Gecenin ayazında düştük yola,sokak lambalarının aydınlattığı koca şehirden sessiz bir köy evinin 4 duvarından birindeyiz,geceye inat sabahın ışıkları kapımızı çalyor bi süre sonra, kapıyı açıyoruz güneş karşımızda biz ona bakıyoruz o bize, bir hayalin içine gidiyoruz sonra ilk baharda aşk sonbaharda aşk mevsimler arasından geçiyoruz,bildiğimiz tüm yeşil vadiler kızıla boyanmış.Sevgiye ellerimizi veriyoruz.
Sevginin derin yollarında sevgiden acıyı çalan hırsızın peşindeyiz şimdi.Sen ve ben ve peşimizdekiler.Onlar da kim dediğini duyuyor gibiyim.Gül’ün kokusunu çalan sevgililer.

Bıraktığım her rüyada her hayalde seni yaşamak beni bir mutlu ediyor bir isyan ettiriyor.Sen nesin sevgi/li nasıl bir şeysin.

Rüzgarıma sesleniyorum seni seviyorum diye sonra bakyorum ki yağmurlar rüzgarımı dindirmiş. Ama olsun ben yine seviyorum seni yağmurun sana ulaştıramadığı rüzgara inat yine haykırıyorum seni senle olmadan da seviyorum.

Bir gün gül’ün yaprağının düştüğünü görürsen aldırma boşver. O kadar çok sitemle doldurdum ki kefenime güllere de bulaştırdım saayende. Olsun sitemlerimlede seni seviyorum.

Ölye bir şey işte , düşlerimin içindeki sevgi hırsızı ve sana olan vurdumduymazlığım