Doğu ve batı arasında Arafat kalmış bir milletin demokrasi mücadelesi, dayatılan fikirler içinde seçme hakkı tanıması bizlere şıklar belli, farkı şıkkı seçmek zihinlerimizi işgal eden ‘ – yaa oylar bölünürse’ korkusu! Ve böyle bir atmosferde ülkenin geleceğini belirlemek nasıl bir demokrasi? Yoksa ileri mi geri? Maalesef Türkiye’de toplumun kanayan yarası hür düşememek, beyinlerimizde ki düşünce prangalarını kıramayışımız. Mutaassıp bir ailenin bireyine ailesi tarafında, çevresi tarafından farklı düşünmesine izin verilmemekte farklı düşünürse aforoz edilmekte aynı durum sosyal demokrat veya cumhuriyet değerleri ile yetişmiş bireyler için geçerli, kendi öz benliklerine küsmüş bireyler. Birileri farklı bir şey dedi mi? Hemen kılıçlar çekilir ve kovulur onuncu köye, böyle bir toplumun farklılara bakış açısı, aforoz kültüründen ileri gitmez. Demokrasi bireylerin medya, basın, ve benzeri sermaye odaklı kurumların idraklerimize giydirdiği kıyafetlerden ileri gitmez. Bizlerde o kıyafetlerin renklerin başka bir siyasi oluşumu seçme hakkı mı olmaz. Sermaye desteği ile başa geçen iktidarlar başa geçtiklerinde halkın değil sermayenin çıkarlarını korurlar.

Beyinlerimizi işgal eden yapmacık fikir duvarlarını kırıp bu molozlardan işe yarar taşları alıp yeni binalar inşa etmediğimiz müddetçe doğruyu sadece Tv ekranlarında gördüğümüz yapmacık dünyadan ibaret görürüz. Şimdi kıyam edip baş kaldırma zamanıdır zihinlerimize dikta edilen fikirlere karşı çünkü başkaldırmazsak yine kan ve göz yaşlarımızın üzerine birileri saltanat kuracak.

Ömer Aydın
04/06/11