Sevgili arkadaşım iyi bil ki ALLAH taala nimetleri yartmıştır bizler için yanni bizler bu nimetlerden faydalanarak hep ALLAH’A şükranlarımızı sunmakta kararlı olalım diye ve nimet için ayrı bir minnetdarlık bildirip verdiğimiz sözde hala kararlıyız diye hatırlatalım .dinle azizim hep sana diyorum verdiğim söz dinle açıklayım.

Yüce olan ve vasf sığmayan ALLAH altı günde kainatı yarattı ve ademi ise kırk günde ve bu ademin yarttıktan sonra tüm kainata seslendi adem sacde edin ve diğer yaratılanlar şaşkınlık içinde ALLAH’TAN sordular ademin ne özelleği var biz ona baktık hiç farklı bulamadık yüce ALLAH cevap verdi iyi bakın ben ademe öyle bir şey verdim ki bü güne kadar kimseye vermemiştim ve ademde olan hiç birinizde yoktur .kainat şaşkınlıkla sordular ya rabbi ademin özelliğin açıklarmısın yüce tanrı cevap verdi ademe bir sevecek kalp bahş ettim ki siz bundan yoksunsunuz hepiniz sacde edin ve ademe tüm kainat sacde ederken rahmanu rehim ALLAH şöyle seslendi ( ellest-u be rebbkum qalu ) yani ben değilmiğim seni yaratan adem ise kainat önünde ve şahitliğinde cevap verdi EVET SENSİN BENİ YARATAN .sanırım şımdı açıkladım ezel günün sözünü ve hep yazılarımda bahs ettiğim ilk günün sözü.

Amma dinle malesef biz insanlar pek unutganız çabük unuturuz neden sorsan söylerim ki biz insanlar kerçeği unutarak yüce tanraya şükranlarımızı gerekecek kadar sunamıyoruz yada hiç sunmıyoruz ve bunu nedeni ise bu kısa ömrümüzde hayatın cilvelerine kapılarak gerçeği unutup dünya hevesler ile birlikte akıp gidiyoruz .amma doğru olan madem biz insanlar konuşma ve düşünme yeteneğini sahibiz madem akıl,fikir vardır mantık hüküm eder ki bunca cömertliğe daim saygılı ve minnetdar olmağı örenip ve şükranlarımızı sunalım.ve hepimiz iyi biliyoruz ki ALLAH’TAN başk kimse niyazsız ve onun kadar cömert olamaz ki bunca nimeti sadece bir şükür etmek için bahş etsin.eğer mantıklı olursak bunca nimetler içinde bir önemli nimet var ki hepimize en faydalı olanıdır o nimet ise bizi aydınlatıp yanlışı doğrudan ayrıt etmek için pegamber efendimizi görevlendirmesi ve kuran-i kerimi bize hediye etmesidir zira hayatımızda yer alan ve öğretmen rolunun yükünü taşıyan pegamber efendimiz bizleri eyterek saadet ve mutluluk kapılarının göstererek bizlere en önemli olanı bahö etmiştir bundan daha büyük nimet ola bilir mi ?sevgili arkadaşım geçen makalelerimde hatırlarsan eğer anlatmıştım eser sahibi yarattığı esere sevgi saygı duyup hep eserini korur ve sanırım anlata bilidim yüce tanrı ne kadar bizleri seviyor ki bunca nimet baş etmiştir ki bu ALLAH taalanın sevgi muhabbetin isbatlamıyormu ?

Sevgili arkadaşım şimdi dinle ALLAH taalanın sevgisi ve muhabbeti bir başka değimle rahmeti gazebinnden daha fazladır .sana basit bir açıklam,anne vababalar ve ya çğretmenler neden gerektiğinde evlatlarını,öğrencilerini cezalandırırlar yani onlar evlatlarını sevmiyorlar mı amma cöcüğün geleceği için endişe edip ve eğtmek amacıyla onu cezaladdırıyorlar bu demektir ki belki ilk başta ceza görünüuor amma sonuçta geleceği için saadet ve mutluluktur .şimdi bu konuyu daha büyük bir sevyede düşün hayat ve yaşam sevyesinde yüce tanrı ise bize gösterdiği ve bizler ceza sandığımız sonuçta afittir amma bizler bunu fark edemiyoruz her hangi bir ter ve bizlerin isteklerin uymayan olay biz fark etmeden sadece bizim .ıkarlarımız içindir yoksa yaradan ALLAH baştan başa sonuçta rahmettir ,sevgidir,hep sevendir.

Dinle sevgili arkadaşim .şimdi yine AŞK’A dönüp konumzla ilgli basit bir açıklam .kimseki seni seviyor ve sana aşk besliyor yanlız senin için anla kardeşim sırf senin için sanse vu saf,temiz,pak beslenen aşk ve muhabbete vefa ve saygı göstermelisin zira böyle bir aşk ve muhabbet aşıkların en güzeli ve en sadakatlısıdır.ve bil ki ALLAH taalanın muhabbeti yarattıkları mahlukata böye bir aşktır.nedeni ise rahmanu rehim olan ALLAH böyle bir büyük sevgi ve aşk besler yarattığı mahluka bir taraftan kendi eseri olduğu için diğer taraftan yaratılanın kendisi için .ve bu sevgi ve muhabbet yanlız mahlukuna besler kendisi için değil.işte sana aşkın özeti .aşık olan maşuku sever yanlız maşuk için ve kendini feda eder onun için ve kendisi için hiç ve hiç istemez.
4.paragıraf
Prof.Dr.ALİ.R.HIYABANİ