4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1454
Okunma
(Küçük kız, sarı buklelerinden yükselen gelincik kokusuyla ser-mest,
binip gitti düşlerin atına.Kapandı masal kapıları dışarıya…)
Dandini dastana , danalar bostana…
Bir anne…Külde çörek pişiren…Hani çölde bir ç/ağlayan olan kadın.Fatma ana…Annem…Sesi kulağımda …
“Ben göçmen kızıyım, hayat.Ben masal bilmem.Hiç masal anlatanım da olmadı benim.Eşkiya öyküleri dinledim yalnız.Bulgar zulmüne dairdiler.O yüzden sıkı sıkıya kapalıdır kapılarım…”
1.
Kirpiklerim usulca aralanıyor.Günışığı arsızca sızıyor gözbebeğime…İçimde, damarlarımda kızgın bir yağ gibi dolaşan hayatı hissediyorum. Ölüm dinmiş bir ilkbahar yağmuru…Tadı damağımda…
Islak , ıpıslak…
ölümün kapısından geçtim.
yosun kokuyordu.
suya batıyordum usul usul…
ve rüzgar gülleri
dönüyordu / kalbim
asılmış pervanesine
bir şemin şavkıyla
dönüyordu/pervaneler
gökler dönüyordu
yer
dönüyordu /ben dönüyordum
depremler/ dönüyordu /can şehrimde…
2.
Şimdi saatler sonra ,sorgu odasında beynimin. Her şey daha sarih ,daha anlamlı.Kör dövüşü her buluşmamız… Her buluşma , ego meydan muharebesi…
3.
Artık faz değiştiren yüreğin dili lal olmuş.Ve acı .Acı nefretin süreği…
4.
Her kapı yeni bir milattır , sevgili.
Çarpar ve çıkarsın
Düşler, soğur bileklerinde
Kırmızı hatıralar
Bırakarak…
Hamiş: Neresinden dönsen kar etmeyecek bir yer vardır ya…Oradasın şimdi…
Gül Ce