3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
933
Okunma

Yaralanmışız…
Kırk yerinden yamalamışız yüreğimizi, görmezden gelerek incinmişliklerimizi.Sevmişiz hüznü, dost deyip sarılmışız yalnızlığa.Saklamışız en yakınlarımızdan bile gözlerimizdeki yaşları,sadece çok dikkatli bakanlar görmüş gülümsemelerimizin ardına gizlediğimiz hüzünlerimizi.
Yaralanmışız…
Ve her yarayı kabuk tuttuğunu sanarak aldatmışız kendimizi. Sevmişiz kendimizi aldatmayı, yeğlemişiz başkalarını aldatmaktansa kendimizi kandırmayı.
Yaralanmışız….
Kabullenmişiz...
Kader saymışız bunu belki de saf bir tevekkülle.Sorgulamamışız,kızmamışız elinde hançerle gezen zalimlere.Aksine " Can" demişiz, "Yar" demişiz onlara. İsimleri isimlerimizden önce gelir olmuş, varlıkları ise nefes alma gayemiz.Onlar o havayı teneffüs ediyor diye hiç bilmediğimiz bir şehri sevmişiz.
Yeterli gelmemiş hiçbir sevgi ölçütü, kifayetsiz kalmış şiir dizeleri, kelimeler susmuş.Bir çift göz ciltler dolusu “Mesnevi” yazdırtmış CAN’ a , YAR’ e….
Yaralanmışız...
Kanamışız... Kana kana içmişiz yar elinden Aşk denilen zehri.Su gibi aziz, ekmek gibi kutsal saymışız, alıp yerden baş üstüne koymuşuz ilahi bir selam gibi..
Yaralanmışız...
Susmuşuz...
Her acıyı yüreğimizde demlendirmişiz ve demli bir çay tadındaki o acılara hiç şeker atamamışız
Yaralanmışız…Sevmişiz…Kabullenmişiz…
Ne gelirse gelsin yeter ki senden demişiz.
Acılar dilimizde kekremsi bir tat bırakırken hala umutla, gururla, yenilmiş ama mağrur bir komutan edasıyla dimdik durmuşuz
Hayat’a…Umut’a…AŞK ‘a