2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
648
Okunma

sordum bir gece vakti o hal ehli dervişe...
neler var hal içinde hal-in ?
önce şöyle bir iç çeksede,konuşmak istemiyordu sanki.Konuştukca hal-i kaybetme korkusu vardı gözlerinde.
LAaaaa dedi; LAaaaa!
yok yok orda ,mekan yok,varlık yok,ben yok,sen yok.O ,HERŞEY O
Nasıl o dedim ?
nefs-i terbiye eden, her hücresiyle O nu temsil ediyor,onu anbean zikir ile haşr oluyor. Ozaman sordum, gözler neyi görüyor?Bu gözler ancak seni ,beni görüyor.
ßu burun ancak dünyevi kokuları alıyor.Kulak ancak fani alemin gürültülerini çekiyor.
Yanlış olan, her uzvun dünyevi çalışması..ya beş duyunu terbiye edecek,ilahi hal-e ereceksin..yada beş duyunun bu halleriyle beşer-i insan olarak gideceksin.
Nasıl terbiye etmeliyim beş uzvumu diye sordum ?
Yanlış yönlendirmelere kapatıcaksın dedi ,bütün uzuvlarını.
Harama bakma,
Haramı duyma,
haramı konuşma,
harama dokunma
haramı koklama,
harama yürüme....
Dünyevi her işlevi sınırlandır.Zamanla,belki çook zamanla beş duyunun fani perdesi kalkacak,baki ve manevi beş duyu devreye girecek.
Kolaymış dedim işte o an :)
Zaman sürecinde deneme aşamalarına gecmiştim.Öyle zorki halk içinde hak-ı aramak,haram zannetmediğim nice olgunun ,aslında haram olduğunu görmek..
Talib’likten çıktım.Nefs önümde aşılması zor dağlar oluşturdu.
Eğitime taliptim ama eğitim süreci çok zordu.
Tıkandım kaldım.Başka yollar istedim,başka başka dersler...
ve başladı nasihat sohbetlerine; uzun uzun ama etkili...
Beş duyu yüksek bir sohbet girişiydi,sana alcaktan sohbet edelim dedi..
sevindim
Büktüm boynumu,dizlerim üzerinde can kulağıyla dilinden dökülecek kelamları bekledim.
Ve başladı nihayetinde,derin bir sukut halinden çıkıp RAB-ı tayı kesince...
Gülde bile diken vardır.İnsanın,gülün kokusunu duymayıp dikenine takılması birazda kendi ruhundaki dikenlerden kaynaklanır. . .!Herkesin birbirlerini kendilerine benzetmeye çalıştığı bir dünyada,kişinin kendisi olarak kalabilmesi en büyük erdemdir. İman su gıbıdır.Su olmazsa yürek çöle DÖNER.
İnatçıyımdır,çünkü inadın güzel olduğu bir yer vardır oda hak yolda sebat etmektir.Kim için olursa olsun haksızlığa asla tahammülüm yoktur.İki yüzlü ve gösteriş meraklısı insanlardan haz almam.”Ya olduğun gibi görün Ya da göründüğün gibi ol” sözü hayat cizgimdir...Her birey gönlüne girmektir-gitmektir hedefim...
Gitmek, gövdeye değil, gönüledir.
Gittiğiniz yerde gönülsüz bir gövde bulacaksanız, varışınız da boşunadır.
O zaman, gittiğiniz yere ulaşamazsınız, sadece varmış olursunuz.
Varmış olmak, vuslata ermiş olmak değildir.
Vuslat, gönüle varmaktır. Sevgi dolu bir gönüle ulaşmaktır. Vuslat gönül işi olduğu için,
varmak da gövdeyle olmaz, gönülle başarılır.
’Dizimin dibindeki, Yemen’de; Yemen’deki de dizimin dibindedir’ der Mevlânâ...’
Göremediğin gönülden ırak olursun. Gönül görmek diye bir çaba var mı hayatımızda?
Giremediğin gönüle eremezsin. Hiç olmazsa, yanı başınızdakilerin gönüllerinde misiniz?
Yanı başımızdakiler gönlümüzde mi?
Şaşkındım!
bumuydu dedim ,alcak sohbet anlayışı?
afallamıştım,anlamaya çalışırken angut kesilip kalmıştım.Aslında her bir sözünü ,gece başımı yastığa koyunca öyle bir yerleştirmiştimki parcaları yerine.Sanki sohbet tablosunun zihnimce resmini cizmiştim.
Ama anladımki,her ehl-i kendi hünerince işinde ustadır.
Anlama kapasitesi dar olana yüksek sohbet etsen ne yazar,anladığı aldığı kabıncadır.
sen demişti en son kelamında SEN !
kendine bak,kendi yoluna,önüne bak.Kimseleri horgörme,kimseden yüksek değilsin,bunu düşün ve ölümü unutma.Ölümü unutmayan,dünyevi hayatında lord olsa dünyaya bel bağlamaz.
’Elif okuduk ötürü, Pazar eyledik götürü, Yaratılanı hoş gördük Yaradan’dan ötürü’..hz.mevlana
Herşeye hoşgörü göster,şevkat nisbetince ılımlı yaklaş,sevgi penceresinden bak bütün varlık alemine...
ßak ozaman,kabın genişledikce,ufkun görüş acın genişleyecek.
Ozaman hal içinde hal-i beş duyunu anlamadan terbiye edecek,sen senlikten çıkıp
yokluk diyarında O nun gibi ona benzeyeceksin..
Rabbim hepimizi anlayışı kuvvetli,kulli akıl sahiplerinden eylesin AMİN!