5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
850
Okunma

-Ağladım, ama beni kimse duymadı anne!-
-Beyefendi , birisine mi baktınız acaba? Burada beklemek yasak. Çocukların güvenliği açısından efendim.
-Evet. Aslında size bir isim sorabilir miyim?
-Hay hay, tabi efendim. Yardımcı olabilirsem ne ala!
-Elif Akkaya diye birine bakmıştım. Acaba hâla burada mı çalışıyor?
-Elif Akkaya mı?
-Evet.
-Elif Hanım bu yurdun en sevilen insandır. Evet, hâla burada çalışıyor. Çağırayım mı Elif
Hanımı isterseniz? Bu arada siz neyi oluyordunuz onun?
-Ben de burada kaldım yıllar önce. Annem sayılır bir nevi.
-Hımm, anladım efendim. Siz oturun isterseniz, ben ona haber vereyim.
-Lüzumu yok. Bana hangi blokta olduğunu söyleyin yeter.
-Şurada efendim, yalnız misafir kartını da vermem lazım size. Kimliğinizi bırakabilir misiniz buraya?
-Tamam, bekleyin de çıkartayım cüzdandan.
-Canım benim. Ah garibim, yavrum. Sen koskocaman erkek oldun, hiç erkek adam yatarken altına kaçırır mı? Sen arkadaşların arasında örnek olmalısın. Yoksa sen örnek olmazsan, senden küçüklere kim örnek olacak, canım benim.
-Kimi aramıştınız beyefendi, yardım olabilirim size isterseniz?
-Baktığınız bu resim çok güzel değil mi?
-Bu baktığınız tablo çok önemlidir benim için. Buradan her geçişimde, aklıma oğlumu getirir.
-Oğlum gibi sevmiştim onu. Ben burada göreve başladığımda o daha beş yaşındaydı. Ne annesi ne de babası vardı. Burada diğer çocuklardan farklıydı. İlk geldiğim anda anlamıştım. Ona gerçek annesiymişim gibi davrandım. Farkındaydım, o da beni çok seviyordu. Hatta bir keresinde izinli olduğum bir gün onu alıp, lunaparka, alışverişeve ve evime götürmüştüm. O kadar çok yanımda kalmasını istiyordum ki, ama eşimden çekiniyordum hep. Böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini iyi biliyordum. Bana bir sarılışı vardı ki, anlatamam size. Biliyorum efendim. Tanımadığım birisne bunları anlatmam çok saçma, ama bu tabloyu hediyen eden kızda, oğlumun hatrına vermişti bunu buraya. Oğlum on yaşında Gurbetçi bir aile tarafından evlat edilip, Hollanda’ya gitmişti. Bir daha da haber alamadım ondan. Ama hiç aklımdan çıkmıyor. Çok özlüyorum onu. Özür dilerim efendim, sizin kafanızı şişirdim. Kime bakmıştınız siz, sordum ama cevap alamamıştım.
-Beyefendi ağlıyorsunuz. Beyefendi?
-Anne, benim; oğlun!