2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1752
Okunma

Anam, nur yüzlü anam,
Hani nergisler? Hani nergisleri koklayan eller? Hani nerdedir nur yüzün? Şimdi buruktur yüreğim, desem yetmez içimdeki acıyı ifadeye! Sanki yolcu değildin, sanki bunca yılı birlikte geçirmedik, sanki canımı sen beslemedin canınla, kanınla… Nerdesin? Çok zormuş bunca yıl el eleyken yürek, bedenleri koparıp da yel gibi sevgini yüreğe santim santim sindirip ve uzaklaşmak nur yüzünden… Çok zormuş. Yıllar öncesinin hangi gününde, hangi saatinde almıştın kucağına da nasıl koklamıştın “yavrum” diye, artık o günü anacak sen, yok. Şimdi Cennetteki nice yavruları sar olur mu? Sana “nine” desinler torunlar, sana “anam” desin öksüzler. Ben mi? Ben artık, ben eksiğim… Ben gözyaşlarımın varlığından utanmadan ağladım ardından. Her gözyaşımda bin teşekkür vardı, her gözyaşımda çocukluğumda ayağında sallaman, gençliğimde benimle onurlanman, gençliğimde öğütler vermen, özel günlerimde nazar boncuğu takman, sevincimi paylaşman, hastalandığımda başımda bekleyişin var. Ne deyim, hepsinin izi var. Bir ömür be anacığım, bir ömür. Bilmem ki hiç kırdım mı seni? Bilmem ki. Belki, olur ya… Affettin umarım anacığım. Hakkını helal eder analar. Cenneti size sunmuş Rabbim.
Sana, karlı dağların ardından selâm getirdim anacığım. Seni görmeden seven bir yürekten sevgi getirdim sana. Buz gibi olmaz ki annelerin elleri, yürekleri gibi… Öpüyor ellerinden tüm evlatların. Onların başlarını okşuyorsun, omuzlarını sıvazlıyorsun ve melek yüzle, bembeyaz giysinle uyur gibi yapıyorsun. Hadi, sen dinlen anacığım. Topraktan yorganın, çimenden yastığın olsun. Karıncalar selâmımı getirsin bedenine ve bir akgüvercin su döksün ardından ruhunun. Görüşmek üzere…
Yavrun