çalışan doktorlar...Ne yazık ki...!
Öylece kalakalıdım epey bir zaman düşüncelerim boşlukta ve bakışlarım sahipsiz, donuk.Sanki orada yatan bendim.
Ölüme bu kadar bilinçli en son canım ninemi kaybettiğimde şahit olmuştum.Otuz yıl geçmişti aradan...
Ve o zamanlarda hep aynı şeyi düşünmüştüm.
Neden bir kez daha sarılamadım ona?
Neden son bir kez daha"canım ninem seni çok seviyorum" diyemedim?
Ya da canımın bir parçası olan bana on üç yaşıma kadar, ana/babalık yapan o güzel insan, neden bana veda etmeden gitti?
Ben daha çocuktum, neden beni yalnız bıraktı?
-Nine otuz ayrı yıl (kadar) haykırıyorum,
çok, çok seviyorum seni....
Evet şimdi burada cansız yatan insanın sevdikleri ve onu sevenleri de vardır.Acaba sabah evden nasıl çıktı?
Ve sevdiklerine o sihirli sözü "sizi çok seviyorum" en son ne zaman söyledi..Ve ne zaman duydu en son bir "seni çok seviyorum"u...
Ayrılmadan sevdiğinin saçlarını okşayıp, koklayabildi mi?
Ellerini tutup, sevdalı gözlerine bakabildi mi?
Ve en önemlisi
-Elveda...Ben istemeyerek de olsa gidiyorum.Sizi önce Allah’a sonra size emanet ediyorum beni hep kalbinizin en güzel yerinde saklayın..
Diyebildi mi?
Diyemedi...
Hiç fırsatımız olmayacak veda etmeye.Ne kadar sanal dense de bu site sayesinde bir çok dost edindim ve yarın karşınıza çıkma fırsatım olmayabilir.
Ben şimdiden veda etmek istiyorum.
Eğer bir gün gelir, ve beni seven (sevmeyen de olabilir), birisi çıkar da Tayfun_54_ nerelerde çoktan beri göremiyorum der ve mesajlarına cevap alamazsa
anlasın ki veda etmeye vakti olmamış..
Ve sevenlerini de en güzel yerine, yüreğine sarmalayıp gitmiş...
İşte o zaman!!!
Hakkınızı helâl edin ve kalbinizde saklayın beni..
-Sevgilerin en güzelini veren
aklına gelirsem..Ki; bir eksiklik olacağından eminim
Beni martıların kanatlarında,
Elma şekerini ısıran bir çocuğun kırmızı yanaklarında
Soğuktan titreyen, sokak çocuklarının morarmış dudaklarında
Ve geceleri üzerine yağan yıldızların kuyruklarında bulursun beni.
Yüreğinde uyut beni...
Ve benimle vedalaşmadan giden olursa, yüreğimde saklayacağım ve asla unutmayacağım size ait hatıraları..Çünkü unutulmak aslen ölmek demektir..
Ve hakkım varsa helal olsun..
Allahım hepimize ölümün hayırlısını nasip eyler inşallah...
günlerden birgün onikiyebeşkala...