Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
Ülviye Yaldızlıı
Ülviye Yaldızlıı

Ellerimin arasına sıkıştırılmış hayatım

Yorum

Ellerimin arasına sıkıştırılmış hayatım

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

816

Okunma

Ellerimin arasına sıkıştırılmış  hayatım

Ellerimin arasına sıkıştırılmış hayatım

Balkon camında öten kuşların sesiylemi geldin sevgili ? Duydunmu içten içe feryadımı ? Ağaçların sararmış yapraklarına tutunuptamı geldin? Yoksa hissettinmi seni, avazımın çıktığınca içten içe bağırıp , lâl kalarak beklediğimi?

Bu sabah yine gün, güneşe diz çöktü. Mevsim sonbahar, aylardan eylül ve yine sensizliğin özlemlerinde boğuşan ben...Saatin içinde yelkovan dört nala kovalıyor akrebi.Akrep yorgun. Akrep hasta . Akrep gün ışığına hasret. Sessiz kelimelerin içinde, içiriyor zehrini. Yine kendini, kendince hapsediyor, yılların, ayların, günlerin tozlu sokakları arasına.

Dalga dalga yayılırken dağın yamaçlarına ışık huzmesi, sıralı dağlar gibi ardı ardınca hasret nöbetlerine teslimim. Yanacak kadar yandı . Yandıkça harlandı. Harında küle dönmeye meyillendi. Ne nâzı kaldı, ne sevdası, buram buram, burcu burcu koktu, ateşin körelmeden yükselen alevinde.


Ak göyneğinden içeri giriverdi ışık. Işık ki geceyi aydınlatan ay’daki büyü gibi, tılsım gibi. Yangın ocağına atıldı eller. Sen güneşin sıcaklığı de. Ben cehennemin acı haykırışları arasındaki feryadı diyeyim. Göz gördü. Gönül sevdi içten içe demlendi. Yandı amma belli etmedi...

Gelip geçen gölgelerde arar oldum izlerini. İzlerini bırak tozunun zerresini. Kaldırım taşı aralıklarına merdiven koydum. İndim yerin dibine .Dibinde yosun tutmuş duvarların renginden, kendi payıma düşene baktım.Siyah bir kelebek çıktı.Pembesini almışlar. Yeşile hasret kalmış. Mavisi üşümüş gözlerinde. Ayaklarına nazar düşmüş. dökülmüş zülüfleri.Tel tel dağılmış. Daha onyedisinde bir peri….

Baharatların sen gibi kokanını aradım. Kâh zencefil koktu, kâh karanfil, amma illa ki gül kokulu şişelerde aradım seni. Sinenin o ısındıkça daha bir kokan, koktukça sarhoş eden ıslak ve nemli dudak aralarında …

Belki bir iskemlenin tozlu, kırık, rengi solmuş grisindeydin. Yeşil gözlerinin her açışında yanında olamamaktan, başka hülyaların eşiğinde, beni matem şelalesinde ıslanmaya terk eden o gözlerinden süzülen, asil ve kıvrımlığıyla içime isminin baş harfinden yazdığım şiirleri düşüren sen.

Sen olmalıydın o .
Kırmızı sürülmüş, vişne kokan dudaklardaki beyaza bulaşmış al kan.
Rengi kokusu senden gelen İstanbul’un arka sokağındaki eski evimizin, bir duvarı çökmüş, odasındaki kilitli sandıkta duran o, beyazı kahveleşmiş, küf kokmaya aman vermeyen hala sen kokan, hala tadına doyamadığım, sinene ekilmiş gül yaprakları kokan, kokun. Hep taze, hep ılıman bir iklime düşen gözdeki o hüzün

Azrail nefesimin sol yanında nöbete durdu.Vakit ilerliyor artık.Dizimde derman kalmadı. Halsizliğim, bir tek adını anarken yorulmuyor. Sırım gibi hayalin önümden geçiyor. Gözlerimin feri, kendini yavaş yavaş kıyıdaki soğumuş çakıl taşları üzerine bırakıyor. Ellerim ellerini arıyor şu vakit. Vakit selamın okunmasına çok az bir zaman kala. Adım adım yaklaşıyorum.Kefenimin düğmeleri sus vuruyor dilime.Nefesim kilitleniyor. Titriyorum kendi korkularımla...

Artık sus- pus olsun. İçine düşen hasret sancıları tek tek gitsin. "Yeter, çekme artık, düşünme!" Desede başkaca diller.El de değil ki fakir bakışlım.Ey Leyla gözlüm.Acısını, ak kundaklara sarıp mukaddes emanet gibi canımda taşıdığım.



Böyle bir gecede yazıp, tıpkı ay’ın ondördü gibi parlayan yüzünde.Akça pakça yüzümün al al oluşunda, kalbimin göğüs kafesimdeki prangalardan kurtulmak istercesine kırdığı onca çelik zincirin bile faydasız olduğu o gece...
Yere düşen sonbaharın son busesi toprakları öptüğünde.Kıvrımlı giz kalmış dudaklarının yabancı bir eve giren gölgenin, marifetle aralık kalan yerden esen nefese teslimiyet… Son veda artık bu dünya ile arasındaki. Karaladığı satırları avuçlarının arasına sıkıştırıyor. Bir de sonra hiç ama hiç gelmeyeceğini beklememesini zikrediyor.

Bir bakışa bir gülüşe bir öpüşe, dilekolay tam elli yıl bekliyor.Avuç içine bırakılan kağıt parçasındaki her harfi her heceyi o dokundu diye öpüyor.Ona dokunur gibi dokunuyor.Mızrak sol yanına yaklaşıyor.Siyah zehrini akıtmaya meyillenirken akrep, azrail usulca giriveriyor. Tam da o vakit düşüyor yüreğine...

Kara kaplı defter gözlerini yumuyor. Alnına düşen ışık pırıltısı damla damla süzülüyor .Gözleri son demini bırakıyor. Ellerinin arasından hiç açmadan tutuyor. Sevdiğinden geriye kalan, yıllarca beklemesine vesile olan o kağıt parçasındaki hayallerini de alıp gidiyor .Karanlık sokağın başından aydınlığa doğru adımlayarak…



/Hatırlar mısınız ? Bir ara sizlerin gönderdiğin fotoğraflara bakıp yazıyordum.O vakit sevgili yazarımız: Billur.T .Phelps,hanımın yolladığı fotolardan biridir.Geç kalmışlığım için özür dilerim.Nasip bu güneymiş./

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Ellerimin arasına sıkıştırılmış hayatım Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ellerimin arasına sıkıştırılmış hayatım yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Ellerimin arasına sıkıştırılmış hayatım yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
22.9.2011 21:10:34
Sevgili Sultan,

Beklediğime değmiş yazın. Ellerine sağlık.
Bana senede bir gün diye bir film vardı ya onu hatırlattı satırların nedense.
Yanlız niye sadece resmin imza kısmını kullandın bilmem.
Hani o tatlı sevgililer nerde ?

Ama belki de bir hikaye de benden gelir onlar adına,kim bilir :))

Kıskandım işte, var mı diyeceğin ...


Uğur Demiröz
Uğur Demiröz, @ugurdemiroz
22.9.2011 16:11:03
10 puan verdi
Dalga dalga yayılırken dağın yamaçlarına ışık huzmesi, sıralı dağlar gibi ardı ardınca hasret nöbetlerine teslimim. Yanacak kadar yandı . Yandıkça harlandı. Harında küle dönmeye meyillendi. Ne nâzı kaldı, ne sevdası, buram buram, burcu burcu koktu KELİMELER, ateşin körelmeden yükselen alevindeYDİM OYSA BEN...
Um
Umut Kaygısız, @umutkaygisiz
22.9.2011 11:52:32
Etkili bir çağrışım, sonsuz satırlarıyla bayrak açmış. Hiç bitmese dediğim anlar öyle çoktu ki... Biraz da kafiyenin ucundan tutup şımarmak istedi okuyucu yanım, çok doyurucuydu. Tebrikler:)
tacettin yıldırım
tacettin yıldırım, @tacettinyildirim
22.9.2011 10:55:58
siyah beyaz resimler bende hazanı çağrıştırır....insanı hüzüne boğar. . nedense hüzün yazar kalemler.....harikasın dost saygılar
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
22.9.2011 09:27:48
annem uzun zaman oldu yazmayalı inan özlemişim kızım
evet çok güzeldi çok anlatımın
sevgilerimlesin her daim

seni seviyor annennnnnnn
Mehtap ALTAN
Mehtap ALTAN, @mehtapaltan
22.9.2011 08:46:47
9 puan verdi
Aslında fotoğrafların gizemine kelimeelerin şifresiyle girmektir yaşam!

ve sen bunu çok güzel yapıyorsun güzel insan...

birgün ben de denemek isterim...

güzel derin bir fotoğraf yollarsan bana deneyeceğim...

bakalım nasıl olacak...

sevgimle....
hyazici58
hyazici58, @hyazici58
22.9.2011 08:02:05
Her eylül içimde kırlır bir gül....

Ne kadar güzeldi...

Yürekten kutladım..Selam,saygı...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL