2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1310
Okunma

VAROLUŞUNU VE EVRENİ SORGULAYAN DÜŞÜNEN İNSAN...
Bence insan evrenin özetidir. Evrende akıllı yaratıklar üstüne, değişik görüşler olmakla birlikte, bence başkaca canlı dünyaların ve o dünyalarda da başkaca akıllı yaratıkların olabileceği biçimindedir kişisel kanaatim. Evren, akıllı yaratık olarak insanı yaratmıştır. Fakat sahip olduğu bilgi beceriyi, tüm canlıların ayakta kalması adına kullanmaz ise kendi neslini de yoketme tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Bu Einstein`ın ``Üçüncü Dünya savaşı nasıl olacak?`` sorusuna, ``Üçüncü dünya savaşını bilmem ama , dördüncüsünün baltalarla olacağI kesin!`` diyerek, nükleeer silahların korkunç etkilerini ortaya dahiyâne biçimde koyması ile çok veciz ifade edilmiştir.
Bu gün devletler ne yazık ki önemli bayram günlerinde, resmi geçit törenlerinde, hep silahlarını, füzelerini, tanklarını toplarını caddelerden geçirerek, gövde ve güç gösterisi yapmaktalar. Nereye kadar sürecek bu güç gösterisi; işte ne kuvvetli silahlar, bugün yeryüzünde çeşitli depremlerin tetikleyicisi oluyor ve patlamaların yarattığı dalgalar, sarsıntılar dalga dalga yayılarak, durağan haldeki fay hatlarında deprem tetikleyicisi olabiliyor; bu zincirleme devam edecektir, domino etkisi ile. Bu nedenle silahlanma yarışı insanlığın önündeki en büyük tehlike, gerçekten kendi eliyle yaratacağı bir kıyamet senaryosuna dönüşmüştür. Gerçekçi, bilimsel ve hümanist olmak gerekmektedir. Ne yazık ki Filistin`de, Irak`ta, Afganistan`da, Pakistan`da olanlara baktığımızda ve çok yakın sınırımızda Ermenistan ile olan ilişkilerimizde manipülatif SOYKIRIM çıkartmasına baktığımızda, emperyalizmin doymak bilmeyen sömürü hırsının katmerlenerek sürdüğünü ve ABD`nin Asya pazarını ele geçirme savaşını görürüz. Bu piyoner zihniyet (Yerleşimci) son bulmadıkça, insanlık huzur bulmayacaktır. Ama ne yazık ki insanlığın geleceğini, aklın ve bilimin değil de teknolojinin ve şiddetin tayin edeceği bir kıyamete doğru hızla sürükleniyor dünyamız.
Her ne kadar güvenlik altında olursa olsun, bu nükleer silahların bulunduğu alanlara, bir gün göktaşı çarpması ve kontrol dışı biçimde infilâkın gündeme gelmesi de bir olasılıktır. Nasa`nın dünyaya çarpma olasılığı bulunan göktaşlarına karşı, onları daha dünyamızın atmosferine girmeden parçalayıp, nükleer patlamalarla sona erdirmek projeleri vardır. Ortak akıl nereden bakarsanız bakınız bu silahların yok edilmesini öngörmektedir. Savaşa ayrılan paralarla, insanlığın, ortak çıkarları uğruna neler yapabileceği gerçekliği üstünde önemle durulmalıdır . Ancak burada insancıl duyguların yeniden yeşertilmesi gerekir.
İsrail`in son derece acımasız biçimde çevresine saldırması da kabul edilemez ve savaş suçlusu olarak, insanlık bu savaşın faillerini yargılamalıdır; o zaman insanlık ve erdem büyüyecektir.
Freud`un psikanalizm öğretisine göre ``İd, ego ve süper ego`` arasında barışık bir denge kuran insan, uyumlu ve dengeli insandır. Bunu insanlık adına genellemek mümkündür. İmkânsız olan hiç bir şey hemen hemen yoktur. İnsan aklına gelen her şey gerçeğe dönüştürülebilir.
Doğaya olan sevgi ve saygımıza gelince; biyo enerji kavramı, gerek çiçekler gerekse su üzerinde yapılan deneylerin sonucu kanıtlanmıştır ki, canlılar olumlu enerjiye karşı olumlu tepkiler veriyorlar. Çiçekleri seviniz daha güzel açtıklarını göreceksiniz.
Bir bardak suyun yanında gürültüden ibaret müzik çalarsanız, su moleküllerini dizilişleri uyumsuz oluyor, eğer ahenkli senfonik bir müzik çalarsanız, daha ehenkli ve uyumlu oluyor dizilim.
Sonuçta ses, sıcaklık, düşünce bir enerji biçimidir ve evrende etkisini sürdürmektedir. Evren, bütün atomlarıyla en küçük hareketi ve değişimi, aynı anda duyan bir algılama gücüne sahiptir bence. Neden derseniz; her maddenin ve enerjinin bir kütlesi vardır, minimize etsek bile, elinizi bir an için salladığınızı düşünüz; ne yaptınız, boşluk gibi gödüğünüz, birim atmosfer içindeki, hava moleküllerinin yerini değiştirmiş oldunuz, peki yeri değişen molekülün yerine ne geldi, başka moleküller, o nereden geldi, başka bir yerden, onun yerine ne geldi sorusu sonsuza kadar uzamaz mı? Ancak bu, bu kadar düz ve basit değil elbet ve çok karmaşık boyutları var, bu yer değiştirmenin. Bunlar üstüne deney yapılarak evrenin gizemli bir çok davranışı bilincimize taşınabilir. Evrende sırları çözülecek henüz karadelikler, akdelikler var. Her yıldızın sahip olduğu atmosfer ve evrenin boşluğunu saran gazlar ve yoğunluklar farklı. Ancak boşluk diye bildiğimiz şeyin içinde, gözle görüp algılayamadığımız, bizim algı frekanslarımızı aşan bir çok şeyin varlığı gerçek, ama bunları zamanla akıl gücü çözecek sanırım. İnsanoğlu bu gün hızla bilimsel gelişmelere imza koyuyor. Yakın gelecekte daha çok şey bulunacak. Düşüncenin okunabileceği evre gelecek. Bu insan beynine entegre edilecek bir çip sayesinde gerçekleşecek. Belki ozaman insanları yargılama biçimleri de değişecek ve yeni bir HUKUK`un temelleri de atılacak.
Sakın gülmeyiniz...
Saygılarımla...
BİR TÜMCE DAHA İLAVE ETMEK İSTERİM;
Sanırım bir gün boşluk dediğimiz uzayın içini dolduran ve atomlar arasındaki boşluğu da saran, maddenin değişik bir boyutu ve başkaca hiç bir şeyle kıyaslanamayacak güç ve şiddette, koruyucu, birleştirici özelliği bulunan, adına EVRENİN RUHU adını verebileceğimiz bir kavramı, ortak akıl kabul etmek zorunda kalacağız ve bu ruhun iç ve dış kutup olmak üzere de iki kutbunun olacağı varsayımını gözardı etmiyorum. Nötr bileşen olarak da evrenin kendisini yerleştiriyorum içine. Bu akıl hepimizin aklına son noktayı koyacaktır...
En derin saygılarımla.
ŞABAN AKTAŞ
12.05.2009