İkimizde yaralıydık; bir dala yuva yapmazdan evvel...
“Senden önce, gün yüzü görmeyen karanlık hücredeydim yıllarca; yarasalar gibi... Işığınla yüreğimi aydınlattın.” Demiştin bana hani. İki yaralı yürek, merhem olmuştuk müzminleşmiş yaralarımıza. Dertlerimize ortak…
Senin çocuklarınla benim çocuklarımı, harmanlayıp çocuklarımız olarak kucaklamıştık sevgiyle.
Daracık patikalar, dik yokuşlar; asfalt yol gibi açılmıştı önümüzde irademizin ve sevgimizin gücüyle. Aşamayacağımız engel yoktu…
Öyle seviyordum ki seni; omzumu o güzel başına yastık yapmaktan omuzlarımda gamzeler oluşmuştu. Hatırlıyor musun?
Sonra, ne oldu da eski karanlık hücrene geri dönme gereği duydun anlamadım. Zaten seninle tanıştığımda bir kanadım kırıktı biliyorsun. Diğer kanadımı da sen kırıp gittin! Bunca azgın kedinin arasında kanadı kırılmış bir kuş!..
Şimdi sensiz ve sevgisiz neylerim, nasıl yaşarım ben? Mademki gidecektin, neden hayatıma girdin?
Sahi, unutmuşum…
Yarasalar ışıkta görmezler…
10.08.2011/ Emine UYSAL
Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Canım benim tek kelimeyle muhteşemdi. Harika bir anlatım olmuş ve finaldeki ''Yarasalar ışıkta görmezler…''duyguları çok güzel dile getiriyordu... Kutlarım canım sevgilerimle..
nila_y tarafından 8/12/2011 1:23:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
İki yaralı yüreğin bir dala yuva yapışı ne kadar güzel bir başlangıç, Sonra yine mükemmel benzetişler, duygunun orta yerine çektin hepimizi. Çok güzeldi. Kutlarım. Sevgiler.
Öyle bir anda öyle bir yazı ya da şiir çıkarki önümüze; alt üst olur dünyamız, rengarenk duygu armonisinin insancıl nakışlarıyla örselenir sol yanımız, örselenir,yaslanacak bir omuz bulduğunu zannederken; bir yıkımın ardında güçlükle biriktirdiği umutlarıyla paramparça olur, dağılır mavi, kırılır sevi' yi saran kollar kanatlar! Bunun elbette kadını erkeği olmaz. Sizin de dediğiniz gibi; İNSANdır, insan duyguları ve o duyguların yön verdiği yaşam... İlk beraberliklerin daha çocuksu, daha atak ve düşlerle süslü gönül bahçesinin çiftlere kattığı heyecan ve enerji daha başka oluyor; birlikte büyüyor/büyütüyorlar o düş bahçesini, cıvıl cıvıl... Bir yere kadar koştukları düz yol engebeye dönüşerek yalpalamalar ve nihayet düşmelerle sarsılıyor. Bu noktadan sonra ikinci hayat denilen olgunluk ve deneyimle demlenen benlik; beklentilerinde biraz daha mutedil, daha sevgiye, sadakate, saygıya ağırlık vererek, çıtayı yüksek tutmaya; maddiyattan ziyade manevi olgularla sıcak bir yuvanın hayalini kurmaya çalışır yeniden, -zor da olsa- çabalar..Galiba ikincinin olgun ve doygun beklentileri karşısında, birincideki gibi umarsız, çocuksu, dopdolu heyecanla yeni bir birliktelik -bütün iyi niyetine rağmen- gerçekleşemiyor! HELE BİR DE ÇOCUKLAR VARSA... FARKLI BİR AİLE ORTAMINDA ÖZ ANA BABAYLA BÜYÜMÜŞ ÇOCUKLAR...Kabullenemiyor ya/ya da; farklı yaşamlar, farklı beklentilerle yeni düş kırıkları, yeni boşluklar, yalpalayışlar ilkindeki kadar diri olamayan yorgun bedenin erinç arayışları kırık kanatları ne kadar kanatlandırır, ne kadar yükseltir; kelebeklerin uçuştuğu göklere, bilinmez!
Kısa, net ve anlaşılır yalın dilinizle gerçek yaşamden bir kesitin konu alındığı yazınız oldukça etkileyiciydi; düşündürücü ve her şeye rağmen yaşamın sürekliliğine vurgu yapan yanıyla. Üretken kaleme saygı ve dostlukla...
RefikaDogan/YeniEdebiAkım tarafından 8/12/2011 12:05:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
Teşekkürler saygıdeğer dost...Beni mutlu bir mahcubiyetin tatlı rehavetiyle bir kez daha konuk ettiniz dost sayfanıza, sağolun. Yaşamın ve yaşanılanların imbiğinden damıtarak kağıda akan tümcelerin gerçek başarı sahibi elbette değerli, samimi, güçlü ve yalın kaleminizdir, ben değil! O kalem ki, özümüzde yaşama dair var olan her nüansı paylaşma cüretini de veriyor biz okurlara. Özünüze özümden saygı ve dost selâmlarımla...
Sevgili Refika, benim kısacık yazıma öyle güzel anlamlar yüklemişsin ki, sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Kalemin ve yüreğin susmasın sevgili dost.
sevgili emineciğim herşey yuva kurmakta dahil iyi olacak diye başlanır.ama öyle bir zaman gelirki çarklar dönmemeye başlar pes eden kişi bırakır kaçar.çok anlamlı ve düşündüren bir konuydu usta kalemini gönülden alkışlıyorum sevgimle
Çevremde buna benzer bir duruma şahit oldum.Her iki tarafın da çocukları vardı.Kadın üvey evlatlarını kabullenmişti ama karşı tarafa bu biraz zor geldi. Evlilikleri sadece yirmi gün sürdü... Konusu itibariyle hayatın orta yerinden bir yazıydı.Bir kere taşlar yerinden oynamaya görsün, sağlıklı düşünmekten uzaklaşıyor insanlar...Bu kadar çok sevilirken, seven gönüllerde hayal kırıklığına sebep olmak, yeni acılar yaşatmak ne acı... Yazınızı en kalbi duygularla kutluyorum Emine hanım.Gönül dolusu selam ve saygılarımla...
Nermin Kaçar'ın "Düğün"ünden sonra bu yazıyı da okuyuca çoğu erkeklerin duygularında samimiyet değil, rİya olduğunu düşünmeden edemedim... (AMAN ALLAH'IM NELER DİYORUM BEN BÖYLE! BENİM DE BİR ERKEK OLDUĞUMU UNUTTUM MU, NE? :) SAYGIYLA
Çok güzeldi. Dağılmadan, inci tanesi gibi açılmış kelimelerin her biri. Vücutlarına uygun cümlelerin içine girince nasıl da şık görünüyorlar öyle..Tebrikler, hassas kalbiniz konuşmuş:)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.