18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3833
Okunma

Bir tanem; bugün öylesine bir gündü işte. İkindi vaktine doğru günlük işlerimi toparlayıp elime kitabımı almıştım. Vakit geçirmek, beynimi dış dünyaya ve gereksiz sinyallere kapatıp kendimle baş başa kalmaktı niyetim. Sokaktaki insan seslerinden ve araba kornalarından bana neydi. Bana neydi, Ayşe’nin kıyafetinden, Fatma’nın gününden.
Ben, kendimle baş başa kalmak istiyordum. Kaldım da. Bir süre kitabımı okudum. Konusu çok güzeldi. İnsan ilişkileri, komşuluk, iş ve giderek konu aşka gelip dayanmıştı kitapta. Kızla oğlanın, aşka ilk adımları içimi kıpırdatmıştı.
Ah aşk!
Sen nelere kadirsin dedim içimden. Bir an kitabımı masama bırakıp seni düşündüm. Yüzünü gözümün önüne getirip öylece gözlerine baktım. Meğer ne çok seviyormuşum ben seni de haberim yokmuş!
Artık kitap okumakta istemiyordu canım. Senden kalan bir şeyler aradım. Bir anı Kitabımın bütün yapraklarını karıştırdım ama yoktu! Ne bir yaprak gül, ne de bir dal karanfil!
Deli olmuştum! Sana dokunmak gibiydi o küçücük nesneler benim için! Nereye gitmişti, kim araklamıştı onları kitabımın içinden? Hiç bilmiyorum. İnan, hiç bilmiyorum.
O an, içimden bir sıcaklık akmaya başlamıştı. Yüreğim kanıyordu sanki! Hani şairler hep diyor ya, şiirlerinde, "Kanatma yaramı." Evet! Aynen öyle oldu canım. Bir an yüreğim oluk oluk kanamaya başladı. Çıldıracak gibiydim. Evi didik didik aradım ama senden bir iz bulamadım.
Sonra, seni aramak geldi aklıma. Aradım. Benim ağlamaklı sesimi duyunca çok telaşlandın. Senin de beni sevdiğini ve önemsediğini hissettim sesinin yumuşaklığında. Derin bir oh çektim ve neden ağladığımı anlatınca sana, bana güldün.
Dedin ki, "Bir dal çiçek için ağlama aşkım, ben sana demet demet yollarım."
Olur mu hiç, onun benim için değerini sen anlamazsın ki.....
O7.10.2011/ Emine UYSAL