18
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2671
Okunma

Dile kolay üç yılını geride bırakırken Dila bu köye ve insanlarına; en önemlisi minik öğrencilerine çok alışmıştı.
Metin geçen sene evlenip başka yerde göreve başlamıştı.Ama herzaman telefonlaşıp haberleşiyorlardı. Yerine ise bayan öğretmen atanmıştı.İsmi Sevim; o da idealist ,dost yürekli biriydi.Artık evi beraber paylaşıyorlardı.
Okulların tatil olmasına az bir zaman kala karneleri hazırlarken en ince ayrıntılarına kadar düşünüyorlar;.diğer yandan da ellerindengeldiğince çocuklara iyi bir eğitim vermeye çalışıyorlardı.
O gün tam ders bitiminde Dila ya Milli Eğitim Müdürlüğünden telefon gelince içi birdenbire cız etti.
"Buyrun ben Dila"
"Tayininiz Manisa Kula ilk öğretim okuluna çıktığı için gerekli evraklarla buraya gelmeniz gerekiyor."
"Anladım efendim.Hemen mi gelmem lazım?" Gözleri dolu dolu olmuştu.
"Üç ,dört güne kadar burada olmanız gerekir."
"Peki."
"Yeni öğretim yılında göreve başlayacaksınız."
"Teşekkür ederim." Ahizeyi yerine koydu.Susmuştu...
Sevim onun yüzünün değiştiğini görünce merakla
" Rengin sarardı; önemli bir haber mi var?"
" Tayinim çıkmış..."
"Nereye?"
"Manisa; Kula"
"Hayırlısı olsun."
" Öyle... Ama ..
" Seni çok iyi anlıyorum; fakat biliyorsun ki her yerde bizi bekleyen yavrularımız var.Hem benim için de senden ayrılmak hiç mi hiç kolay olmayacak." Yanağından usulca öptü.
" Aynı duygular içindeyim inan...inan..." Nekadar saklamaya çalışsa da gözyaşlarına hakim olamadı.
"Hadi toparlan;eve gitmeden.Muhtar babaya da uğrayalım."
"Olur."(Hala gözlerini ,burnunu siliyordu.)
Okulun kapısından çıkarken birkez daha baktı.Metin le az uğraşmamışlardı. Ama değmişti doğrusu Bir an gururla bayrağın dalgalanışını seyretti.
Muhtar iki genç kızı görünce gülerek herzamanki gibi içeriye seslendi.
"Hüsso oğlumm gızlarım geliii çaylarını hazırlaa."
"Gördüm emmiii hemennnn"
"Nasılsın babacığım?"
"Saaolasız gızlarım; iyiyim.Sizler?"
"Bizde ." Dila gözlerini indirdi.
"Bi şee mi oldi? Canın sıkkın görünii gızım."
Hüsso da çayları masaya koyarken merakla yüzlerine bakıyordu.
" Aslında...aslında ..
" Aslında ne gızım?"
" Benim tayinim çıktı."
"Yaaaa!" içtiği çay birden boğazında kaldı."Yani bizi bırakıp gidisin hemiii?
" Baba ama ben varım ..." derken sanki zoraki gülümsüyordu Sevim.
Muhtarın yaşlı yüreği öylesine buruktu ki..
" He gızım tabee .senin yerin ayri ; onin yeri ayri"
Bir süre sonra izin isteyerek ayrıldılar.Yolda giderken herzamanki gibi Seher Teyze den süt , bakkal amcadan ekmek alıp eve geldiler.Sevim hemen mutfağa girişirken , Dila da sofrayı hazırlamaya başladı.
Yemekten sonra herkesi arayıp bu önemli haberi verdi. Ençok annesi daha yakına geleceği için çok sevinçliydi. Gün gün evlat hasretiyle yaşamak zor geliyordu artık.
" Ben yarın ilçeye inip Müdürlükteki işlerimi halledeyim ."
" Tabi; tabi öğrencilerle ilgilenirim."
"Yorulacaksın ama..."
" Merak etme sen."
Sevim Antalya nın sıcak ikliminden geldiğinden; buranın soğuk havasına alışmakta bir hayli zorlansada; mücadele etmesini seven ; oldukça hırslı kişiliğe sahipti.
. Her akşam olduğu gibi doyumsuz kahve sohbetleri gecenin geç vaktine kadar sürdü.
Ertesi gün Milli Eğitimdeki işlemleri bitirip köye döndüğünde herkes onun tayinin çıktığını buradan gideceğini öğrenmişti.
"Hoca haanım essahtan gediyomusun ?" diye ona sevgiyle sarılanlar öyle çoktu ki..
Vee... dönüş biletini alırken sanki ..sanki.. birkanadı kırık kuş gibi hissetti kendini. Eşyalarını toplarken birçoğunu
" Bak bu da senin olsun" diyerek Sevim e bıraktı.
Karnelerini verirken miniklere sıkı sıkı sarılıp öptü."Kim bilir bir daha ne zaman görecekti? İnşallah hepsi okusun. " Boğazına birşeyler tıkanmıştı. Ağlamak istemiyordu
Küçücük yürekler ise öğretmenlerini bir daha göremeyeceği için üzgündü.Çoğu daha şimdiden ona mektup bile yazmıştı.
.............................................................................................................
Canım Örtmenim
Biliyo musun.Ben seni öyle seviyom ki .Derslerime çok çalışıp senin gibi örtmen olacağım .Söz veriyom. Örtmenim keşke heç getmesen.Ellerinden öpüyom örtmenim.
Öğrencin HALİME DERE
...............................................................................................................
O akşam onun onuruna tüm köylüler bir veda yemeği verdi. Köyde herkesle ayrı ayrı helallaştı. Seher teyzesi iki gözü iki çeşme ağlarken oyaladığı yemenilerden,ördüğü çetiklerden verdi.Aliye Teyze bir kutuya tarhana, turşu,erişte hazırlamıştı. Mustafa ve eşi İspir fasulyesinden koymuştu.Hatice hanım yolda yersin diye kete yapmıştı.
Muhtar babası bir çocuk gibi dudağını büzmüş o da utanmasa ağlayacaktı hani.
Sevim "Seni çok arayacağım Dila cığım" diye sarılıp öperken gözleri dolu doluydu.
Dila ya buradan ayrılması okadar zor geldi ki..Yüreğinin yarısını sevgiyle bırakıverdi usulca. "Hoşçakalın ;sizleri hiç unutmayacağım."derken gözlerinden hüzün yağmurları yağıyordu.Araba ağır ağır hareker etti.Arkasından herkes el sallıyordu...
Alışınca bir tutku olur sarar
Ayrılınca özlersin için yanar
Orada sevgi dolu yürekler var
SEN HİÇ GİTTİN Mİ ANADOLU YA ?
Veeee... sonra neler mi oldu ? Durun anlatayım ister misiniz ?
Mehmet Öğretmenin kalbi yılların yorgunluğuna dayanamamış hayata gözlerini yummuştu.Yetiştirdiği öğrencileri onu sonsuza dek unutmayacaklardı.
Aslı şuanda Karadeniz in şirin bir köyünde öğretmenliğe devam etmekte. Subayla evlendi. Bir kızı oldu..
Ahmet İstanbul da özel bir okulda görevini sürdürmekte.O da yeni evli. Eşi bankada çalışıyor.
Altan şimdi Kars-Digor da ve nişanlı.
Metin Urfa da öğretmenlik yapıyor. Biri kız biri erkek iki çocuğu var.
Dila nın kardeşi üniversiteye ilk girişte istediği yeri kazanamadı, ama ikinci denemesinde İktisat Fakültesine adımını attı.Bu sene son sınıfta.
Dila ise şu anda Kocaeli de görev yapmakta. Onu anlayan, onun hüznünü bilen meslektaşı ile evlendi. Çok sevimli bir oğlu var.Adı mı? Doğan. Fırsat buldukça İzmir e giderek hem Doğan ın anne ve babasına uğruyorlar ; hem de onun mezarını ziyaret ederek dua ediyorlar.
İSİMSİZ KAHRAMANLAR
Yurdumun aydınlık yüzü sizlersiniz
Kutlu olsun haftanız gününüz
Vatan bayrak sevgisiydi ilk dersiniz
İlim irfandı tek hedefiniz
Ne gündüzünüz belli ne geceniz
Fedakar cefakar öğretmenlerimiz
Ana kucağı kadar sımsıcak yürekleri
Teker teker dolaşır tüm köyleri
Oya gibi işler minik cevherleri
Eli öpülesi öğretmenlerimiz
Gelmiş geçmiş bütün nesiller
Sizleri unutur mu bu yürekler
Atatürk ü yetiştiren sevgili öğretmenler
Sizlerin eserinizdir MUSTAFA KEMAL LER
Şiir: Nevin Kızılyar (CANIM ANNEM)
BU ÖYKÜMÜ DEĞERLİ ÖĞRETMENLERİMİZE HEDİYE EDİYORUM SONSUZ SEVGİ VE SAYGILARIMLA...
NEŞE KIZILYAR
BİTTİ
can dostlarımdan altın damlalar
............................................................................................................
çok güzeldi baştan sona hikaye
bazen güldük bazen ağladık hepbirlikte
bazen özlem yazdı kalemin
bazen de binlerce güzelliklede
yüreğin arımasın kalemin hiç tükenmesin
nice yazılara yol açarsın bizde okuyalım
gül kokulu ablam kutlarım seni yüreğine sağlık
başka yazılarda buluşmak dileğimle sevgilerimi yolladım..............mavi gözyaşları
...........................................................................................................
Devlet memurlarının içinde en fazla biz öğretmenlerin Evliya Çelebi’nin ocağından külümüz vardır.Dila öğretmen sonunda komşu ilçemiz Kula’ya gelmiş.İlk görev yeri heyecanını ve bütün yaşananları ilgi ile takip ettim.Baştan sona bir çok mesaj veren yazı dizisiydi.Tebrik ediyor, gönül dolusu selam ve sevgilerimi sunuyorum....................yaban böceği
...........................................................................................................