Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
bekir güçlüer
bekir güçlüer

HELLO !

Yorum

HELLO !

11

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

3780

Okunma

HELLO !

HELLO !

”Mey biter saki kalır, her renk solar haki kalır. Diploma insanın cehlini alsa da, mayasında varsa eşeklik, baki kalır”
-Anonim-




Ben ortaokulu ve liseyi 60’lı yıllarda okudum.
O yıllarda okullarda yabancı dil olarak Fransızca öğretiliyordu. Büyük yerleşim yerlerinde bulunan okullarda İngilizce eğitimi olsa da, küçük yerleşim yerlerinde İngilizce öğretmeni olmazdı. Aslında küçük yerlerde diğer dal öğretmenleri de bulunamazdı. Bir iki dal öğretmeni olan okul ve bu okulların öğrencileri şanslı sayılırlardı.

Gel zaman git zaman devir değişti. Fransızca, dünyada olduğu gibi bizde de önemini yitirdi İngilizce ön plana çıktı. İngilizce bilenler daha gözde ve aranan kimseler oldular. Tekstil atölyesine overlokcu alınacağı zaman bile, işçinin İngilizce bilip bilmediğine bakılır oldu.
Değişen bu duruma ayak uydurabilmek için, sayısını unuttuğum kadar, ben de İngilizce öğrenmek için girişimde bulundum ancak Türk gibi başladım ve yine Türk gibi sonuna ulaşamadım. İngilizce eğitimim hiç bir zaman “Hello!” dan öteye gitmedi.

Bundan birkaç hafta önce yolda yürürken, elinde haritayla sağa-sola bakınan birine rastladım. Tam yanından geçiyordum ki, bana doğru dönerek bir şeyler söyledi. Söylediklerini anlamadım ama halinden tavrından yabancı olduğu ve bir adresi aradığı belliydi.
Okullardan bildiğim bütün Fransızca kelimeler ile oradan buradan duyduğum bütün İngilizce kelimeleri bir araya getirerek, turiste gitmek istediği yeri tarif etmeye çalıştım ancak nafile, anlaşamadık. Yanımda olan eşime,
“ Bizi anlamıyor, biz de anlatamadık galiba” dedim.
Bir an gözleri parlayan turist bana, Türkçe olarak;
“Sen Türk?” diye sordu.
Ben öyle kaptırmışım ki kendimi birden;
“ Yes” dedim.
Turist;
“Ben biliyor az Türkçe” dedi.
O anda turist kıza sarılıp öpesim geldi.
Bir turist, benim ülkemde bana, Türkçe olarak “Türk müsün?” diye soruyor. (Etraftaki dükkân tabelalarına bakıp kendini Amerika da, bizi de Amerikalı zannediyordu galiba). Çok mutlu oldum. Gideceği yeri tarif ettim ve yanından ayrıldım.

Ayrıldım, ancak, bir taraftan da kendi kendime, İngilizce bilmeyişime kızdım. O günlerde, İlan tahtalarında, Antalya Belediyesinin eşgüdümünde -AB destekli- açılan ASMEK (Antalya Sanat ve Meslek Edindirme Kursu)’nun duyurularını gördüm ve hemen gidip İngilizce kursuna eşimle birlikte kaydımı yaptırdım.

Kurs başladığından bu yana bir hafta geçti, ben de hayatımda ilk defa “Hello!” dan öteye geçtim. Çok azimliyim bu defa bu işi başaracağım. Bundan böyle bir turistle karşılaşırsam sular seller gibi, gideceği yeri tarif edip, bir vatandaş olarak görevimi yerine getirmenin mutluluğunu yaşayacağım.

Benim bu yaşta kursa gittiğimi duyanların ilk tepkileri,
“Bu yaşta İngilizceyi ne yapacaksın, ne işine yarayacak?” oluyor.

Ben de onlara, bilimsel olarak;
“Bir: İnsan doğduktan (Hatta anne karnından) ölünceye kadar, başka bir ifadeyle, yaşam boyu öğrenme ihtiyacı içindedir. İnsan olmamın gereğini yapıyorum.
İki: Bilmediğim bir konuda bir şeyler öğreniyorum. Beynimin sürekli çalışır vaziyette kalmasını sağlayarak, böylece Alzheimer hastalığına yakalanmamayı umuyorum.
Üç: Kurs gördüğüm derslik, binanın üçüncü katında, her ders arası hava almak için, günde dört defa, merdivenleri inip çıkarak, spor yapıyorum, Böylece “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözünü doğrulamış oluyorum.” diye, cevap veriyorum.

Bilimle işi ve ilişiği olmayanlara da;
“Öte dünyada hesaba çekilirken, soruların yarısını Arapça, yarısını da İngilizce soracaklarmış, bana kalırsa, sende bir an önce İngilizceye başla!” diyorum.


“Bir yabancı dili öğrenmek mi, öğretimi yabancı bir dille yapmak mı?” tartışmaları yıllardır yapılmakta. Ben bu tartışmaya girmeden hemen fikrimi ifade edeyim ki, bir ya da birçok yabancı dili öğrenmeye EVET diyorum. Yabancı dille eğitime HAYIR diyorum. Çünkü eğitim, düşünmeyi gerektirir, düşünceyi geliştirir ve herkes kendi ana dilinde daha iyi düşünür. Bir kimse düşünmeyi yabancı dille yapmaya başlarsa, kişi kendinden, dilinden, kültüründen uzaklaşmaya başlar, bu uzaklaşma milli benliğin kaybolmasına kadar gider.


1933 yılında, İstanbul Üniversitesi kurulurken, Almanya’daki Nazi baskısından kaçan Alman ve Yahudi kökenli bilim insanları ve öğretim görevlileri Türkiye’ye sığınmış. Bir kısmı da Türkiye’nin daveti ile gelmiş. İstanbul Üniversitesinin kurulmasında ve bu üniversitedeki birçok kürsünün açılmasında bu insanlardan çok faydalanılmış. Ancak, öğretim görevlilerine, Üniversitede ders verebilmeleri için, Türkçe öğrenmeleri, yapılan iş sözleşmelerinde ön şart olarak konulmuş. Bu kişilerin büyük çoğunluğu, dersi Türkçe olarak anlatacak seviyede Türkçe öğrenmiş. Bir kısmı da Türkçeyi öğrenememiş, Türkiye’deki kütüphanelerin yetersizliğini gerekçe göstererek Türkiye’den ayrılmışlar.

Bir zamanlar memleketimde, ders verebilmek için öğretim elemanlarına, Türkçe öğrenmeleri şart koşulmuşken, devran değişmiş, bilgisini daha üst seviyelere çıkarmak için yüksek lisans eğitimi almak isteyenlere, bir yabancı dili bilmek ön şart olmuştur. Gerekçe; öğrencinin yabancı kaynaklardan araştırma yapabilmesi. İleride üniversite eğitimi almak için de bir yabancı dil bilmeyi ön koşul haline getirirlerse hiç şaşırmayacağım.

Seksen seneye yakın bir zamandır, bilimsel incelemelere kaynaklık edecek bilgiyi üretemeyen gece kondu üniversiteler, kendi kabahatlerini örtmek için Türk gençlerini, Türkçe düşünmemeye, yabancı dille eğitim yapmaya zorluyorlar.
Yazıklar olsun.

Bakınız, Kemanî Serkiz Efendi ne diyor;

"Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime,
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime.
Perde-i zulmet çekmiş, korkarım ikbalime,
Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime."


Bekir GÜÇLÜER

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hello ! Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hello ! yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HELLO ! yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER, @ayselaksumer
7.10.2011 21:57:21
Bekir Bey yazınız yine çeşitli yönlerden incelenmesi ve üzerinde iyice düşünülmesi gereken konuları içeriyordu. Öğrenmenin yaşı olmayacağı konusunda ben de sizinle hemfikirim. Karikatürün de hakkını yemeyelim o da nefis bir seçimdi. Kutlarım. Saygılarımla.
Entellektüel-41
Entellektüel-41, @entellektuel-41
7.10.2011 20:25:40
Merhaba,güzel bir anektotla eğitimin profilini çizmişsiniz... mevcut yöntemlerle yabancı dil öğrenilmesi mümkün değildir...Üniversitelerin ayıbını da güzel tahlil etmişsiniz...Biir dil biir insan...bana da kapadokya'da bir Japon hangi dili biliyorsanız onunla konuşalım demişti.Utanarak Türkçe dedim, yine şaşırttı,Türkçe'yi de biliyormuş...

Teşekkürler...yüreğinize sağlık...
Sedat_ERDOGDU
Sedat_ERDOGDU, @sedat-erdogdu
7.10.2011 18:11:54
HAVE AR YOU?...)))GÜZEL BİR YAZI OKUDUM, SAYGILAR...
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU, @ibrahimerzurumlu
7.10.2011 16:24:06
Sevgili kalem dostu,Yıllar önce,"Kendi ellerimizle baltaladık,Türkçeyi" "Türkçemize sahip Çıkalım""Başka Türkiye Yok" isimli makaleler yazmıştım aklıma gelenler bunlar...Aradan onca yıl geçti hala aynı yerdeyiz...Bugün küçümsediğimiz ve "Arap Baharı " diye nitelerdiğimiz ortadoğu ülkelerinde bile insanlar üç dil bliliyorlar...Gelelim dil konusuna,yabancı hayranlığı başka,dil bilmek başka...Tabelalara yabancı isimler asmak başka,dil bilmek başka...Ama bunları kasten mi yapıyoruz,cahilliğin daniskası mı çözemedim gitti.Üniversite dahil bunca yaşıma geldim,İngilizce mi...Sevgili yazarım özür dilerim "Hello" ne demekti ?!!! Selamlarımla

NOT: Karikatürü yazıdan sonramı,öncemi çizdiniz!!!...:))) Yada şöyle sorayım,karikatürü nasıl buldun cuuuuk diye oturmuşta...selamlarımla

İbrahim ERZURUMLU tarafından 10/7/2011 4:28:08 PM zamanında düzenlenmiştir.
7TEPE
7TEPE, @7tepe
7.10.2011 15:00:09
Günün yazısı seçtim.

:) seni ve hanımefendiyi azminizden dolayı kutluyorum. sevgilerimle.
glenay
glenay, @glenay
7.10.2011 14:37:27
10 puan verdi
Türkçe öğretimi artık savunur duruma getirdiler .Sizin gibi bilinçli insanların uyarısıyla da inşaallh her şey yoluna girer,
Sizin gibi ben de Üç yıldır kurslara gidiyorum .Resim kurslarına.Sergide bir kadın yanıma sokuldu benim yaptığım portre
resmimi göstererek:Kızınız yapmış galiba ,dedi .benim yaptığımı söyleyince hayretle baktı .Her yaşta isteyince her şey
yapılabilir .Bunu herkes yapamaz . Sizi kutluyorum bir ingilizce kursu açılırsa ben de giderim ..Saygılar ..
O qué
O qué, @o-qu
7.10.2011 14:01:11
Sevgili Bekir bey
yine şahane bir yazı okuduk kaleminizden, tebrikler.

saygılar
Ve
Veysel Başer, @veyselbaser
7.10.2011 12:35:08
Merhaba Değerli Bekir Bey,
Çok doğru yazdığınız gibi çok yararlı bir girişimde bulunduğunuz için sizleri kutluyorum. Sanırım otuz beş yaşımdaydım. Halk Eğitimin açtığı saz kursuna giderken benzer soruları bana da sordular. Fırsatım olsun, öyle bir kursa yine giderim. Faydalanmanızın yanında insan kendini farklı bir atmosferde buluyor.
Öğrenmeyi amaç edindiğiniz için şunları bildirmeyi bir borç bildim.
Gereksiz yerlerde vigül kullanarak cümlenin kendi içindeki anlamını bölüyor, okumayı duraksatıyorsunuz.
Cümle içinde, tırnak ya da parantez içine alınan her sözcük veya sözcükler büyük harfle başlar.
Konuşmalar tırnak içine alınıyorsa, bir başkasının sözü ya da atasözü gibi ilaveler kesme işareti-tek tırnak- içine alınır. Ya da, kalın veya italik yazılır. Tırnak içinde tırnak olmaz demek istiyorum.
Tırnak dışındaki sözcükler de o cümlenin devamı olduğundan tırnak içinde hangi işaret olursa olsun dışarıda büyük harf
kullanılmaz.
Noktalı virgülden sonra büyük harf olmaz.
İki nokta, sonunda açıklama yapılacak sözcük ya da cümle sonuna konur. Bir: İki:
Bazıları değişik söylese de bunları, TDK ve farklı kaynaklardan edindiğim bilgiye dayanarak belirtiyorum.
Bu kuralları sizin sayfanızda yazarken, "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit." demek istiyorum. Bunu, size olan kalbi yakınlığımdan yapıyorum.
Başarı dileklerimle saygılar.
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
7.10.2011 12:25:26
kalemin kaviliğini biliyoruz...konu ve işleyiş muhteşemdi....saygılar
inci*
inci*, @inci-
7.10.2011 10:53:58
Bekir Bey, yazınız için size yürekten teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Vermek istediğinizi çok güzel ve oldukca anlamlı yerleştirmişsiniz yazınıza. Sizin gibi düşünenlerdenim. yabancı dil öğrenmeye evet ama yabancı dille eğitime HAYIR:::.... bunu hep söyledim Veli toplantılarında...Nafile duyan olmuyor.. Birde Benim Ülkeme gelen ve merak edenlerin, bu ülkede oldukları sürece dilimi kullanmaya özen göstermeleri taraftarıyım.. Çok mecbur kalmadıkça yabancılarla Kendi dilimle anlaşmaya özen gösteriyorum. En çıkmazda onların anladığı dile baş vuruyorum...Keşke bu Ayrımı yapmasını bilebilsek... saygılar ve selamlar Efendim.
muharremali
muharremali, @muharremali
7.10.2011 10:38:58
Tebrik ederim
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL