2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
754
Okunma
Toplum bireyleri, hayat standartlarını yükseltip mutlu, huzurlu ve güven içerisinde yaşamak istiyorsa hayatını meşru bir daire içerinde yaşamak zorundadır.Ben, hayatımı istediğim gibi yaşarım. Diyen kişiler hiç istemedikleri bir sonuçla karşılaşabilirler.Hüsrana uğradıktan sonrada ah vah etmenin hiç yararı olmayacaktır.Özgürlüğümü kimse engelleyemez. Kimse bana karışamaz. Toplumun beklentileri, yaşayışı beni ilgilendirmez. Diyen Sümbülün hayat hikayesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sümbül, orta gelire sahip bir ailenin tek kız çocuğuydu.Sümbül, lise ikiden devamsızlıktan kaldığı için okulu bırakmak zorunda kaldı.Pek okulu sevmese de ortam olsun birkaç arkadaş edinsem yeter diyordu. Fakat kadere bakın ki her okula gitmediği gün o ortamda kopacağını hesaplamamıştı.Boş ver canım sağ olsun o arkadaş çevresini okula gitmeden de oluştururum diyordu.Nedense anne babası ne öğüt verse Sümbül onların dediğinin tersini yapıyordu.Sümbül, Mahallelerindeki kafeteryaya takılıyor bir çok arkadaş ediniyordu.Çevresi çok geniş bir kız olup çıkmıştı.Sümbülün çevre oluştururken göz ardı ettiği bir nokta vardı.Herkese iyi niyetle bakıyordu.Bana hiç kimse zarar vermek istemez. Çünkü ben kimseye zarar vermiyorum diyordu.Sümbül, geceleri eve geç gelse de anne babası artık bir şey söylemiyordu.Sümbülde zaten takmıyordu onları.Annesi bir gün dayanamadı “kızım bak gece yarısında eve geliyorsun bir şey demiyoruz.Fakat şunu iyi bilmelisin ki biz seni seviyoruz, güveniyoruz.Fakat dostum dediğin, arkadaşım dediğin kişilerden sana zarar gelebilir.Bunlara dikkat et tuzağa düşürürler hayatını zehir ederler ona göre davran.” Dedikten sonra Sümbül, “anne öf ne kafa ütülüyorsun ben çocuk muyum? Kiminle arkadaşlık yapacağımı bilmiyor muyum? Beni meşgul etme biraz sonra arkadaşlarla görüşeceğim.Hep birlikte bir arkadaşın doğum günü partisine gideceğiz.Akşam geç gelirsem beni merak etmeyin.” Sümbül, hazırlanmak için odasına gitti.Sümbülün kapıdan çıktığını gören annesi hüngür hüngür ağlamaya başladı.Nerde hata yaptıkta kızımız bu şekilde davranıyor.Sümbülün babası da Sümbüle bir şey söylemese de kızının bu tavırları kendisini çok incitiyordu.Fakat yinede sesini çıkarmıyor.Her şeyi içene atıyordu.Günden güne zayıflıyordu.Sümbül, o gece fazla içki aldığı için arkadaşının evinde sızıp kalmıştı.Sümbülü, yakından tanımayan guruba yeni katılan Özgür bu kızın kimsesi yok her halde ne soranı var nede kızın bir sorumluluğu bu kızla iyi vakit geçirilir.Özgür, bu düşünceler içerisindeyken Sümbül biraz da olsa kendine geldi.Özgür, Sümbül istersen seni eve bırakıyım.Sümbül, teşekkür ettikten sonra ben giderim.Size zahmet olmasın.Özgür, Sümbülün ağzını aramak için Sümbül senin kimsen yok mu? Hiç kimse seni aramadı.?Nasıl bu şekilde davranabiliyorsun? Sümbül, gökyüzüne doğru bir kahkaha savurdu.Beni kabul eden bu şekilde kabul eder.Ayrıca benim yaşantım hiç kimseyi ilgilendirmez buna ailemde dahil.Özgürün gözleri parladı. Kendi kendine bu iş tamam başka bir eğlencede kuş kafese girecek.Fakat faka basmamam için biraz tedbirli davranmalıyım. Sümbül, sallana sallana yola koyuldu.Eve varmak üzereydi.Ağlama sesi kulaklarını sağır edecek derecedeydi.Acaba rüyamı görüyorum diye düşündü. Fakat eve biraz daha yaklaştığında annesinin feryadını tanıdı.Ne olmuştu böyle annem sanki dünya başına yıkılmış gibi ağlıyor.Eve vardığında annesinin kendisine doğru öfkeyle geldiğini gördü.Yaralı bir aslan gibi, kalbine saplanmış bıçağı çıkarmaya çalışan bir yaralı gibi inleyerek üzerine doğru geliyordu.Annesinin, kendisini bağrına basacağını zanneden Sümbül, annesinin saçlarını çekip yerde sürüklemesiyle kendine geldi.Bir taraftan annesinin elinde kurtulmaya çalışırken diğer tarafta neler olup bitiyor bunu çözmek istiyordu.Annesinin, hep senin yüzünden öldü evimin direği kalbi senin yaptığın davranışlara dayanamadı.Zavallı adam, beni tek başıma seninle bırakıp Ahirete göçtü.Ben seninle ne yapacağım.Sümbülü baya hırpaladıktan sonra nerden geldiysen oraya dön dedi.Sümbül, babasının öldüğünü anlamıştı.Fakat bütün faturanın kendisine kesilmesine bir anlam verememişti.Sümbül, Artık bu evde işim yok dedikten sonra doğum günü partisinde tanıştığı Özgür, adresini vermişti.Canın sıkılırsa kendini yalnız hissedersen bana gelebilirsin demişti.Sümbül, evine gideceğim kişi kimdir? Niyeti nedir ? Demeyip Özgürün evine gitmek için bir taksiye atlayıp gitti.Özgürde dinlenmek için uzanmıştı.Kapı zilinin çaldığını işitince kalkıp pencereden baktı.Ellerini ovuşturduktan sonra kuş kendisi kafese girdi.Zahmet bile çekmeden kendi ayaklarıyla geldi.Kapıyı açtı.A sen miydin? Seni beklemiyordum? İçeri buyur bu halin ne? Ne oldu sana? Sana kim kıydı? .Seni bu hale kim koydu? Dedikten sonra Sümbül, başından geçenleri anlattı.Özgür, istediğin kadar bu evde kalabilirsin. Bu cevaba çok sevinen Sümbül, rahat bir nefes aldı.Sümbülle Özgür istedikleri şekilde takılıyorlardı.Artık kimseye hesap vermek zorunda değillerdi.Özgür, her akşam farklı niyetler besleyen arkadaşlarını eve getiriyordu.Sümbül, farkına geçte varsa hamile kaldığının farkına vardı.İlerleyen zamanla birlikte doğum sancıları içerinde çocuğu doğuran Sümbül, Özgüre “bu çocuğu ne yapacağız?Dediğinde o işi bana bırak bir çöp bidonuna atar gelirim.Özgür, gece yarısı eliyle çocuğun ağzını kapatıp çocuğun nefes almadığından emin olduktan sonra bir beze sarıp çöp bidonuna atıverdi.
Hayatta böyle şeylerde oluyor mu? Diyenler olabilir.O kişiler kafalarını kaldırıp çevrelerini şöyle bir izlesinler bu olayın diğer olaylar karşısında incir çekirdeği kadar kaldığını görürler.Çöp bidonuna atılan çocuğun hesabını kim ödeyecek…Bunun cevabını sizlerin yüceler yücesi gönlünüze bırakıyorum.