Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
ec
ecem2008

Bilmiyorum...

Yorum

Bilmiyorum...

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

650

Okunma

Bilmiyorum...

Çok uzun zamandır uyanmak istemeyip de uyanmanın zamanı geldiğini düşündüğü bir anda artık gerçekten uyanmasının gerektiğini düşündü... Çok uzun zaman önce uyumaya başlamıştı her şeyi unutmak için... İstediği onurlu bir yaşamdan çok onurlu bir o kadar da huzurlu bir yaşamın savaşını veriyodu kendi kendine...

Yoksa yaşamın onurlu ve sevgsiz yanını kendince zaten yaşıyordu... İşte böyle bir anda hayatına renk katmak adına defalarca söylenen bir oyunun başlangıcına düğmeyi basmıştı hiç hesaplanmamışcasına oynanan stratejileri belli olmayan kurallar kendiliğinden oluşan bir oyundu... Zaten sevmenin olmadığını düşünen dünyasında oynayarak sevmeyi öğreneceğini bilmeden... Kaderin kendisine oynayacağı oyunları düşünmeden...

Zamanla büyüyeceğini bilmeden, olgunlaşmanın yaşla değil yaşanacak tecrübelerle olduğunu yaşanyınca büyüdüğünü anlayabilecekti... Aslına bakarsanız belki de hiç büyümek istemiyordu... Geçmişi hatırladığında... Ama geçen zamanın izlerini yüreğinde ağırlığı yüreğinde kat be kat artıyordu... Nerden nereye geldiğini düşündü...Yanlızlığına bir eş aramıyordu... Yanlızlığına bir dost bir arkadaş arıyordu gönülden paylaşabileceği... Belki de hiç öğrenmediği sevgiyi öğrenmek istiyordu... Uzak yüreklerde...Uzak çünkü kendisini onunla yaşayarak anlayabileceği birisinle öğrenmek istiyordu... Yaşanaları bilen değil sevgisini şefkatten verebileceği biri değildi aradığı... İşte o yüzden uzaktı... Tarafsızca eleştirebilecek düşüncelerine üzülmesin diye emme basma tulumba gibi başını sallamayacak bir bir adını bile kendisini bilmediği ve hala bunca geçen zamana kadar bile koyamadığı bir şey her neyse sevgi diyelim biz ona...

Nerden nereye geldik gene bilmeden... Ahh bu iç ses ahh bu içli şarkılar acımasızca yüze ve kulaklara vurulan gerçekler... Ne demiştik hoş bir tesadüfdü... Böyle dalgalı duygular zamanındaydı... Oyundu ya ne kaybedebilirdi bir insan hayatında... Belki de kazanacakları vardı diye düşünerek uzun bir yola çıktığını farketmeyecek kadar heycanlıydı... Keşke sadece heyecanla kalsaydı... Nerden bilecekti gözlerinin ve gönül kapısınıda köreleceğini... Sanmayın üzüntüden mutluluk ve sevgiden desek...

Güler misiniz?

Eee insan bilemediği bir şeye böyle öğrenmek isteğiyle atlarsa... Zaman her şeyi öğretiyordu yavaş yavaş... Severken kural olmaz derken bu seven taraf için geçerli sevilen ise kuralları belirliyormuş ilk önce bu öğreniliyormuş... Sonra almadan vermenin Allaha mahsus olduğu... Kaçanın kovalandığı... Yani seven bir insanın yaşadıkları... Ve en önemlisi affetmeyi olduğu gibi kabul etmeyi ve severken hiç aldırmamışcasına adı olmayan bir şey için kıskanmamayı öyle ki ileri gidip kaybetmemk adına başkasınla paylaşmayı göze alabilecek kadar ileriye bile götürebiliyorsunuz...

O derin sularında sevgiyle ya da sevgisiz yüzerken sizin içinde boğulduğunuzu bilmeden... Sevginin baki kaldığı ama yürek ağırlığını bazen kaldıramadığı zamanlar bunlar...

Bu anlatılanlar yaşanan değil bir oyun unutulmasın... Allahtan oyun... Yoksa hangi yürek buna dayanır... Sanırım bir yürekte binlece sevgi barındırabilirsin.... Bütün çiçekleri sevebilirsin... Biri hep ama hep özeldir... Gidersin diğer çiçekleri seversin... Ama ne zaman canın sıkılsa onun yanında bulursun kendini...

Sevmek zor bir zanaat hele ki sevmeyi öğrettiğin küçük bir yürek varsa yanında... Aslında neden dokunduğunu bilmiyordu yeni bir şey değildi ki... Sevgiye sitem edilmezdi... Kendi tercihini sorgulamak niye? İşte dedim ya iç ses bu bazen kendinide yargılar acımasızca diye düşündü... Ne böyle yazmaya itti kendisi bile bilmiyordu... Belki bir yazı belki bir şarkı sözü...

Çaresiz derdimin sebebi belli,

Dermanı yaramda arama doktor,

Şifa bulmaz gönlüm senin elinde,

Boşuna benimle uğraşma doktor.

Bedenimde değil, kalbimde derdim,

Tek alışkanlığım, bir zalim sevdim,

Sen çekil yanımdan sevgilim gelsin,

Boşuna zamanını harcama doktor.

Aşk yarasıdır bu; ilaç kapatmaz,

Verdiğin teselli beni avutmaz,

Dermanı yardadır sende bulunmaz,

Boşuna benimle uğraşma doktor,

Dokunma benim gönül yarama, dokunma doktor...

Ya da

Eline yabancı eller değmesin,

Gözüne yabancı gözler gülmesin,

İstemem bu aşka gölge düşmesin,

Kendine iyi bak yalvarıyorum,

Seni sana emanet ediyorum.

Bazen düşünüyor insan yanında böylesine olmasmı mı İYİ ?

Yoksa hiç olmaması...

Gözlerinin rengine başka hayal girmesin...

Bir hikayeydi aslında yazmak istediklerim...

Dün her nedense tüm cümlelerimi tükettim...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bilmiyorum... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bilmiyorum... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bilmiyorum... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL