Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU

Bize Rahat Yok

Yorum

Bize Rahat Yok

7

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

937

Okunma

Okuduğunuz yazı 30.6.2011 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Bize Rahat Yok

Bize Rahat Yok






Rahmetli dedem ve babaannem, bazı geceler, özelliklede yarenlik gecelerinde bizlere yaşadıkları sıkıntıları sık sık anlatırlardı; Onların gençlik zamanları olan, Osmanlı döneminde şehrimizde çeşitli halklar beraber yaşarlarmış;
-Türkler,Ermeniler,Rumlar,Azeriler,Gürcüler,Çeçenler v.s-"

Osmanlı’nın idare gücü zayıflayıp kendilerince “Hasta adam” ilan ettikleri tarihlere dayanır bu yaşanalar.Erzurum eşrafından, Çamaşırcı Sırrı bey, dedemin arkadaşı rahmetli, yaşlılık ve yüksek rakımdan dolayı hastalanıpta, yatağa düştüğü zamanlardı. Dedemin,senelerdir komşusu olduğundan dolayı özellikle bayram günlerinde ziyaret ederdik. Bunun için kendisini her ziyarete gidişimizde babamı kendine muhatap alarak;

“ Bakın Cemil Bey, ben Ermeniler’in Erzurum’u işgal edip, milleti asıp kestiği zaman epey büyük çocuktum. Bu merhametsizlerin,şerrinden korkup gündüzleri saklanıyor, geceleri hısım akrabayı dolaşıp, ya saklanacak bir yer ya da bir parça yiyecek ekmek arıyordum. Mart 1918 başlarında Tahtacılar’a doğru bir gece giderken burnuma öyle bir koku geldi ki, genzim sızlamaya başladı. Burnumu tutarak az daha ilerleyince yarım doğmuş ayın ışıklarının üzerine vurduğu sıvı bir şeyin aktığını gördüm. Eğilip bakınca yağ olduğunu anladım. Aktığı tarafa gidip, çeşmenin olduğu sokağa döndüm. Koku iyice arttı. Kendimi zor tutarak o sokağa baktım. Bir yangın yerine ilişen gözlerim ateş arasındaki insan cesetlerini seçti. O zaman anladım ki, bu insanlar yakılmışlar. Ağlayarak ve kendimi zor tutarak hemen oradan uzaklaşıp; Ali Paşa mahallesindeki dayımgile doğru arka yoldan koşmaya başladım. Bu esnada, bazı silah sesleri ve insan haykırışları duyuyordum. Bu şüphesiz, Ermeniler’in sürüp ya evlerinden çıkardıkları veya yakalayıp öldürdükleri dışarıda kalmış olup ta yakalananların feryatlarıydı!... O geceyi, asla unutmam! Bunu, ben öldükten sonra yeri gelince , icap eden yerde ve meseleyi konuşmaların arasında anlat” der ve peşinden “ahhhh!” çekerdi.


Böylesine bir vahşetin tanığı, bu muhterem insanın hatırasını bende size anlatayım dedim. Birde satılmış Ermenilerin yaptıkları hileler var ki bak onu da dinleyin;

“Erzurum’un 18 km kuzeyinde Umudum dağlarına sırtını veren Arzıtı ( Yeşilyayla ) köyü Ermeni katliamına sahne olan meskun mahallerden biridir. ”Vakit geçirmeden gidin oraya “ Bir mereğe doldurulup yaktıkları insanların kemikleri 1988 yılında yapılan kazı sonucu ortaya çıkarıldı. Yaşayan büyüklerden hala o kanlı günleri
hatırlayanlar, ağlamaktan kendilerini bir türlü alamıyorlar.

Merhametsiz Ermeniler’in, karnına soktukları süngüleri, havaya atıp kasaturaya geçirdikleri çocukları anlatırken hep gözleri yaşlarla doluyor. Abdest almaya giden ihtiyarları vurup öldürerek, cenazesini kara gömen, evinde bekleyen karısına ise “ Bekle kocan baharda gelecek” diyerek alay eden bu kukla ve maşa canileri hep nefretle anıyor ve kızgınlıkların üstüne tekrar gözyaşı dökerek içlerindeki ateşleri böyle söndürüyorlardı.

Bu köyün halkından olup, dedemi tanıyan ve ziyaretine gelen, Mehmet amca ve diğer komşular toplanır bizim eyvanda oturarak sohbet ederlerdi. Konu döner dolaşır her nasılsa,Ermeni mezalimi konusuna gelince, kendisine söz sırası geldiği vakit konuşan bu ihtiyar o zamanı yeniden yaşarmışçasına tarif ederdi:

“ Bir gün, Ermeni subayı yapılmış olan bizim köylü Horsov, atı ile gelerek köy içinde bir müddet dolaştı. Çeteci diğer Ermeniler’i birer birer yanına topladı. Hep beraber köyden çıkıp atlarıyla gittiler. Bizlerde bu canilerin gitmesine son derece sevindik. Tabii o zaman her Müslüman’ın birbirinden haberi var. Köy muhtarı Recep Ağa’da o gün köyde yoktu. Aradan bir iki gün geçince bizim köylü Horsov’un adamlarından beş kişi köye geldiler. Ellerinde bir yazılı kağıt vardı. Bunu baş azaya vererek muhtar size gönderdi dediler. Aza Muharrem Ağa kağıdı okuyunca, yanındakilere, “ Muhtar bizi çağırıyor, yol yapımı için çalışmak üzere yevmiyeli adam istiyorlar. En az kırk kişi alarak gelmemi bildiriyor. Hadi toplanın. Herkes büyük çocuklarını alarak yola hazır olsun.” dedi.

Ben de o zaman 17 yaşımdaydım. Bu gidecek kervana katıldım. Mülk köyü tepesine gelince bize karşı bir yaylım ateşi başladı. Hepimiz bir tarafa yığıldık. Ben kurşunu ayağımdan alıp önce düşen Mustafa çavuşun altına düştüm. O ölmüştü. Bende ses çıkarmadan ölmüş gibi yaptım. Çeteciler gülerek “Bunların da işini bitirdik.” dediler. “ Hadi şimdi Sitavuk köyüne gidip, deli Mehmet’i öldürelim.” deyip gittiler.

O gün, karanlık basınca yaralı ayağımla azaplar içinde, sabaha doğru köye kendimi zar-zor attım. Beni,anamgil sakladılar. Bir müddet sonra, Osmanlı askeri gelince ve araştırma yapılınca gönderilen o adamlar ile cenazeleri bulundu. Muharrem Ağa’nın üstündeki kağıt ortaya çıktı. Bu kağıt öldürülen muhtarın üzerinden alınan mührünün basılarak sahte tertip edilmiş bir ihbarname ile, insanımızı tuzağa düşüren Ermeniler’in bir oyunu olduğu anlaşılmış oldu.


Not: O dönemden kalma eski bir Erzurum Evi

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bize rahat yok Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bize rahat yok yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Bize Rahat Yok yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ, @sabihakucuktufekci
1.7.2011 22:29:21

geçmişte bazı toplumlar kuklacılar tarafından çıkarlar doğrultusunda özellikle kullanılmıştır ve ne yazık ki günümüzde de aynı olayları değişik versiyonlarla görmek mümkün..:(

tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız erdemli düşündüren güzelliklere iyi ki varsınız değerli dost ..:)
sevgim saygım selamlarımla..
asran
asran, @asran
1.7.2011 21:34:49
10 puan verdi

Edebiyat bu anlamda bir dönemin tarihi hakkında bilgilendirme görevini yerine getirecektir. Bu ve benzeri çalışmalarla hakikatin peşine düşenler resmi belgeler ve tutanaklarlara ulaşarak olayların aslını gün yüzüne taşıyacaklardır.

Tebrik ediyorum, benzer pek çok anıyla büyüyen bizler için sürpriz değil işittiklerimiz ama gelecek kuşaklar için önemli çalışmalar bunlar.

Selam ve saygımla...
İbrahim ERZURUMLU
İbrahim ERZURUMLU, @ibrahimerzurumlu
1.7.2011 15:41:13
Bütün dostlara ilgisinden dolayı teşekkür ederim...Seçki kuruluna da ayrıca teşekkür ederim...Selamlarımla
Funda SAĞLAM
Funda SAĞLAM, @fundasaglam
1.7.2011 11:43:44
çok güzeldi....güne düşen yazıyı..ve emeği kutladım saygımlaa
Etkili Yorum
bilgekul
bilgekul, @bilgekul
30.6.2011 16:26:30
10 puan verdi
beğenerek okudum yazınızı ve ibret alarak..


bir de katkı yapmak istedim kendimce....


Kar

Kar vardı geceye aydın
Kapılarımızda komşu yumruğu mavzer
Kundak kundak kar defnettik tarihe
Elif, Fatma
Hasan, Hüseyin ve Mehmet hatta
Komşu kan olmuş yağmakta

Elinde sallama, dedem dikildi kapıya
-Açıl yezidin tohumu
İnecekti imamın sabah ezanı dolmadan
Nenem asıldı dedemin kolundan..
-Komşudur efendi…

Dağ çığ olup yıkılır
Komşu diye koyunda kan konaklanır
Gafil sürüsü gaflete şahlanır
Kar yağmasın bir daha
Yaralarım böyle de dağlanır

Geceydi
Dikenli tel gözleriyle yarasa komşu
Nenemden çok vicdanı katletti

Kar yine yağar
Yağdıkça komşuya merhamet
Dedeme revaydı komşudan nefret
Kansız vampirler güruh
Ecdadım ağlar
Kar yağar




Ndr……30/01/2007
erolabi
erolabi, @erolabi
30.6.2011 14:28:14
İsmail GÜRCAN'ı bilemem tanıdınız mı?
Erzurumun büyük insanlarından biri idi.
Alaca köyünde doğdu.Küçük bir çocukken köyünü baasan Ermeni çetelerin milleti içerisine hapsedip yaktığı köy camiindeki mazgaldan bir tek o sığdığı için çıkıp kaçabildi.
Erzuruma geldi.Bizzat ondan Erzurumu kana bulayan çatelerin zulümlerini dinlemiştim.
Bir tek Ermeniler değil.
Her milletten çapulcular masum halka eziyet etti.
Bu katliamların en dehşetli olanını Ermeniler yaptı.
Enver Konukçu hocamızın bizzat bulduğu toplu mezarlardan binlerce müslümana ait kemikler çıktı.
Çoğu çocuk ve kadın olan bu mazlumlar için ,bir kedicik için dünyayı ayağa kaldıran insani yardım kuruluşları kılını kıpırdatmadı.
Duymamazlıktan geldiler.
Erzurum şehidler yurdu.
Erzurum Anadolunun devleşen yiğit yüreği.
Erzurum DADAŞ ünvanını alabilmek için binlerce şehidini memleketin ve İslam coğrafyasının her köşesine dağıtan mukaddes belde.
Onuniçin Erzurum.Onun için DADAŞ.
Selam ve Saygı ile.
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
30.6.2011 13:44:37
çok doğru
bitmedi kuyruk acıları çünkü
saygılarımlada
nasıl uyanacağız bilmem
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL