12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3014
Okunma


Yavaş yavaş terkediyordu beni 35 yıllık saçlarım...
Belime uzanan, kamışı andıran düüümdüz, karamel renkli, uçlarına güneşin sarısı dokunmuş, bağlanmayı hiç sevmeyen, herdaim rüzgarda uçuşmak isteyen en az benim kadar yaramaz saçlarım...
İlk duyduğumda sadece saçlarıma üzülmüştüm...Saçlarım hiç kısa olmamıştı neredeyse...Hiç omuzlarımda kalmamıştı örneğin...Önce yavaş yavaş kat verdirdim...Kıyamadığımdan kestiremediğim saçlarım, kısa bir dönem için oyuncağım gibiydi...Yıpranmasından, kırılmasından ve kopmasından hiç korkmadan uğraşıyordum hayatımda ilk kez...
Hayatım arap saçına dönmüştü , ben hala saçlarımın şarap rengini merak ediyordum...
Ve bir gün sabah kalktım, yıllardır merak ettiğim kızıl saçın bana nasıl gideceğini merak etmektense, boyatıverdim saçlarımı kızıla... :)
Ehhh.. Yani.. Hani fena da olmamıştı açıkcası... Ama "iyiki daha önce denememişim" dediğimi itiraf etmeliyim...Ama kaybedecek bir şeyim yoktu ki...Nasılsa suya karışıp gidecekti birkaç gün sonra...
Sonra küt kestirdim..Iıı ıııh!!! :( Olmadı beğenmedim...
Sonrasını yaşamak, yazmaktan daha zordu emin olun...
Bir bayan kuaförünün yapamayacağı bir işti sonrası...Erkek saçı gibi kesim yapmak...İlk duyduğumda üzüldüğüm saçlarım, bir an önce terketsin istiyordum beni, bir iğne gibi, diken gibi batıyordu başıma...Nerdeyse uyamıyordum geceleri acıdan...
Özlediğim ama can yangınımı daha da harlandırmasın gitsin diye gözünün içine baktığım garip bir durumdu...
Sitemizin bir erkek berberi vardı...Gittim oturdum birgün, "hayırdır" dediler.Cevap bile vermeden oturdum boş bulduğum koltuğa...Bütün cesaretimi toplamıştım, son kalan bir karış saçımlada vedalaşacaktım...Ne kadar zor olsa da... :(
Makasın ilk sesiyle, içimde o güne kadar beni tutan tüm sicimlerin koptuğunu hissettim...
Makas saçlarımı değil, soluğumu kesmişti sanki...
Nefes alamamacasın gülerdim eskiden, gözlerimden yaşlar gelirdi...Yine nefes alamıyor gibiydim ama ağlamaktandı bu kez...Hayatım gün gün, an an değişiyordu ve ben sadece seyirciydim bu değişime...
Eve çıktım, sağdan baktım, soldan baktım ... Iıı ııııh... :( Yakışmamış bana kısa saç...Ya kel olunca napacaktım, neyse o vakit düşüneceğim demek ki...
Yeni kestirdim diye, artık uzun da olmadıkları için eğildim lavaboda yıkayıverdim başımı...
Havluya uzanıpta saçlarımı kurulamak istediğimde, hayatımda hiç, bir daha bu kadar umutsuz anım olamaz heralde diye geçirdim içimden...Yer yer dökülüp suya karışmıştı saçlarım...
Üzüldüğüme üzüldüm çaresizce...Tekrar indim berbere ve saçlarımı kazımasını söyledim.Çocuk şaşırdı ama işi bu ; kalan saçlarımı kazıdı...Tabi bu arada erkek seyircileri hatırlıyorum hayal meyal...Şaşkına dönen erkekleri, karşı cinsten biri kendi özel alnlarına girmişti düşünsenize...
Ama umrumda değildi, kaderin acımasız ellerinde, kendi kabusumda kurban olmuşken...
Sonunda kel görünmüştü... :)’mi, :(’mı bilemedim...Üzerimde asker yeşili bir şort vardı ve bir ton koyu bir tişört...Yani bildiğiniz komando olmuştum...Askere gitsem alırlardı inanın...
Son demlerinide berberin süpürgesinin ucuna bıraktığım saçlarım, en azından geceleri uyurken acı vermeyecekti bana...Tek derdim uyumakmış gibi...Teselli işte...
Eve çıktım tekrar yıkadım başımı, artık saçlarımn kıl kökleri dahi gözükmüyordu, inanaılmaz bir pürüzsüzlükle, annemin başımda bir iz olmadan beni nasıl büyüttüğünü düşündüm... Bravo; dört çocuğun en büyüğü ve en haşarısı olarak, ağaçtan, duvardan inmeyen ben, başıma bir çizik bile olmadan gelmşştim bu yaşa annem sayesinde...
Hemen geçtim aynanın karşısına, güzel bir makyaj yaptım ve aldım fotoğraf makinamı elime, başladım çekmeye kendimi...Saçlarım olmasa da, kurtarıcım vardı biliyordum...Gözlerim... Beni tanıyan ve seven herkesin beğendiği gözlerim...Kaderimden de kara bir makyaj yaptım o gün...Simsiyah boyadım gözlerimi...Ama feri sönmemiş gözbebeklerim hala bakıyordu ışıl ışıl, ne olduğunu hala idrak edememiş gibi...
Gözlerimin ferinin sönmemesi yegane dileğimdir Mevlamdan...Çünkü; içinde sağlıkta, mutlulukta, aşkta var bu fer’in...
Zamanla güzel bile olduğumu düşündüm kel iken...HAstaneye tedaviye gittiğimde arabamı parkediyordum kemoterapi ünitesine, güvenlik görevlisi geliyordu hemen "hanımefendi buraya kemoterapi hastaları park ediyor lütfen parketmeyin" diye...Mutlu mu olayım, üzüleyim mi bilemiyordum..."Sence saçlarımı keyfimden mi kazıttım, bende kemoya geldim ablacım" deyince nasıl af dileyeceklerini şaşırıyordu çocuklar...
Bilmeden böyle güzel moral verilir miydi bana bilemiyorum...
Keldim ama güzeldim anlayacağınız...
Şimdi yeni yetme saçlarıma alışmaya çalışıyorum, tek derdim dümdüz olan saçlarım kıvır kıvır çıkıyor...Özlemişim saçlarımı...
Mevlam kimseye vermesin, sağlıcakla kalalım bir ömür...