21
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2724
Okunma
“Gel gönül bu aşkı unut sende” diyen şarkı sözüne takıldı kaldı bütün gece. Kaç gündür bekliyordu bir hevesle ha şimdi gelecek ha birazdan gelecek diye. Kaç gün geçmişti bilemedi. Hoş geçen gün müydü yoksa asırlar mı geçmişti yüreğinde çözemedi. Hınzır bir umutsuzluk geldi tam da oturdu pır pır eden yüreğine şimdi.
Bugün kesin gelir diye beklemişti oysa. Kendini habersiz bırakmaz diye gün boyu baktı mail kutusuna, köşeye attığı cep telefonuna. Bekledi bekledi, bekledi. Ne kendisi geldi ne kendisine dair bir haber… Sabır dedi her zamanki gibi sabır… Sıkboğaz etmek istemiyordu. Belki söylediklerinden pişman olmuştu. Gece yüreğinden dökülenler gündüz aklına takılmış olabilirdi. Aklıyla yüreği birbirine karışmıştı belki. O nedenle beklemeliydi sabırla. Kendi söylediklerini kendi hazmedene kadar beklemeliydi.
O böyle yaptıkça kendisi de şüpheye düşüyordu. Gelgit sadece onu değil kendisini de yoruyordu. Ya gelince başka şeyler söylerse, ya söylediği her şeyi bir anda unutmuşsa, ya o bir anlık hislerle söylediğim şeylerdi derse o zaman ne yapardı. Baktığı her yerde onu görüyordu. Üç gündür gözüne uyku girmemişti onu düşünmekten. Ne gece bitiyordu ne de gündüz. Yediğinin içtiğinin tadı kalmamıştı. Zaten yemiyordu da doğru düzgün.
Tek yaptığı hayal biriktirmekti son günlerde. Sevmişti bu hayal alemini. Eskiden gözlerini kapatırdı hayal kurmak için ama son zamanlarda artık ona da ihtiyaç duymuyordu. Baktığı her yerde tebessüm eden yüzüyle o nasıl olsa beliriyordu. Hatta bazen kendini kaptırıp onunla konuşmalar yapıyordu. Hoş kendi söylüyor kendi cevaplıyordu ama bunu yine de kimseler bilmiyordu. Hani korkmuyor da değildi. Ya başkalarının yanında da yaparsa bunu, sonra ne derlerdi kendisiyle ilgili. Aklının karaya vurduğu kesindi. O gönülle çıkmıştı bu yola. Akıl kimin umurundaydı şimdi. Vira bismillah deyip atladı aşk okyanusuna.
Ya gemileri yakacaktı ya da gemileri... Ganimeti bol bir seferdi. Nasıl bol olmasındı ki. Bolca göz yaşı vardı, sonra kalp çarpıntısı. Hele hele uykusuzluk yanına da iştahsızlığı ekledin mi bu iş tamamdı. Ama en güzelini en sona bıraktım. Bir sürü deli dolu düşü vardı biriktirdiği. Artık bu okyanusta her yer onundu. O’nla doluydu. Nerde yanmak isterse orada yansındı yüreği. Yandıkça yanacağı da belliydi. Zaten okyanusun hepsi ondan ibaret değil miydi?
Bıraktı yüreğini ateşler içine. Başka türlüsü olmuyordu. Sevda korkak bir insana hiç ama hiç yakışmıyordu. O nedenle cesur olmak gerekiyordu. Yanacaksa yanmalıydı, acıyacaksa acımalıydı, tükenecekse tükenmeliydi ama sızlanmamalıydı, söylenmeliydi hele hele şikayet hiç etmemeliydi. Yıllardır beklediğimiz aşk değil miydi? Al işte tam da zamanında çaldı gönül hanesini. Bunca ters giden hayatında belli ki ters giden bir aşk eksikti. O da geldi bütün tersler tamamlandı çok şükür şimdi. Tek iş yön bulmaktı. Aksiydi huysuzdu yüreği. Söz dinlemez ele avuca sığmazdı. Kendi gibi başına buyruktu. Böyle bir yürekle zaten bu aşkın istese de düz gidemeyeceği belliydi.
Yükledi şimdi aşkını yüreğine daldı ateşten okyanusa. Bakalım mumdan gemileri ateşten denizlerde yürütmek kolay mıymış? Görelim seni, dedi kendi kendine. Niyeti kesindi. Ya denizde ateşlere karışacaktı ya da bu emaneti adam gibi yerine iletecekti. Vazgeçmeye ise hiç mi hiç niyeti yoktu. Kendisinin niyeti yoktu da ondan emin değildi işte. Bu haliyle girerse ateş onu yok edebilirdi. Yanmaktan korkabilirdi. Kolayı seçebilirdi. Oysa yanmak pişmekti, olgunlaşmaktı, kendini bulmaktı, kendini bilmekti. Bunları nasıl anlatır nasıl dile getirebilirdi ki. Kendi acıya talipti de talip olmayana/olamayacak olana ne denilebilirdi.
Zaman dedi zaman… Bekleyip görecekti… Görmesi için bekleyecekti… O ateşten vazgeçse bile kendisi vazgeçmeyecekti. Ya hep ya hiçti. Tek başına kalırsa o ateş düşlerin bittiği yerdi. O gözler kendisine bakmayacaksa, o yüreği kendisi için çarpmayacaksa, düşlerini o gerçekleştirmeyecekse ateş yaksındı kendisini. İşte o zaman pervane misali alevlere salacaktı bütün düşlerini, yüreğini ve hatta kendisini…
Çünkü biliyordu ki “ölümdü bir başına yaşanan, aşk iki kişilikti.”
11/12/07-Salı/23:35