’’Bilinçaltı gerçekle,hayali ayırt edemez.’’

Sözde bir cümle;ama o bir cümle neler anlatıyor bize,bir çözebilsek...

Biraz hayal kurarak başlayalım;elinizde taze bir limon olduğunu,limonu yavaşca bıçağınızla kesip kibarca yavaş yavaş sıktığınızı,sulanan limonun iştahınızı kabartmasıyla sulu kısmını yaladığınızı hayal ettiğinizde,ağzınızın sulanmaması elde değil...Ağınız neden sulanıyor,hiç düşündünüz mü...?
Bilinç altı hayali gerçek gibi algılıyor ve vücuda gerekli iletiyi gönderiyor ve sonuç olarak ağzınız gerçekten limon yemiş gibi sulanıyor...

Duygusal kişiliğe sahipseniz,size, kırıcı,ağır bir söz söylendiğinde gerekli tepkiyi veremediğinizde,geçmişinizde kalan o sözler sizi sürekli meşgul eder,beyninizde dolanır durur,rahat bırakmaz,istesenizde...Bilinçaltıyla bundan çok kolay kurtulabilirsiniz,geçmişinizde kalan o sahneyi hayal kurarak karşınızdaki kişiye,fazlasıyla tepkinizi gösterdiğinizde,emin olun farka sizde şaşacaksınız...

Geçmişinizde ağır,travmatik bir olay yaşadınız diyelim ki,bilinçaltı olumsuz durumları ön planda tuttuğu için,boş zamanlarınız da bu olay sürekli sizin aklınıza gelir,sizi rahatsız etmeden ruhunuzu boğmadan durmaz, zihninize takılan bir kanca gibidir istesenizde kurtulamazsınız...Hayal gücünüzü kullanarak,o olayı lehinize çevirin,sonuca çok şaşıracaksınız...
(Not:Her zaman bir kere hayal etmek yeterli olmaz,hayal gücünüzü geliştirin ve çok hayal kurmaya çalışın...)

( Bilinç altınını mucizesini anlatmak için bir anımı aktarayım size,10. sınıftaydım,geometri dersinde hoca tahtaya yüzlük bir ispat sorusu yazar,soru da gerçekten yüzlük sorudur.Tabi çözen çıkmaz...Hoca ödev olarak verir.Bense maksat ödevi yapmak olsun düşüncesiyle,kara kaplı kitabımdan bulur çözümü deftere geçiririm,ispatı anlamak istemişimdir;ama hiç bir şey anlayamaşımdır,çok karmaşık gelmiştir...
Hoca ödeve bakacak düşüncesiyle beklerken hoca ödeve de bakmaz.
Yazılı günü geldiğinde,yazılı kağıdının tam arkasında en altta,öğretmenimin derste sorduğu ispat sorusunu görünce ilk başta biraz ürkerim,hapı yuttum dercesine...Keşke sorunun çözümünü,öğrenseydim birisine sorup derim...Haliyle sorudan korktuğum için soruyu en sona bırakırım,hafif hatırlayabildiğim kadar bir şeyler yapayım derken soruyu rahatça çözerim ve de mantığını da kaparım...

Bu soruyu anlayamamam normal de,sizce bu soruyu anlamadığım halde nasıl çözerim...?
Ben sorunun çözümünü anlamam ;ama deftere geçirirken aynı zaman da biliçaltı mucizesine de geçiririm,farkın da olmadan,bilinçaltıda kafamda dolanan soru işaretlerini silmek için,gece gündüz,aralıksız çalışır,sorunu çözer;ama bana bildirmez.Aynı soruyla tekrar karşılaşıp,bir de soruyu çözme mecburiyetimiz olunca,ilham gelmişcesine soruy çok rahat çözüp,şaşakalırız...
Bilinçaltı mucizesiyle tanışmamışsak bir de,bu olayı ilginç,olağan üstü bir şey gibi şaşkınlıkla anlatırsınız benim gibi...)

Herkeste varolan mucizevi güç olan biliçaltı,keşfedilmeyi bekliyor...! ( Kolay gelsin )

07.04.2010
Mesut ZEYTİN