yaz sıcağı
asfaltı bile yumuşatan
arabalarsa akmada biteviye
bir köylü ise
kafasında kasket
ardında ineği
otostop derdinde
ne bakan
ne de duran
o habire terlemede
biri acırda bu hale
durup der ki köylüye
amca halini gördüm
dayanamadı içim
alırım seni
ama alamam ineğini
olsun der köylü
o bilir gideceği yeri
yine de acır içi
yavaş gideyim de yitmesin inek diyerek
yirmi kilometrede sürer arabayı
bakar ki
kilometresinde yirminin gelmede inek
çıkar otuza
gelmede
çıkar altmışa
gelmede yine inek
sinirlenir bu işe
bu ne biçim inek
bastıkça basar
ibre yüzü aşar
ve görünce dikiz aynasında
bir karış dışarıda ineğin dili
seslenir muzipçe köylü amcaya
“amca senin inek yorgunluktan bitti”
köylü amca bozarak rahatını
şöyle yandan çarklı arkaya bakıp
der ki
merak etme sen
geçecekte seni
sinyal veriyor